21. bölüm

5.3K 142 5
                                    

ipekyavvuzz bu bölümü tüm içtenliğimle sana ithaf ediyorum canım...
Gerek yorumların, oylarınla desteğini esirgemediğin için teşekkür ederim...

💙💙💙

Bir elimde cımbız bir elimde ayna umurumdamı ki bu dünnnyaaa...

Çalan müziğin aksine şuan resmen köle İsaura gibi çalışıyordum.
Bir tek baron Leoncio eksikti. Gerçi baron eksiğini Serhat kapatıyordu ya neyse...

'Bir kafe işletmek ne kadar zor olabilir ki?' demeyin sakın. 
Kesinlikle çok zordu.
Hiç düşündüğüm gibi değildi.

'On dönüm bostan yangel yat Osman' olacak diye beklerken, neremden nefes alacağımı unutacak vaziyete gelmiştim.

Henüz yetersiz olan çalışanlarım ve tadilattan yeni çıkan kafem... Alışmak için zamana ihtiyacımız vardı.

Elimdeki paspasla masaların arasında turlamaya devam ediyor, çalışıyor, çalışıyor ve çalışıyordum.

Günlerdir düzenlemeler yapıyordum. Tabi uğraşlarımın karşılığını da alıyordum.

O eski halinden eser olmayan eski görünümlü kafem, hem otantik havasını kaybetmeyip hemde modern bi havaya bürünebilmişti. 
Önce farkedilmeyecek durumda olan yer şuan geçirdiği metamorfozla dikkat çekici görünüyordu.
Tabi tek değişiklik görünümde değildi. 
Tatlı, tuzlu, çikolata ve içecek çeşitlerini arttırmıştım. Aç gözlülüğüm her yerde kendini gösteriyordu.


Yoğun tempomun arasında Serhat'lı geceler yoruculuğumu arttırsada pek şikayet edesim gelmiyordu.
Onunla geçen gecelerde sanki yorgunluğum giderilmiş gibi hissediyordum.

Kabul, başlarda kendimi kullanılmış hissetsemde sanırım Ercüment haklıydı, bende Serhat'ı kullanıyordum.

Neredeyse her gece evine gelmemi istiyordu ve ateşli geçen saatlerimizin ardından kendi evime geri dönmek istediğimde geceyi beraber geçirme konusunda fazla ısrarcı oluyordu.
Sadece iki yada üç günde bir buluştuğumuz için bu konuyu fazla uzatmam anlamsız olurdu...

Yinede bu düzene alışmak istemiyordum. 
Belki Serhat sıkıldıktan sonra daha farklı bedenlerde rahaylayıp çok kolay hayatına devam edebilirdi ama ben kendimden emin olamıyordum. 
En ufacık kıvılcımda Serhat'a teslim oluyordum sonuçta.

Yerleri silme işim bitince müziğin sesini arttırdım.
Bülent Ersoy abimin, ah pardon ablamın, şahane sesi ortamı doldurduğunda genç garsonların acayip bakışlarına aldırmadan dansetmeye başladım. 
Onlarda benim manyak hallerime alışmış olacaklar ki dansıma eşlik ettiler.
Dansla birlikte yerlerde sürünen motivasyonum bulutlara uçmuştu...
Sıkıcı ve somurtkan insanlardan değildim.
Şimdide sıkıcı bir patron olmadığımı düşünüyordum, eğlenen ve mutlu görünen çalışanlarımda bunu kanıtlıyordu...

Akşama kadar süren yoğun tempo ve giderek artmaya başlayan müşteriler...
Kabul, bu kadar kısa zamanda, bu kadar fazla rağbet beklemiyordum.
Yinede çok yorulduğum gerçeği değişmiyordu. Kesinlikle çalışanların sayısında artış yapmalıydım!
Gün boyu doğru düzgün kurulamadığım masama geçip çay ve tarçınlı kekimi yemeye başladım. Haketmiştim...
Masanın üzerinde mesaj geldiğini müjdelercesine ışığı yanıp sönen telefonumu açtım.

"Akşam bir davete katılmam gerekiyor. Bana eşlik etmeni istiyorum tabi senin içinde uygunsa..."
S.KARACİHAN...

Telefona bakarken yüzümdeki gülümseme ye engel olamadım. Anlaşılan Serhat, beni emirlerle yönetemeyeceğini yavaş yavaş öğreniyordu.

Kayıp DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin