Sabah kalktığımda neşeli ve mutluydum. Yataktan fırladığım gibi aynanın karşısına geçtim. Tarakla saçımı taramaya başladım. Bir yandan da şarkı söylüyordum. Ama bu bana biraz sıkıcı geldi. Bende aynanın hemen yanındaki komidinde duran sırt çantamı aldım. İçinden bir telefonu kaptığım gibi açtım. Huzurlu bir şekilde (yani kimse beni tutup zindanlara sürüklemeden) bir şarkı açtım.
Zindanlar demişken, ben o zindana GİRECEM arkadaş! Nasıl girecem bilmiyorum ama GİRECEM!
Ve şarkıyı mırıldanmaya devam ettim. Bir yandan da yatağımı (tabi pek bizim yataklara benzemiyor da) topluyordum. Tam o sırada bizim nazik THOMAS'IMIZ ne kapıyı çalma, ya da "içeri girebilir miyim?" Diye sorma yok, içeri DALDI. Korkudan sıçradım. Şarkı hala çalmaya devam ediyordu. Thomas ise şaşkınlık ve onun getirdiği bütün duygularla,
- BU ŞEY NE!?
dedi.
Bende gayet sakin,
- Müziiikk...
Diye cevap verdim.
Ama Thomas benim bu kadar sakin olmama hem şaşırmıştı hem de kızmıştı.
- Neden bu kadar SAKİNSİN? Bütün Kayran'da bu ses yankılanıyor. Herkes çok korktu. Ben de senin odandan geliyor diye acaba başka biri odaya mı girdi diye geldim!
Ben kendimi tutamadım, bir kahkaha patlattım. Çok komikti! Ama Thomas buna pek güleceğe benzemiyordu. Bende gülmekten yarıla yarıla her şeyi anlattım.
Thomas biraz anlamışa benziyordu. Dışarı çıktı ve diğerlerine de her şeyi anlattı. Ne kadar komikti! Daha sonra geri geldi. Yatağın üstüne oturdu, telefonu aldı ve incelemeye başladı.
- Çok garipmiş. Bu arada pardon...
Diyordu ki, ben,
- Önemli değil, çok korkumuş olmalısınız. Size haber vermem gerekirdi. Ben de olsam ben de korkardım.
Dedim ve gülümsedim.
O da bana gülümsedi. Ama ben onun BAŞKA bir şeyi düşündüğünü biliyordum.
Acaba bugün ne yapsam? Zindanlara mı girsem, yoksa Teresa'yı mı yumruklasam, hiç bilmiyorum. Ama Teresa'yı yumruklamak pek beklemez. Şu zindanlardan bir kaç gün uzak kalmak istiyorum!
- Şeyy Thomas, Pislik Teresa -ayy pardon yani gelen kız gjcfg- uyandı mı? Hatta uyanmasına gerek yok, -ama uyansa güzel olurdu ghghjh- yani yanına gidebilir miyim?
Thomas beni kuşkuyla süzdü. Ama onun cevabı çok netti,
- Hayır, şu an olmaz.
Off. Bugün bir şey yapamayacağım. Birden Thomas'ın sorusuyla afalladım.
- Şu telefonlar ne yapıyordu demiştin?
Ona anlattım. Bunu çok kullanışlı bulduğu belliydi. Ama başka bir soruyla daha da afalladım.
- Bunlardan kaç tane var?
- Yani saymam lazım.
Dedim. Yaklaşık otuz tane vardı.
Gülümseyerek bana hayatımda duyduğum en mantıklı şeylerden birini söyledi.
- Ben, sen, Minho, Chuck, Gally, Tava ve bir kaç kişi daha bunları kullansak? Çok kullanışlıya benziyorlar. Sen bize öğretirsin kullanmayı. Hem çok harika olur.
Afallamıştım. Ama çok iyi bir fikirdi. Benden de onayı alınca diğerlerine söylemek için gitti. Bende hangi telefonu kime vereceğimi ayarlıyordum. Benimki kendime, Liz'inki Minho'ya... Ayy Liz demişken, acaba Lizzy ne yapıyordur? Off burada o kadar meşguldüm ki gerçek dünyayı tamamen unuttum. Annemi istiyorum! (Tam bir bebeğim) acaba şuan onlar ne yapıyordur?
Merhaba arkadaşlar! Umarım beğenmişsinizdir. Buradan sonra artık bu kitap çok yönlü bir kitap olacak. Birlikte nasıl olduğunu göreceğiz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Labirent Delileri ♡ |TAMAMLANDI|
Bilim KurguLabirent delileri toplanın! Bu kitap labirent'e düşmüş iki liseli kızı anlatıyor. Ve tabii yaşadıkları ilginç olayları. Umarım beğenirsiniz. Sevdiyseniz diğer kitaplarıma göz atmayı unutmayın!