30- gizli görev-

432 26 1
                                    

Kerem olayın şoku yüzünden mi bilinmez hiçbir şey söylemeden odasına doğru gittiğinde o kadar çok peşinden gidesim geldi ki ama kendimi tuttum o buradayken onunla bir çift olabilirdik herşey güzel olabilirdi belki ama şimdi gidiyordu onu hatırladığımı, onu hâlâ sevdiğimi bilse de birşey değişmiycekti benimle bir arada olmaya çalışacak belki de sorumluluklarından kaçacaktı ve bu ona da kendime de yapabileceğim en büyük kötülük olurdu.

Oturduğum yerden kalktım ve eski koğuşuma doğru yol aldım buraya gelen diğer kadınlar açıkçası beni mutlu etmişti hatta içlerinde hem doktor hem asker olan biri de vardı ve yaralananlara o bakıyordu. o Nasthya'yla ilgilenirken bende onları izliyordum burası biraz değişse de yatağımı kimseye vermemişlerdi. Böyle küçük detaylar Kerem'i daha çok sevmemi sağlıyordu ve ben o gittiğinde onu çok özliycektim. Zaten onu hatırlamazken bile içimde hep birine karşı bir özlem varken bu daha da zor olucaktı.

"Onunla konuş gittikten sonra bir daha fırsatın olmayabilir" Bu söz üzerine Nasthya'ya döndüm onunla artık hiçbir sorunum yoktu hatta dost bile olabilirdim sonuçta benim yengem olucaktı. "bilemiyorum Nasthya ümit edicek yeniden başlamak isteyecek ama ben bunu istemiyorum onu ümitlendirip sonra da kırmak istemiyorum" Nasthya'nın gözlerinde kızgınlık yoktu yalnızca anlayışla bakıyordu bana. "Ona ne hissediyorsan hepsini söyle çünkü o zaten ümit ediyor senin Esra olduğundan emin ve hatırladığın an ona koşucağını zannediyor" ne diyeceğimi bilmediğimden cevap veremedim ve kafamı yastığa koydum bu işi yarına erteliycektim tabi ki uyku tutsaydı.

Ama maalesef bir türlü uyku tutmamış ve bende kendimi battaniyeye sarılı bir şekilde bahçeye atmıştım. Dolunayı izliyordum ki "sende mi uyuyamadın" sesiyle irkildim Kerem sanki hep bu anları kolluyor gibi ne zaman yanlız olsam yanıma geliyordu ama bunu umursamayarak "evet" dedim. Yanıma gelip oturduğunda yüzünü inceledim uzun uzun onu bugünden sonra pek görebileceğimi zannetmiyordum.

"Sana söylemek istediğim birşey var" tam söyle diyecekken onun üşüdüğünü fark ettim ve sonucunu düşünmeden kolumu ona doğru uzattım. "Üşüdüysen battaniyeyi paylaşabiliriz" dedim gülümseyerek battaniyeye sarıldığında kalbim yerinden çıkacak sandım. Oldukça yakındık ve bu beni hâlâ fazlasıyla heyecanlandırıyordu. Kerem'in pür dikkat beni izlediğini fark ettiğim de rahatsız olduğumdan "ee sen birşey diyecektin" dedim. Biraz düşündüm sanırım bir anlığına ne diyeceğini unutmuştu. "Şey... ben gittikten sonra buraya yeni bir binbaşı seçilecek umarım bu sen olursun ve askerlere çok iyi bakarsın" dedi o an ne kadar acı çektiğini fark ettim, yılları burada geçmişti, birçok anımız burada geçmişti ve hepsinden önemlisi sevdiği herkes buradaydı ama o gitmek zorundaydı. "Söz veriyorum yeni binbaşı ben olucam ve askerlere gerçekten çok iyi bakıcam" dedim.

Ondan sonra bir süre hiç konuşmadan dolunayı izledik onunla böyle bir anıya sahip olduğum için şanslıydım. O gittikten sonra bir daha onu hiç göremiyebilirdim işte bu yüzden tam o an konuşmaya başladım. "Kerem" dedim. Binbaşı lafını bir kenara atarak "ben her şeyi hatırlıyorum,seni,yaşadıklarımızı,burada ve göreve çıktığımızda olanları da öyle" Kerem bana döndüğünde gözlerinin için parlıyordu. Bu yüzden içim acısa da kendimi buna zorladım "ama ben seninle devam etmek istemiyorum, tek isteğim hayatımı bir asker olarak geçirmek ve şehit olarak ölmek ben artık hayatımda aşkı istemiyorum" Kerem anlıyorum der gibi başını olumlu anlamda salladı ve ayağa kalktı. "Yani şimdi tamamen bitiriyoruz" dedi zaten bitirmiştik demek istesem de demedim onu daha fazla üzmek istemiyordum "seni hâlâ seviyorum ve emin ol kalbimde asla senden başkası olmıycak" dedim oysa cevap vermedi yalnızca yürüyüp gitti.

- 4 gün sonra -

Kerem'le konuştuğumuz gecenin sabahı Kerem yeni görev yerini kimseye söylemeden çekip gitmişti sanırım numarasını da değiştirmişti çünkü Sinan ne kadar denerse denesin ona ulaşamamıştı ve bu yüzden benden nefret ediyordu çünkü ona göre arkadaşını ikinci kez onun elinden almıştım. Tabi Sinan'ın bu nefreti yüzünden Aybüke'yi ya da bebeklerini de görememiştim. Her ne kadar Aybüke bana destek olmak istese de Sinan'ın tepki göstermesiyle o da bana sırt çevirmişti.

Aşk-ı HarekatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin