BÜYÜK KURTULUŞ

446 57 20
                                    

Minho hücreyi talan etmişti, ben de her tarafı aramış ve dışarıya seslenmiştim. Ama hiç bir şey yoktu.

Son kez şansımı deneyip demirlere tutunarak bağırdım.

- İmdat, çıkarın bizi burdan, İMDAT!

Ama kimse yoktu.  Hayal kırıklığıyla ve bıkkınlıkla iç çektim. Ve gözlerimi kapayıp yüzümü demirliklere yasladım. 

Bir süre öyle kaldım. Arkamda Minho'nun her tarafı talan etmekten yorulduğunu anladım. Köşedeki pis sandalyeye oturduğunu ve derin derin nefes aldığını hissettim. Benimse hala gözlerim kapalıydı. Aslında demirlikler arasında boşluk vardı. Ve BANA GÖRE harikulade derecede mantıklı bir plan aklıma geldi.

- Hey, Minho! Bir planım var!

dedim heyecanla.

Bana döndü ve yorgunlukla,

- Ne? 

diye sordu. 

Cevap vermeden demirlikten geçmeye çalıştım. Minho bir saniyeliğine benim ne yaptığımı anlamaya çalıştı. Sonra çığlık atarak yanıma gelip beni çekiştirmeye başladı.

- Kızım, DELİ MİSİN SEN!

Ama geç kalmıştı. Çoktan kafamı sokmuştum. Ve sorun şu ki,


ÇIKMIYORDU!

Dehşete düşmüştüm. Aynı şekilde Minho da öyleydi. Birkaç saniye kimse konuşmadı. Sonra zaten tahmin edebileceğiniz üzere Minho beni azarlamaya başladı.

- Ah, aaah! Sanki başımızda hiç dert yoktu, bir de bu eklendi! Kızım hiç akıl falan yok mu sende? Allah akıl dağıtırken sen şemsiye mi tuttun? Off, off!

- Ama bana çok mantıklı bir fikir gibi gelmişti?

dedim gerçekten incinmiş şekilde.

Güldü. Ama 'senin cidden beynin yok' der gibi.

- Herneyse, şimdi seni burdan çıkaralım.

Eliyle, kulaklarımı katlayarak, yan dönerek, öteki tarafa iterek, ayaklarıyla ittirerek denedi de denedi. 

Ama hiç bir işe yaramamıştı.

- Yok başka çare yok kulaklarını kesicez. Şurda bıçak vardı.

dedi Minho.

Zaten dehşete kapılmıştım, şuan ise mantıklı düşünme yeteneğimi kaybetmiş gibiydim.

- nE!

dedim saf bir dehşetle.

Minho ise,

- Ne yazık ki.

dedi. 

- Hayır, Minho sakın! Ciddiyim bak- beni dinliyo musun sen? Hayatta olmaz, buna yapışık yaşarım daha iy- HAYIR MİNHO!

Bıçağı almış yanıma geliyordu.

Sonra gülerek yere yığıldı. Ha ha ha.

- Çok komikti gerçekten.

dedim sıkıntıyla. 

Ama sonra ben de gülmeye başladım.

- Ha ha ha! Gerçek sandı- ahahahhaah kulak kesicem ben ha- ahahhahahhaHAHAHHAHAHAHAH!

yerlerde yuvarlanıyordu. 

Ben biraz gülmüştüm ama sonra ciddileştim.

- Şimdi napıcaz? Nasıl kurtulcaz burdan? Keşke Newt gelse de bizi kurtarsa...

- Emrinizdeyim hanımefendi!

- NEWT!

- NEWT? Dostum burda ne arıyosun?

Gülümsedi. Gittiğinden beri biraz daha zayıflamıştı.

- Sizi kurtarıcam. Hadi gelin. Off, binlerce anahtar var bunda; hangisi acaba?

Denemeye başladı. Birden benim aklım başıma geldi.

- Durun! İlk beni çıkartın!

Newt elindeki anahtarlara bakmayı bıraktı.

- Hee, doğru.

Ve beni hafifçe itti. Ve kafam demirlerin arasından çıktı. Şokla Newt'e bakıyordum. Minho ise arkamda kısık sesle bir küfür savurdu.

- Eee, artık sizi burdan çıkaralım.

dedi Newt gururlu bir edayla.

Anahtarları denedi, denedi. Tam herhalde burada kaldık diyordum ki. Bir kilit açılma sesi geldi.

- HAH! İşte oldu!

Newt kapıyı sessizce açtı. 

- Şşşşt! Fazla ses çıkarmayın şu an gece. Sessizce ormana sıvışıcaz. Bir saklanma yeri var orada. Beni takip edin.

Newt'i takip etmeye başladık. Ama birden ben olduğum yerde durdum. Minho bana dönüp,

- Noluyor?

diye fısıldadı.

Bende yüzümü zindana çevirerek, 

- Bir işim kaldı.

dedim.



Oy sınırı: 10



Labirent Delileri ♡ |TAMAMLANDI|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin