6 -Aptal Binbaşı-

3.2K 136 10
                                    

Kerem yavaşça bıraktı beni ve eski ciddiyetine büründü. "Bekle biraz" dedi ve çıktı ama ben öylece durup bekleyemezdim. O yüzden peşine takıldım. Farkında olmadan valizimi de almıştım.

O ilerledikçe bende çekingen adımlarla peşinden ilerledim. Abimleri görünce de bir yer bulup saklandım. Kerem iki abimi es geçip Erdem abime yöneldi. "Buradan kimseyi zorla götüremezsin Erdem" dedi sen tonu sert ama bir o kadar da temkinliydi. Abimle tanışıp tanışmadıklarını merak etmiştim. Sanki aralarında bir husumet var gibiydi. "Buna sen mi karar veriyorsun? Kim olarak" Kerem bu söz üzerine öyle sert bir ifade takındı ki, onu ilk kez bu kadar ciddi görüyordum. Omzunda ki rütbelerini işaret ederek konuştu. "Ben kim mi oluyorum?, Binbaşı Kerem Ulu, Esra da dahil tüm bu askerlerin emri altında olduğu kişiyim, ve benim iznim olmadan buraya ne bir kişi girebilir, ne de çıkabilir, burası benim, ve bu konuda asla kimseye söz hakkı tanımam" Kerem'in gözleri  alev saçıyordu, biraz daha zorlarsa gözleriyle Erdem abimi yakabilirdi.

Ensar abim hâlâ asker olduğundan sus pus beklerken Enes abim dayanamayıp araya girdi. "Burası senin olabilir, ama Esra bizim ve onu alıp gidicez"

Saklandığım yerden çıktım ve abimlere doğru ilerledim. Bir şeyler yapmam gerekiyordu, ama ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. "Bak Esra da toparlanmış gelmiş işte, uğraştırma bizi Kerem" Erdem abimin sesi en az Kerem'inki gibi sert çıkmıştı. "Abi, ben gelmiyorum, hayallerimi, burada olmayı ne kadar çok istediğimi biliyorsunuz, ve siz bana destek olmuyorsunuz, hiç  tanımadığım bir adam bana sahip çıkıyor, olacak şey mi bu? " üç abime de ayrı ayrı baktım ortamın gerginliği yüz ifadelerine de yansımıştı

Enes abim konuştu "napalım Esra? Seni burda bırakıp ölüm haberini mi bekleyelim" gülümsedim, her insan illa ki birgün ölecekti sonuçta,  ne olurdu sanki şehit olsam, bunun gururunu taşırlardı işte. "Evet bekleyin,  ama şunu unutma abi şehitler ölmez, ve ben şehit olucam"

Bu sözüm üzerine biraz başları eğildi gibi oldu ama anında toparladılar. Ensar abim uzun süre devam eden sessizliğini bozdu ve "biraz zaman verelim, bir süre burada kalırsınız sonra karar verilir" dedi bu mantıklıydı. Bende anında onayladım tabi ki. "Evet kesinlikle biraz daha düşünmelisiniz, hem binbaşım size kalacak biryer ayarlar değil mi binbaşım?" diyerek başımı çevirdiğimde Kerem'in çoktan gitmiş olduğunu gördüm, birde ben seni göndermem falan diye artistleniyordu, kaçmış mı yani. Ama ne bekliyordum ki duygusuz binbaşı

***
Yeni gün yeni bir başlangıç, üç adet kıskanç abim, anlaşabileceklerine gram ihtimal vermediğim bir adet binbaşım ve bir sürü erkekle birlikte yaşayacağım bir süre ne güzel, sadece biri bile zorken neden üçü birden burada ki zaten, bugün binbaşıyla konuşmam da gerek zaten. Odasına girmemden kıl kapacak abilerim umarım henüz uyanmamışlardır.

Bu düşüncelerle hazırlandım ve odadan çıktım. İstikametim tabi ki Kerem'in odasıydı.

Dün ki samimiyetimizden cesaret alarak, kapıyı tıklamadan girdim odasına, sonuçta kendisi sarılmıştı bana "günaydın" dedim mutlu bir sesle, çünkü abimleri özlemiştim ve onları beni götürmekten vaz geçirmeye bolca vaktim vardı. "Asker!" Keren en şiddetli ses tonlarından birini kullanarak bağırdı. "Karşında binbaşın duruyor" anında hazır ola geçmiştim "ama Kerem böyle prosedürlere ne gerek var ki oturup normal insan gibi konuşalım işte" Kerem dün abime attığı kül edicek cinsten bakışlarını şimdide bana atıyordu. "Binbaşım diyeceksin, ayrıca o kapı çalınacak, eğer ki o kapı çalınmasın, o zaman burada bir saniye daha duramazsın" istemsizce yumruklarımı sıkmaya başladım. Onu bir anda bu kadar sinirli biri haline getiren şey neydi? İşte buna anlam veremiyordum.

"İzinsiz hiçbir şey yapmıyorsak, sende benim iznim olmadan bana sarılma ve sakın ha bir daha beni kaçırayım deme. Ben burada iyiyim gelmiyorum seninle görevlere falan" diye bağırdım ve kapıyı çarpıp çıktım, hızlı adımlarla odama döndüm

Aşk-ı HarekatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin