18- iz

1.5K 75 20
                                    

Ve... Gönül sabır ile harman olmadan nasip ile buluşmazmış.

Kaderin oyunu bu ya yine bir engel koymuştu yoluma. Bana düşen susmaktı. Susmaktı ya yine de sinirime söz geçiremiyordum. Her şeyi boşvermek kayıpları görmezden gelmek geçiyordu içimden. Haince bir ses. "Kayıp olurken bana mı sordular?" diyordu. O sesi bastırmaya çalışarak Kerem'e baktım ne yapacak diye.

Kerem belimden tutarak beni kendinden uzaklaştırdı. Her ne kadar canımı yakmak istemediğini bilsem de sinirini yansıtmıştı tutuşuna. Ben bile sinirlenmişken onun sinirin vucut bulmuş hali olması gayet normaldi.

Kerem "kimmiş bu kayıplar?" diye kükredi. Sessiz olması gerektiğini çoktan unutmuştu. Sinan aramızda ki muhabbeti biliyor olmalı ki şaşırmamış hatta hiçbir şey görmemiş gibi yapmayı tercih etmişti. yüz ifadesini hiç bozmadan cevap verdi Kerem'e "Ensar ve Nasthya kayıp" başımdan aşağı kaynar su döküldü sanki abim kayıptı ve ben burda neler düşünüyordum.

Gözlerimi Kerem'e diktim bakışlarımla anlattım korkumu. İçimi rahatlatmasını bekledim. "Gidip arayalım" dedi Kerem bana bakmadan. Ve diğerlerinin yanına doğru harekete geçti benim payıma da peşine takılmak düştü.

Ensar'dan##

Kerem'in aslıyı çektiğini gördüğümde onlara bakmak için harekete geçtim ama küçücük bir el nazikçe kavradı bileğimi. Yavaşça başımı çevirdim ve Nasthya'yla karşılaştım. Bu yaptığı beni şaşırtmıştı. Birşey söylemek için dudaklarımı araladım ama Nasthya diğer elini dudaklarının üzerine götürerek sessiz olmamı işaret etti.

Dediğini yaparak sustum ve şaşkın bakışlarımla onu izledim. Beni bir yere doğru çekiştirdi. Az bir mesafe gittiğimiz de Araz'ı ve Esra'ya kafaya takan o kalleşi gördüm. Kerem'in bu adamı öldürdüğünü zannetsemde canlı kanlı karşımda duruyordu işte.

Ne konuştuklarını duymak için onlara biraz daha yanaşmamız gerekti. Araz'ın yüzünde sinir bozucu bir sırıtma vardı. "Merak etme öyle bir plan yaptım ki sonucunda sen Esra'ya yavuşucaksın ben de Nasthya'ya" benim için önemli olan iki kızdan bahsediyordu. Bu beni oldukça sinirlendirmişti. İçimden yanına gidip onu öldürene kadar dövmek geliyordu ama ilk önce planını öğrenmem gerekiyordu.

Adam Araz'ın yakasına yapıştı ve öfkeyle soludu. "Sen çocuk mu kandırıyorsun Araz onları diri diri yaktın içlerinde Esra da vardı" demek yangını çıkartan kalleş Araz'ın ta kendisiydi. Gözüm Nasthya'ya takıldı gözlerinden yaşlar geliyordu. Bir zamanlar Arazı sevdiği için olmalıydı ama neden o göz yaşları benim canımı yaktı. Neden öfkemi harladı?

Araz kahkaha attı. "Kerem'in onun ölmesine izin vereceğini mi sanıyorsun? Hayır dostum kesinlikle hayır Kerem asla ona zarar gelmesine izin vermez" adam Araz'ın yakasını bıraktı ve "umarım dediklerinde haklısındır Araz. Yoksa seni buna pişman ederim bilesin" dedi.

Adam bize doğru gelirken saklanacak bir yer aradım tek çaremiz hemen yanımızda duran çöp kutusuydu. Bu sefer de ben Nasthya'yı bileğinden kavradım ve bir anda çöp kutusunun arkasına çektim. İkimizde yere doğru eğildik ve beklemeye başladık. Araz ve yanındaki kalleş geçip gittiğinde. Gözlerim elime kaydı Nasthya'nın bileğini fazlasıyla sıkmış olmalıyım ki bileği biraz da olsa kızarmıştı.

Elimi çektim ve üzgün olduğumu belli edecek bir şekilde baktım yüzüne. Ama o yalnızca gülümsedi. Bir kız nasıl oluyordu da bu kadar güzel gülümseyebiliyordu?

Düşündüğüm şey için kendime kızdım. Hiçbir şekilde böyle bir şey düşünmemeliydim. Özellikle de böyle bir durumda.

Düşüncelerimden sıyrıldım ve çöp kutusunun arkadından çıktım Nasthya'da diğer taraftan çıkmıştı. "Diğerlerinin yanına dönelim bizi merak etmişlerdir" dedim Nasthya "haklısın, gidelim" dediğinde yürümeye başladık.

Aşk-ı HarekatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin