2- Öldüresiye tanışma-

8.4K 277 82
                                    

Gözlerimi açtığımda nefes almak benim için oldukça zordu. Sanki biri boğazıma yapışmış var gücüyle sıkıyordu. Öksürdüğümde nefes alanımın daraldığını fark ettim. Bulunduğum durumu, nerde olduğumu düşündüm. Kaçırılmış olamazdım değil mi? Ama hapsolduğum bu yerde neresiydi? "Yar..." tam yardım için sarf edeceğim kelimeler ağzımdan çıkmaya başlamıştı ki. Ani gelen farkındalıkla sustum

Ensar her zaman gerçek bir asker olamayacağımı, bende öyle bir yetenek olmadığını söyleyip dururdu ve şimdi de tam bu yüzden fermuarı açık bırakmaya gerek duymamıştı. Öfkeyle soludum. Oraya varıpta valizi açtığında bunu ona kesinlikle ödetmem gerektiğini aklıma not ettim. Ve herhangi bir boşluk arayışına giriştim. Abim gerçekten bunu yapmış ve benimle ölümüne bir oyun oynamıştı. Bir de bana kıyamadığını düşünüyordum

Valizin köşelerini aradım ama fermuara ulaşabileceğim herhangi bir durum söz konusu değildi. İşte bu yüzden her daim anahtarlığımda taşıdığım çakıyı kullanmam gerekti. Tabi o anahtarlığı arka cebimden nasıl alacağımsa tam bir muammaydı.

Sıkış tepiş valizin içinde zar zor hareket ettim ve normalde saniyelerimi almayacak bir işlem için dakikalarımı harcadım. Burada nefes alanım daraldıkça paniklemeye başlamıştım. Bayılmadan bunu halletmem gerekiyordu. Tam ümidimi kaybetmek üzereyken elim çakıya değdi. İstemeden çakıyı açmıştım. Husursuzlukla kıpırdandım. Elim yara olucaktı. Ama bu ölmekten daha iyiydi öyle değil mi? Bu yüzden çakının keskinliğini umursamadım ve çekip çıkardım

Ve ne küçük ne de büyük denebilecek bir delik açtım. Temiz hava ciğerlerime dolarken rahatladım. Abim benimle bu oyunu oynayarak bana bir şeyi de göstermiş olmuştu. Kesinlikle kolay olmıycaktı hem de hiçbir zaman

****

Valiz açılır açılmaz valizi açan kişinin boğazına yapıştım ve onu duvara doğru sürükledim. Bu hamlemi beklemediği için oldukça şaşırmış ve bana herhangi bir tepki verememişti. Sinirle yakasından tutup duvardan uzaklaştırdım ve beklediğimden daha ağır olan bedeni duvara çarptım.

Adam şaşkın gözlerle bana baktı. Ama eminim benim gözlerimdeki şaşkınlık onun gözlerindeki şaşkınlıktan kat kat fazlaydı. Adam kendini toparladıktan sonra yüzünde muzip bir gülümsemeyle beni süzdü. "Düşman askeri falan mısın?" dedi ve ekledi "ne yazık düşmanım olmak için fazla güzelsin" kıkırdadım bu iltifat hoşuma gittiğinden değildi birazdan çenesine bir tekme geçireceğimdendi.

Ayağımı kaldırdım ve yüzüne doğru savurdum ama adam tam zamanında ayağımı yakaladı ve yere düşmemi sağladı. Ellerimi yere koyduğumda sağ elimin acısıyla ağzımdan "ahh" nidasını kaçırdım, o kadar derin kesmiş olmayı beklemiyordum. "Üstüme kan bulaştırdığına inanamıyorum.nereni kestin? Ayrıca sen kızsın nasıl canın yanarken bile güçlü olabilirsin?" bir asker tabi ki böyle olmalıydı. Yoksa vatanı nasıl koruyacaktık. Omuz silktim. "Güçlü olmak zorundayız tabi eğer burda kalmak istiyorsak" kaşlarını çattı "yani yaşamak istiyorsun hem de burada?" başımı olumsuz anlamda salladım "yaşatmamak istiyorum. Düşmanlara korku salmak istiyorum yani evet senin gibi düşünürsek buna basitçe burada yaşamak deriz" adamın yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. Aslında çok gülen birine benzemiyordu, kahveye çalan saçlarının yeni kesilmiş olduğu belli oluyordu, iri bir vucudu olduğundan kıyafetleri dar gelmiş ve kasları ortaya çıkmıştı, bu görüntüye tam olarak sinirli ve sert bir adamı yakıştırsam da karşımda ki adam içimi sımsıcak yapacak şekilde bana gülümsüyordu

Ne yaptığımı fark ettiğimde adamdan bakışlarımı kaçırdım. "Öldüresiye bir tanışma olsa da fena sayılmazdı. Kerem ben" dedi ve elini uzattı. Çekingen bir tavırla elimi uzattım "Esra ben de memnun oldum" elimi tuttu ve acıtıcak şekilde sıkmaya başladı. Gerçekten deli gücü dedikleri şey bu olmalıydı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diye bağırdım ve tekmeleyek onu kendimden uzaklaştırdım. "Bana neden burda olduğunu ve neden üstüme saldırdığını söyle" kendimi geriye çektim ve savunma pozisyonu aldım. "Abimle geldim harp okulunu bitirmiş bir askerim. Ve abim bu valizde benim nefes almam için bana imkan bırakmadı" dedim ve ekledim, aynı zaman da da valizde açtığım deliği gösteriyordum "zorda olsa yanımda taşıdığım çakıyı çıkardım ve o deliği açtım. Elim bu yüzden kanıyor ve abimi gebertmeliyim" başını olumsuz anlamda salladı ve onaylamıyormuş gibi mırıltılar çıkardı "önce elinle ilgilenmelisin" en sinirli ses tonumu kullanarak konuştum. "Beni kızdırma seni de gebertirim" yüzünde yeniden muzip bir gülümseme yer etti "ona ne şüphe. Senin gibi ufak tefek bir kız için bu güç bile fazla ama daha fazla çalışmalısın, tabi eğer beni gebertmek istiyorsan"

Aşk-ı HarekatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin