12. bölüm

4.8K 137 0
                                    

Güneş ışıklarının yüzümü okşayışıyla uyanmak harika hissettirmişti. Anlaşılan Neriman teyzenin yatağı değiştirmesi işe yaramıştı. 
Gece boyu deliksiz bi uyku çekmiştim.

Akşam olanları ise unutmak istiyordum. Tabi mümkün değidi, yakalanma korkusuyla üç buçuk atsamda Serhat'ın parmakları ile hazzı en yoğun haliyle yaşamıştım.
Kabul etmek istemesemde aldığım zevki inkar edemezdim.
Tabi o yapmasaydı ben yapacaktım orası ayrı.
Aşağıya indiğimde  yokluğumun 
kimsenin umurunda olmadığını farkettim.
Serhat ise aşağı inmemişti.
İnmesindi zaten! 
İlerleyen saatlerde Ercü bara geçerken, ben eve dönmüştüm. Zira o kadar yorgundum ki hiç dans edecek durumda değildim.

Şuan işe gitmek için vaktim vardı, yani Ercü'm ile şahane kahvaltı keyiflerimize bir yenisini daha ekleyebilirdim. Önce piranalarımın haşlanmış sebzelerini verdim. 
Etçil değilmiydi onlar demeyin. Piranacıklarımda benim gibi hepçil. Yani hem et hemde sebze yiyorlar.

Mutfağa geçip çay demlerken sabahın bu vaktinde çalan kapıya suratımı buruşturarak baktım. Kapıyı açmak için, kim bu sabah sabah diye söylenip salona geçtiğimde Ercüment'in kapıyı açmak için koşmasına şaşkınlıkla bakakaldım. Önünde durduğum için elinin tersiyle beni kenara itekleyip,

"Kenara çekil şekerim. Ablanın yeni oyuncakları geldi." dedi. Hiç bir zaman neşeli uyanmayan Ercü bu sabah formundaydı anlaşılan.
Tabi bir haftayı aştığı halde sevgilisinin olmaması, erken uyanmasında etken olabilirdi tabi.
Elindeki büyük kutu şimdiye kadar aldıklarından daha şatafatlı görünüyordu.

"Yine ne oyuncağı aldın ki?" dedim merakla.

"Sende bunların kıymetini bilecek görsel zevk yok ama yinede göstereyim şekerim. Gel bakalım." dedikten sonra beyaz rengin ağırlıklı olduğu salonumuza geçip kutuyu açtı.


Kutunun içinden çıkarttığı kavonozu kaldırıp sanki sır veriyormuş gibi,

"Erotik görevler içeren kışkırtıcı bi oyun." dedikten sonra göz kırptı.

"Senin beynin bunları algılamakta zorlanabilir, tabi zevkler renkler ve fantaziler tarışılmaz. Ki senin olmayan fantazi anlayışını tartışacak değilim... Ve şuna bak..." dedikten sonra üzerinde yazılar ve pozisyon resimleri gösteren iki zarı havaya kaldırdı. Soktuğu onca lafa, kötü niyetli olmadığını bildiğimden sesimi çıkartmıyordum.

"...muhteşemler değilmiii? Denemek için sabırsızlanıyorum." dediğinde göz devirip,

"Ne yani sabahın bu saatinde bu yüzdenmi koşturuyordun?" dedim.

"Şekerim anlamayacağını söylemiştim." dedi.

"Hem bunlar sanki set gibi." dedim.

"Tabiki. Sevgililer günü seti bende indirime girmişken aldım. Sonuçta zaruri ihtiyaç." dediğinde gülmeye başladım.

"Ercü'm, sevgilin yok ki. Ne gerek vardı." dediğimde,

"Sevgilimin olmaması, hiç olmayacağı anlamına gelmiyor beybisi." dedi, bilmiş bilmiş.

"Hem bu hafta kesinlikle sevgilim olacak, hissediyorum." diye ekledi.

"Kız istermisin bi sevgilin oluyormuş ve sevgililer günü için sana oyuncak ayı alıyormuş?" dedim alayla.

"Ağzını hayıra aç orospu. Benim sevgilim bana ayı alsın saçını başını yolarım. Ayımıyım ben ayol! Sıçarım öyle zevksizliğe." dedi. Kesinlikle benzer fikirdeydim.

"Tatlım birde şöyle düşün. Belki erkekler kendilerini ayı gibi görüyorlardır ve sevgililerinden uzak kaldıklarında kızlar özlem duymasın diye ayı veriyorlardır. 'Yokluğumda ayıya sarıl gulüm, çünki ben tam bir ayıyım, hiç yabancılık çekmezsin' der gibi düşün." dedim. 
Sevgililer günü gibi saçma bir günü nasıl bize kabullendirdiler, hadi onu kabullendik yahu bu oyuncak ayıları nasıl gelenek gibi her sevgili alıyordu.
Cidden anlamı neydi ki?

Kayıp DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin