13. bölüm

4.7K 154 6
                                    

SMOKECAZGIR

Yine bir bölüm daha...
Acemi olduğumu kabul ediyorum, umarım beğenerek okuyorsunuzdur
Yetersiz anlatımım olduğunu kabul ediyorum. Eleştirileriniz varsa çekinmeden söyleyebilirsiniz.

♥♦♥

"Hadi Ercü! Kıvır bebeğim!" dedim neredeyse bağırarak. Ercüment ve benim en sevdiğimiz şarkılardan olan Sen Trope çalıyordu. Bizde klipdeki gibi erotik hareketlerle ritme uygun dans ediyorduk.

Kalçamı daha çok kıvırırken, salık bıraktığım saçlarım adeta uçuşuyordu. 
Yoğun geçirdiğim iş stresini dans ederek atıyordum. Bara geldiğimde üzerimdeki kıyafetlerimi değiştirmiş ve içimdeki sürtüğü serbest bırakmıştım, üzerimde ince tişörtüm ve bordo mini şortum ile masanın üzerinde dans ediyordum. Ercüment ile aynı figürleri yapıyor ve en ateşli dansımızı sergiliyorduk. Kabul ediyorum ki Ercüment benden daha iyi kıvırıyordu. Zaten bu kadar seksi dans etmeyi Ercü sayesinde öğrenmiştim.
Geniş masanın üzeri ikimizede yeterken etraftaki gözleriyle yiyecek gibi bakan erkeklere göz kırpmayıda ihmal etmiyordum. Dedim ya dans ederken içimdeki orospuyu tamamen serbest bırakmıştım.

Ercü karşıma geçerken sağa sola kıvırdığım kalçalarımda ellerimi dolaştırıyordum. Aşağıdan yukarı doğru seksi hareketlerle tırmanan ellerim tişörtümü yukarı çıkarıp göbeğimin açılmasına sebep olmuştu, dahada yukarılara çıktığında göğüslerim üzerinde oyalanıp boynuma getirdim ve dağılmış saçlarımı geriye ittim. Bedenimde dolaşan ellerim nedendir bilinmez Serhat'ın yakıcı dokunuşunu anımsatmıştı.
Yakıcı... Alev gibi...

Neredeyse yarım saattir dans etmenin getirdiği yorgunlukla beraber dilim damağımda kurumuştu. Vücudum hala yılan gibi kıvrılırken sırtımı Ercü'me yaslayıp dizlerimi kırıp yere çöktüm ve kadehimde yarım kalmış vişne suyumu -haklısınız alkole karşı fazla dayanıksızım- elime alıp tekrar kıvıra kıvıra doğruldum. Kadehim dudaklarıma yaklaşırken etraftaki seslerin daha da arttığını farketmek gülümsetmişti. Dudaklarımdan içeri süzülen sıvıyı gözlerimi kapatıp, birkaç yudumda bitirdikten sonra dilimi hala vişne tadı kalmış dudaklarım üzerinde gezdirdim.

"Kız orospu, yine milleti azdırdın. Senin ki de gösterip vermemek haa." dedi Ercüment gülerken.

"Gerçekten mi azgın görünüyorlar?" dedim kahkahalarımın arasından.

"Sadece birisi hariç tüm erkekler azmış görünüyor canımcım." dedi. Ne demek istediğini anlamayıp vücudum hala sallanırken yüzüne daha dikkatli baktığımda gözleriyle biraz ileriyi işaret etti. 
İlk önce farketmesemde biraz dikkatli baktığımda tüm heybetiyle dikilen Serhat'ı görmemle kalbim bir an işlevini unutuverdi. 
Ercüment olan biteni bildiği için sinsice gülümserken, ben ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Belki de yapmam gereken tek şey kaçmaktır. Evet, evet en doğrusu hiç birşey olmamış gibi çıkışa doğru koşmaktı! 
Kesinlikle heyecandan saçmalıyordum! 
Ellerim titremeye başlamıştı, dans ederken bile terlemeyen ben saçlarımın sardığı ensemin yanmasını hissediyordum.

Helede o keskin ve çözemediğim delici baskışlar karşısında nutkumun tutulması garip olamazdı.
Zaten yarısı çıplak olan bedenimin kapalı olan kısmınıda o kadar derin bakıyordu... Sanki ruhuma işlercesine...
Bakışlarıyla baştan ayağa vücudumu süzüyor beni yangınların içerisine atıyordu. Neden bu adama karşı konulmaz hisler içerisindeydim! 
Ben bu duyguları istemiyordum ki!

"Daha nekadar gözüne far tutulmuş tavşan gibi bekleyeceksin tatlım?" diyen Ercüment'in uyarısıyla yaklaşmakta olan ikiliye baktım ve bacağımı masadan sarkıtıp aşağı indim.

Kayıp DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin