27- Esra mı? Eva mı? -

543 29 3
                                    

Hello ben geldim
Yeni bölüm getirdim.

Keyifli okumalar

Kerem'den##

Bir insan aynı anda hem dünyanın en mutlu insanı hem de en mutsuz insanı olabilir miydi? Ben olmuştum. Karmaşık duygular içinde Esra'ya bakakalmıştım. Dişlerimi gıcırdatarak konuştum. "Ne diyor bu Ensar? Bunca zaman bu yüzden mi yaşıyor mu yaşamıyor mu onu bile söylemediniz bana"

O kadar sinirlenmiştim ki tarifi bile yoktu. Ama asıl şaşırtıcı olan Esra'nın Ensar'ı da tanımamasıydı.hatta kendini de tanımıyordu. Ensar "Esra sahiden bu bir şakaysa hiç komik değil" dedi. Sesi ilk defa bu kadar yüksek çıkmıştı. "Sizin derdiniz ne ben Eva'yım Esra da kim?" diye çıkıştı . görüntüsü aynıydı. Ses tonu aynıydı ama söyledikleri çok başkaydı.

Biz iki adam Esra'ya şaşkınlıkla bakarken Nasthya hiçbir şey olmamış gibi "merhaba Eva'cım ben Nasthya bunlarda binbaşımız Kerem ve gönüllü askerlerimizden Ensar" dedi kısa bir nefes aldı ve Esra'nın cevap vermesine izin vermeden. "Bize iki dakika müsade et canım biz hemen geliriz" diye ekledi ve bizi kolumuzdan tutarak peşi sıra götürdü.

Sonunda onlardan uzaklaştığımız da Nasthya kollarımızdan çıktı ikimizi de karşısına aldı. Bunu eskiden beni azarlamak için yapardı ama tabi son zamanlarda o da bana pek yanaşamıyordu. "Siz delirdiniz mi? Ya o Esra değilse sadece çok benziyorsa? Şuan ciddi bir durumla karşı karşıyayız Esra ya da Eva bunu şimdilik boşverin bırakın Eva olsun bu büyük savaştan kurtulduğumuz da detaylı bir araştırma yaparsınız" dedi ve arkasına bile bakmadan gidip bir arabaya yerleşti. Ensar da onu takip etti.

Sinan'dan###

Esra "ben Eva'yım" dediğinde daha şaşkınlığımı gösteremeden telefonun çaldığı için yanlarından uzaklaşmam gerekti. Arayan Aybüke'ydi telefonu açtım ve "Efendim Aybükem" dedim ama konuşan kişi beklediğim kişi değildi. "Sus lan cıvıtık" bu Aybüke'nin babasıydı. Onun onayıyla evlensek de sonradan bize bir sürü sıkıntı çıkartmıştı. Kanun dışı işlere bulaştığından onu ihbar etmemiz gerekmişti ve böylece bize düşman olmuştu, sadece benden değil kendi kızından da nefret ediyordu. "Hapishanaye ziyaretime gelmediniz torunumu da göremedim sizin yüzünüzden. Bende diyorum ki şimdi biz dede torun biraz gezmeye gidelim ne dersin damat" sinirle bağırdım. "Aybüke birşey yap babanın oğlumuzu almasına izin verme" dedim ama ondan cevap gelmiyordu. "Karını bayıltıp bir sandalyeye bağladım. çok yazık ayıldığında yanında bebeği olmıycak. Biz gidiyoruz damat bebeğine elveda de" korkuyla "oğlum" dedim. O nasıl da ağıyordu dedesinin yüzü den "Bekle lan bekle orada geliyorum sana bunu çok pis ödeticem. Ruh hastası seni" diyordum ki telefon yüzüme kapatıldı. Belki de buraya hiç gelmemeliydim. Hızla arabama bindim ve kimseye görünmeden geri dönüş yoluna girdim

Esra'dan##

Saldırı için giderken gözüm binbaşına takıldı. Onu daha önce hiç görmemiştim ama bana hissettirdiği o tanıdıklığı çözemiyordum. Bana Esra diyorlardı, kimdi bu Esra? Muhtemelen binbaşı için önemli biriydi.

İçimde ki merak duygusunu bastırmadığımdan Michael'a yaklaştım ve kulağına doğru fısıldadım. "Daha önce bu insanları görmüş olabilir miyiz?" sorum üzerine Michael bir şey anlamak ister gibi bana baktı uzun uzun. "Birşeyler mi hatırlıyorsun?" diye sorduğunda başımı olumsuz anlamda salladım. Onlarla ilgili hatırladığım en ufak bir şey bile yoktu. Ama Michael'ı da hatırlamıyordum. Onu tanıyordum çünkü hastane odasında gözlerimi açtığımda başımda Michael bekliyordu. İngilizce olarak ve hevesle "uyandı,Eva uyandı" diyordu.

Sahiden anlattığı her şeye çok çabuk güvenmiştim. Adımın Eva olduğuna, ailem olmadığına, evli olduğumuza ama bunun bir görev için olduğuna. Tüm bunlara sorgusuz sualsiz güvenmiştim. Peki ama gerçekler Michael'ın söyledikleri miydi? Yoksa binbaşının söyledikleri miydi?

Aşk-ı HarekatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin