Selamlaaaar
Çoook özür dileyerek başlamak istiyorum bu bölümü daha önce atmak vardı planımda bir çoğunuza da öyle söylemiştim ama evde ki hesap çarşıya uymadı diyelim.
Bu bölüm biraz kısa oldu ama umarım diğer bölüme daha uzun yazarak telafi edebilirim
Bir ihtimal şuan ki gündemimizde olan virüsle ilgili bir ya da iki bölüm yazabilirim. Sizin de fikrinizi almak istedim siz ne dersiniz? Güzel olur mu?
Neyse ben çok konuşmadan sizi bölümle baş başa bırakıyım keyifli okumalar
Kapıdan Kerem girdiğinde rahat bir nefes alabilmiştim. Koşup boynuna atlamak istiyordum ama yapacak güç bulamıyordum kendimde. "Kerem" dedim sesim fısıldar gibi çıkmıştı.
"Esra ne oldu burda? Onları öldürdün mü?" Kerem bir anda bağırmaya başladığında neye uğradığımı şaşırdım. "Hangi akla hizmet buraya geldin ki? Niye öldürdün onları söylesene, onların bize lazım olduğunu bilmiyor muydun?" dinmeyen göz yaşlarıma bir hıçkırık karıştığında Kerem sonunda ne halde olduğumu fark etmişti. Dizinin üstüne çöktü ve kanla kaplanan kolumu kendine çekti. "Ne yaptılar sana Esra?" cevap vermedim. Bunun yerine kolumu kendime çektim. Kerem bir anda sımsıkı sarıldı bana. "Anlatmalısın Esra" dedi. Anlatıcaktım zaten önce gücümü toplamalı ve ağlamamı durdurmalıydım.
Biraz kendime geldiğimde "beni hastaneye götür Kerem" dedim. Canımım yanmasından daha da önemli olan iz kalıcak olmasıydı böyle bir izi kesinlikle istemiyordum. Doktor mutlaka çare bulurdu. "Tamam seni Aydın'a götüriyim o baksın sana" sanırım Aydın bizim doktorun adıydı daha önce gittiğimde öğrenmeye fırsatım olmamıştı tabi. Başımı olumlu anlamda salladım.
Kerem beni kucağına almaya yeltendiğinde kendi başıma kalktım "sadece bileğim yaralı Kerem bacağım değil" dedim ve yürümeye başladım. Arabaya bindiğimiz de ikimizden de ses seda çıkmıyordu.
Kerem "emniyet kemerini tak" dedi emreder bir tonla. Omuz silktim. "Bileğim acıyor yapamam" Kerem bana "ciddi misin sen?" der gibi baktı ve uzanıp kemerimi taktı. Yol boyunca da konuşmadık
###
Aydın'ın yakasına yapışmış deli gibi bağırıyordum. Dikiş atıp sonra da sardığı bileğim çok fazla acıyordu ama içimin acısı daha baskın geliyordu işte. "Ne demek iz kalmasına ben birşey yapamam? Bu izi geçiriceksin işte o kadar. Bir parça dikiş izi bile kalmıycak anladın mı? Hemen yap"
Kerem yanıma geldi önce bir elimi çekti Aynın'ın yakasından sonra diğer elimi. "Bizi biraz yalnız bırakır mısın Aydın?" dedi. Aydın'ın gitmesini istemiyordum. Bana bir çare bulmasını istiyordum. "Gitmesin Kerem. Onun...onun birşeyler yapması gerek" Aydın bir an tereddüt etse Kerem'in eliyle çıkmasını işaret etmesi üzerine kapıyı kapatarak çıktı.
"Neden gönderdin ki onu? Biliyorum o bir çare bulabilirdi" diye bağırdım. Kerem elini yüzüme yerleştirdi ve nazikçe yanağımı okşadı. "Birşey yapamazdı Esra sana anlatmamıştım ama buradaki hemşire, Seval adı, önceden askerdi onunda başına seninki gibi birşey geldi Aydın onu sevdiği için çok uğraştı" boş bakışlarla Kerem'e bakıyordum. Daha bilmediğim neler vardı acaba? "Ondan sonra Seval de Aydın'ı sevdi ve işi bırakıp Aydın'a yardımcı olmaya karar verdi " Kerem'in elini ittim. "Ordan bakılınca saf gibi mi görünüyorum Kerem? İşinden ayrıldı yerine kovuldu desene sen ona" dedim ve dışarı çıkmak için harekete geçtim gidip başka doktorlara sorucaktım illa yapacak birşey olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk-ı Harekat
ActionÜç abi ve askerlik hevesiyle harmanlanmış deli dolu bir insan Esra Dengesizlikte sınır tanımayan binbaşı Kerem Abileri ve askerlik hevesi yüzünden erkeklere vakti olmayan Esra gizlice askerlerin arasına sızarda aşk ortaya çıkmaz mı? #Asker olmak ist...