31- düşman-

333 23 1
                                    

Esra'dan###

Soğuk rüzgarlar tüm odayı doldururken açık unutulan pencereye söverek yatağımdan kalktım ve pencereyi kapattım kolumdaki saate baktığımda daha beş olduğunu fark ettim ve odamdan çıktım binbaşı görevine alındığım için artık diğerleriyle birlikte kalmıyordum bir de bu durum bizi kadınlar ve erkekler diye ikiye bölmüştü ama bundan hiç memnun değildim bu bana adil gelmiyordu yine de ses çıkarmamak en iyisiydi

Ufak adımlarla Kerem'in eski odasına ilerledim ne yapıp etsem de o odayı alamamkştım ama Sinan'a da kalmamıştı bu yüzden oraya rahatlıkla girebilirdim, tabi tam elimi uzattığım da "çek elini o kapıdan" diye bir ses duymasaydım.

Derin bir nefes aldım ve sinirle ona baktım Sinan da en az benim kadar sinirle bana bakıyordu "buna sen karışamazsın"
"Hayır karışabilirim"
"Kerem'e aşık falan mısın? Ne bu tavırlar? Kerem gitti diye ben mi suçlu oldum? Tamam onu üzdüm ama onu senden aldığım falan yok arkadaş kalabilirdin ben ona-"
"Esra çok komuşuyorsun" diyerek lafımı böldüğünde omuz silktim ve onu umursamadan Kerem'in odasına girdim artık günlerim böyle geçiyordu sabahları erken kalkıp bu odada Kerem'i düşünüyordum sonra da askerle ilgileniyor onları eğitiyordum, özel herakata da hâlâ devam ediyordum Kerem olmayınca kendime güvenim nedense biraz azalmıştı ama sonradan toparlamıştım gayet iyi yürütüyordum ikisini bir arada gerçi zaten ortalıkta oldukça sessizdi şimdilik.

Kerem'in çekmecesinden ikimizin birlikte olduğu fotoğrafı çıkardım ve uzun uzun inceledim "üzgünüm bir asker olarak sevgimi kalbime gömmeliydim benim tek aşkım asker olma sevdam olmalıydı" duymayacağını bilsem de kendi kendime bu sözleri mırıldanıp duruyordum kaç kere özür dilemiştim resminden çaresi yoktu, onu özlüyordum gelsin istemiyordum ama çok da özlüyordum bu yansam da ateşi sevmem gibi bir şeydi.

Sinan içeri girdiğinde aceleyle gözümden akan bir damla yaşı sildim yine de görmüştü ağladığımı ondan o an "timsah gözyaşları dökmene gerek yok" gibisinden bir şey demesini beklemiştim çünkü o sürekli böyle şeyler söyleyerek benimle uğraşıyordu ama yapmadı yüzündeki endişeli ifadeye bakılırsa kötü bir şey olmuş olmalıydı hemde çok kötü bir şey

"Ne oluyor?" Merakla yerimden kalktım ve Sinan'ı süzdüm bana donuk bir şekilde baktı "işgal altındayız" dedi ve ekledi "çok kalabalık geliyorlar" bunu söyledikten sonra odada bir o yana bir bu yana gitmeye başladı açıkçası kafayı yemiş gibi görünüyordu

Onu boş verip koğuşa girdim ve aslerleri uyandırdım hepsi erken uyanmanın şaşkınlığı ve sersemliği içindeydi ama bu umrumda değildi, oldukça katıydım ve bu yüzden mum gibi olmuşlardı "çabuk hepiniz hazırlanın işgal altındayız çok büyük olay olucak" dedim ve hazırlanmaları için oradan çıktım kendim de cephaneliğe girip yeterli malzememiz var mı diye kontrol ettim, oldukça iyi durumdaydık, tek sorun sayıca azdık ve askerler yeni geldikleri için eğitimsiz sayılırlardı

Sıkıntıyla bir nefes verdim kendi başımda ayakta duyabiliyordum evet çok iyi gidiyordum ama yine de böyle zamanlarda Kerem'in desteğine ihtiyacım olduğunu hissediyordum, o burada olsaydı paniklemezdim, o burada olsaydı kendime güvenim kat kat daha fazla olurdu, o burada olsaydı ölmek için uygun bir zaman olabilirdi ama onu bir daha görmeden ölemezdim o yüzden daha da hırsla savaşacaktım.

Abim cephaneliğe yanıma geldiğinde beni kendine çekip sımsıkı sarıldı şaşkın bir ifadeyle onu süzdüm "seni aradım her yerde?"
"Neden?"
"Sende Kerem gibi ruhsuz bir şey oldun bana bir şey olursa diye son kez sarılıyorum" sinirle koluna vurdum
"Sana bir şey olmıycak yok öyle benden önce ölmek Ensar efendi" Bu dediğime gülerken beraber dışarı çıktık, onun burada kalması benim için gerçekten çok iyi olmuştu bana çok destek veriyordu tabi o benden çok Nasthya için buradaydı ama sonuçta yanımdaydı.

###

Yine bir savaşın ortasındaydık, her zamanki gibi başlatan karşı taraftı canla başla savaşıyorduk, şehitler veriyorduk içimiz acıyordu her şehit olan kişide oysa ki cennete gittikleri için şehit olma şerefine erdikleri için sevinmeliydik ama gözümün önünde birer birer askerlerim ölürken sevinemezdim, onları korumak için elimden ne geliyorsa yapsam da nafileydi, nefret ediyordum bu savaşı başlatan insan demeye layık görmediğim o varlıklardan, düşmanlarımı bir kaşık suda boğmak istiyordum bu yüzdendir ki daha da hırslanmıştım ve daha çok kişi vurmaya başlamıştım

Etraftan Allahuekber nidaları yükseliyordu bu bize daha da güç veriyordu belki de sırtımızı rabbimize dayandığımız içim güçleriniyorduk, yılmıyor, pes etmiyorduk

Daldığım düşüncelerden çıkıp elimdeki büyük silahla nişan aldım ancak ateş etmemi engelleyen bir şey olmuştu düşman kuvvetlerinin içinde bir yüz görmüştüm o kadar eğreti duruyordu ki onların arasında, yeri orası değilmişte zorla oraya yerleştirilmiş gibi ama yine de yakışıklı görünüyordu yüz hatlarını ezbere bildiğim o adam yani Kerem nişan aldığım yerde tam olarak namlunun ucundaydı

Yanlış bir şey vardı o düşman değildi olamazdı herkes o tarafa geçebilirdi tabii ama o bunu asla yapmazdı, tüfeğimi boynuma astım ve yanımdaki askeri dürttüm "bir planım var o tarafa gidiyorum beni koru" dedim asker "emredersiniz komutanım" dediğinde harekete geçtim ve onların tarafına ulaştım yaklaştıkça o olduğuna daha çok emin olmuştum, bir kenarda durmuş ateş ediyordu, ona doğru seslendim ama beni görmedi.

Yere yatıp sürünerek ona yaklaştım ve çalılıkların arasına gizlendim "Kerem" diye kısık sesle seslendim sesimi fark etmiş olucak ki çatık kaşlarıyla benden tarafa baktı bu yüzden tekrar seslenme gereği duydum benim olduğum tarafa geldiğinde ayağa kalktım, askerler ağaç yüzünden bizi göremezdi bu yüzden rahattım

"Kerem senin burada ne işin var? Bu bir yanlış anlaşılma falan mı yanlış insanlara ateş açtınız bunu durdurun" Kerem başını olumsuz anlamda salladı "Esra bak seni seviyorum ama burada benim yapabileceğim bir şey yok ben ülkem için savaşıyorum" anlamayarak ona baktım açıklamalıydı ne demek istediğini

Bizi duymasınlar diye kolumdan tuttu ve beni bir yere sürükledi
"Esra bak benim olmam gereken yer burası anladın mı?"
"Yani hain oldun Kerem?" daha bunu cevaplayamadan yanımıza biri geldi adam beni süzerken ben ikisine de küfür edip sövmeye başlamıştım, Kerem yan bir gülüş attı ve adama beni işaret etti "güzel bir esir yakaladım komutanım" dedi.

Ne yani şimdi sevdiğim adam bir hain miydi? Buna ihtimal bile vermezdim ama kendi ağzıyla söylemişti ben olmam gereken yerdeyim diyordu eğer o olması gereken yerdeyse oluyorsa, bende yapmam gerekeni yapıp düşmanımı öldürmeliydim ana yakın mesafe olduğu için tüfek işe yaramazdı belime gizlediğim silahı alıp önce o tanımadığım adamı öldürdüm ardından silahı Kerem'in anlına dayadım.

"Ne olursa olsun düşmanımı öldürmeliyim" Bu sözü ona değil kendime söylemiştim, titreyen ellerim için, içimde ki tüm bedenimi kaplayan o tereddütü yıkmak için söylemiştim ama olmuyordu o öylece namlunun ucunda durmuş bana bakarken bunu yapamazdım, onu çok severken bir anda düşmanım olarak karşıma çıkmasını kabul edemezdim

"Sen... bana ben Kerem değilim de"
"Öyleyim" göz yaşlarımı bastırmaya çalıştım
"Bana düşmanın olarak buraya gelmedim de"
"Ben sizin düşmanınızım" gözümden akan bir damla yaş eşliğinde tetiği çektim ama hayır onu vuran kurşun benim silahımdan çıkmadı ben yapamadım fakat birisi tam kalbinin oradan vurdu onu

Sakin olmaya çalışarak yere yığılışını izledim, ardından olayların daha da kızışmasını etrafımda bizim tarafımızdan askerlerin de toplanmasını izledim her şey olup bitiyordu o yerde yatıyor yavaş yavaş ölüyordu savaş bitiyordu bense sadece izliyor için için ağlıyordum, saçma sapan bir kabusun içine düşmüş gibiydim her şey bir anda olup bitmişti ve ben bunu kabullenmek istemiyordum

Yanına çöküp oturdum hâlâ nefes alıyordu azda olsa, onu dizime yatırdım "Neden?" Diye sordum ama fazla bir şey diyemedim yüzünde ufak bir tebessüm oluştu ve belki de son kez dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

####

Selamlar biliyorum bölümler arasında çok uçuk zaman farkları oluyor açıkçası biraz ilham sorunu yaşadım ve sanırım kurgumun da sonuna geldim uzun zamandır 40 bölüm olarak düşünüyordum bu kitabı ama o kadar uzatamayacağımı fark ettim bu yüzden bir sonraki bölüm final olucak

Hoşçakalın, esen kalın

Aşk-ı HarekatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin