30. bölüm

4.4K 131 12
                                    

+18 kısımlardaki bölümlerde ağır cinsellik içermediği için uyarma gereği duymuyorum umarım rahatsız olmuyorsunuzdur.  Eğer rahatsız olursanız bildirmenizi isterim. Zaten çok fazla erotizm yok kitabımda! Neyse abartmayayımçarpılcam yoksa.
K

eyifli okumalar dilerim...

                                    ♣♣♣ 

Karakola geldiğimizden beri susuyordum. Yani yaklaşık beş dakikadır.
Cihan komiser oldukça öfkeli görünüyordu, sanki kalıbına sığamıyor bir oyana bir buyana dönüp duruyordu.

Geniş koridorda dikilmiş bekliyordum. Neyi bekliyordum onuda bilmiyorum ya!

Başkomiser in şaşkın olduğuda su götürmezdi. Ayrı bir panik havasındaydı.
Öyle ki hiçbirimizi sorgu odasına bile almayı akıl edememiş koridorda Serhat, ailesi ve birkaç polis Cihan komiserin ne yapacağını izliyordu. İzliyorduk...

"İlay Özgür! O çatışmanın ortasında ne işin vardı?" dedi sesi birazdan olacakların habercisiymiş gibi sakin ve tehlikeliydi.
Sıkıntıyla dudaklarımı dişlerken, elimi  enseme götürüp birşeyler düşünmeye çalıştım.
Tabi Türk'ün aklı ya kaçarken ya afedersiniz tuvalette çalışırmış ya benimde öyleydi demekki. Çünkü aklıma söyleyecek hiçbir şey gelmiyordu.

"Aaa şey komiserim desemki 'otobüs bekliyordum' inanacak mısınız?" Gözlerini sabır dilenircesine kapatıp açtığında gördüm ki sakin kalmaya özen göstermeyecekti.

"En son görüşmemizde başını belaya sokmamak için söz verdiğini hatırlıyorum! Ve buna kavgaya karışmamak da dahil!"

"Aslında ben kavga etmiyordum. Yani teorik olarak, kavga karşılıklı olur..." 
Keskin bakışlarını gözlerime dikip,

"Sana 'birilerini dövmek yok!' dediğimide gayet iyi hatırlıyorum." dedi. Başımı yana eğip çizmeli kedi bakışlarımı takındım.

"Ama komiserim ilk önce o orospu bana saldırdı."

"Mesele o orospuyu dövmen değ..." derken ağzından çıkan sözlerin sonradan farkına vardı. 
Ulan koskoca adamın bile aklını bulandırdım be. Kulağıma dolan kıkırtıların Ercü ve Nefise ablaya ait olduğunu ayırt edebiliyordum lakin dönüp bakmadım.

"Ah! Mesele sadece o kadına şiddet uygulaman değil. Sürekli başını belaya sokman!" dedi ve hala ulu orta bağırdığının farkında değildi.

"Komiserim bilmem farkında mısınız ama uzun zamandır hiç kavgaya bulaşmadım. Aylardır uslu duruyorum." dedim kendimi savunmaya çalışıp. Neden bir abi gibi benim güvende olmamla ilgileniyordu?

Kabul hala şiddetli şeyler yaşıyordum.
Kafede ufak tefek vukaatlarım oluyordu ama kimseyle karakolluk olmamıştık.
Birde Serhat ile olan şiddetli sevişmelerimiz vardı... Canımı yakmasına izin verdiğim ve canını yaktığım... Ve aşırı haz duyduğum şiddetli anlardı bunlar. Galiba farkında olmadan şiddet eğilimimi bu şekilde tatmin etmeye başlamıştım.
Ama bunun kimseye zararı yoktu.

"Senin uslu halin bumu yani?
Silahlı bir çatışmanın tam ortasına düşüyorsun! Bir kadını adeta aslan parçalamışa döndürmüşsün.
Peşine düşmüş bir ağa ise her yerde seni arıyor birde uslu duruyorsun öylemi?" Neredeyse bağıra çağıra söylediği sözler bir bir beynime işledi.

"Ne ağası be?" dedim nezaketten uzak bir şekilde çemkirerek.

"Sakın haberin olmadığını söyleme! Zeynep Taşça'yıda tanımıyor olamazsın. O iki ayyaşın elinden kurtardığın kız!" dedi, şaşkın ve anlamaz bakışlarımı farkettiğinde,

Kayıp DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin