40. bölüm

3.6K 138 2
                                    

Ve geldik 40. Bölüme yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz yani.
FiaLea fazla söze bile gerek yok cansın tatlım.
(Demişim üç yıl önce ;)

♣♣♣

Etraftan garip sesler geliyor fakat bırakın  konuşulanları ayırt etmeyi, insan sesleri olup olmadığını bile seçemiyordum.

Beynim tamamen uyuşuk vaziyetteydi.
En son ne olduğunu hatırlamakta güçlük çekiyordum, fakat bileklerimde ki sıkı sıkıya bağlanmış şeylerin ip olduğunu anlamak içinde dahi olmaya gerek yoktu.
Ah birde oturur konumda bir sandalyede olduğum gerçeği vardı.
Ulan boynumum tutulacağını hiçmi düşünmedin iz diye içimden geçirince saçmaladığımın farkına vardım.

Kendimi zorlayıp gözlerimi açtım boynumu hafif oynattığımda enseme giren keskin acıyla ufak bir küfür dudaklarım arasından firar etti.

"Ah yazıık boynun mu tutulmuş?" Alaylı sesin Yavuz denen herife ait olduğunu biliyordum lakin arkamda olduğu için göremiyordum.

"Çok üzüldüysen masaj yap bari. Sonuçta senin yüzünden tutuldu." dedim pişkin pişkin.

"Ulan madem kaçırıyorsun  biraz düşünceli davranıp yastıkla felan destekleseydin ya!"

Cevap vermemiş olmasından ne çıkarım yapmam gerektiğini bilemedim, boynumu ise fafif sağa sola yatırıp esnettim.

Etrafıma bakındığımda tam bir hayal kırıklığına uğradım. Hertaraf çöp içerisindeydi, boş pizza kutuları, bazıları kırılmış bira şişeleri, abur cubur paketleri ve bunlara tezat tam karşımda üç bacağı olan aparatın üzerine kurulu, açıkmı kapalı mı olduğunu bilmediğim küçük kırmızı ışığı yanan kamera! 
Amacı neydi ki bu manyak herifin?

"İnanmıyorum bune pislik böyle!" Resmen feryad etmiştim. Koku rahatsız etmiyor olsada görüntü miğde bulandırıcıydı.

"Neo beğenemedin mi?" Suratına yerleştirdiği gülümsemeyle karşıma geçti.
Dilimi damağıma yapıştırıp kaşlarımı kaldırırken 'cık' sesi çıkarttım.

"Tabiki beğenmedim. Farede vardır burada." dedim etrafıma gözgezdirip.

"Bildiğim kadarıyla farelerden korkmuyordun?" Kaşları sorgular gibi havaya kalktı.

"Korktuğum için sormadım." dedim açıklamaya gerek görmeden.

Bağlı olan ellerim ve sandalyenin iki bacağına sabitlenmiş ayrık duran bacaklarıma baktığımda etek giymediğime şükrettim.

"Yalnız masaj konusunda ciddiydim. Hem neden burada olduğumu açıklarmısınız?"

"Tahminin vardır. Yinede daha detaylı açıklama istiyorsan?" deyip cevap beklercesine susup kaşlarını havalandırdı.

"Evet, daha detaylı olsun lütfen." dedim, sesim nedensizce bıkkın çıkmıştı. Bunda açlığımın etkisi büyüktü tabi!

"Arkadaşım vardı. Hayatta edindiğim yegane insan... İşleri yolunda gidiyordu,  karısı ve iki tanede çocuğuyla mutlu bir yuvası vardı... Sonra ne oldu biliyormusun?" Sesine eklenen bariz öfkeyi yok sayıp sakin ses tonumla konuştum. Ne yalan söyliyim hiçte ilginç bir hikaye gibi gelmemişti.

"Ne oldu?"

"İşleri ters gitmeye başladı. İş hayatında sık görülür, tabi ailenden dolayı biliyorsundur." Başımı evet anlamında hafif aşağı yukarı salladım. 
İş dünyasında yere düşerseniz aç kurtlar tarafından parçalanmak kader gibi bir şeydi.

Kayıp DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin