bu bölümü yaz sil yaz sil bir hal oldum
:(( yorum yapın:***
Karşımda simsiyah kıyafetleriyle oturan Tuna nefesimi tutmama neden olmuştu. Gözüme o kadar sevimli ve kusursuz geliyordu ki onu kollarımın arasına hapsetmek istiyordum.
Başındaki bereyi çıkarıp ellerinin arasına alınca en sevdiği ünlüyle karşılaşan kızlar gibi çığlık atmak istedim. Ellerini hayranı olduğum saçlarına daldırdığında iç çekmemek için kendimi zor tutmuştum. Bu kadarı benim için fazlaydı.
Ben ona kaçamak bakışlar atarken o etrafı izliyordu ve duvar saatinin tik tak sesleri ortamdaki gerginliğe hiç de yardımcı olmuyordu. Sahi, biz neyi konuşacağız?
Dikkatimi çekmek için olsa gerek boğazını temizledi ve uzun, ince ellerini hareket ettirdi.
"Can benim yüzümden üşüttüğünü söyledi. O gün seni istemeden de olsa kırdıysam özür dilerim."
Derin bir nefes aldım ve baharatlı parfüm kokusuyla ciğerlerim adeta bayram etti.
Ne diyebilirdim ki? Can her şeyi anlatarak beni bir çıkmaza sokmuştu. Keşke ona anlatmasaydım, belki o zaman evimin salonunda Tuna'nın karşısında ne yapacağını bilemez bir şekilde durmazdım.
"Can sanırım biraz abartmış. Arkadaşının yanına giderken haber verebilirdin, buna biraz bozulmuş olabilirim ama ıslak saçlarla sabahlamam senin yüzünden değildi; başka bir şeye canım sıkılmıştı, o kadar. Kendi suçlu hissetmene gerek yok."
Tebessüm edip başını iki yana salladı. Bu hareketi daha fazlasını biliyormuş hissi uyandırmıştı bende. Can başka bir şeyler daha mı söylemişti acaba? Tam ağzımı açmıştım ki art arda hapşırınca konuşamadım. Kusura bakma diyerek arkamı döndüm ve peçeteyle burnumu temizledim.
Allah'ım, rezil oldum! Bu saatten sonra bana yar olacağı varsa da olmazdı. Ağlamak istiyordum.
"Sesin de bir garip senin. Çorba yapayım istersen, iyi gelir."
Sesimin kalın ve garip çıktığının ben de farkındaydım, başımı salladım o yüzden. Mutfağı sorup ayaklandığında yanlış anladığını fark edip ben de ayaklandım.
"Ben çorbaya evet dememiştim. Hiç zahmet etme, ben zaten çorba sevmem. Hem aç da değilim." Karnımın guruldamasıyla yüzümün kızardığını hissettim. Dejavu. Bugünkü rezilliklerim arşa dayanmıştı artık. Hafifçe gülümseyerek, sorusunu yineledi. Bana karşı ilk gülümseyişiydi. Elimle arka tarafı işaret ederken gülümsemeden edemedim. Rezil de olsam gülümsemişti sonuçta.
Bu çocuğun kendisi gibi kalbi de ayrı güzeldi. Sırf beni üzdüğünü düşündüğü için evime kadar gelmiş hatta çorba yapmayı bile teklif etmişti. Onun sadece kaşına gözüne değil, karakterine ve davranışlarına da vurulmuştum. Tabii, bazen düşüncesiz davranıp kalbimi kırdığı da oluyordu ama olsundu.
Omzumun dürtülmesiyle düşüncelerimden sıyrılıp Tuna'ya baktım. Tencerenin yerini mi bulamamıştı acaba?
"Şey... Lavaboyu soracaktım."
"Yukarıda, sağdaki 2.kapı." Başını sallayıp merdivenlere yöneldi. Arkasından saf saf bakarken sağdaki ilk odanın benim odam olduğu ve kapısının da açık olduğu aklıma geldi. Endişeyle merdivenlere yöneldim. Hayır, sorun odamın dağınık olması değildi. Sorun; Tuna'nın geçmişte neler yaşadığını öğrendiğim kağıtların öylece komodinin üzerinde olmasıydı.
Evde yalnız olduğum zamanlar odaların kapılarını açık bırakırdım, böyle olunca daha güvendeymişim gibi hissederdim. Alelacele odama girdiğimde ise keşke böyle bir huyum olmasaydı diyordum. Odama kimse girmediği için rahat davranıp o kağıtları ortalık yere koymamalıydım.
Kağıtları yerleştirmek için çekmeceyi açtığımda yaşadığım stresten dolayı olsa gerek ellerim titriyordu. Kağıtlardan biri ellerimden kaydı ve ben sessiz bir küfür savurarak kağıdı yerden almaya yeltendim. Ama alamadım. Çünkü bir el benden önce davranmıştı.
Tuna, kağıttaki satırları okurken yüz ifadesinin anbean değiştiğine şahit oldum. Gözleri beni bulduğunda oradaki hisler beni dumura uğratmıştı. Şaşkınlık, hayal kırıklığı ve tüm kötü hisler o küçük irislere saklanmıştı.
"Anonim olduğun zaman, hakkımda çoğu şeyi bildiğini söylemiştin ama ben... her şeyi bildiğini tahmin etmemiştim."
NE DEMEK ANONİM OLDUĞUN ZAMAN? Kulaklarım birden uğuldamaya başladı.
Sanırım ani rezillik krizinden ölüyordum.
**
Sizce kitabın gidişatı nasıl?
Tuna nasıl öğrendi anonim olduğunu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SISKA || texting
Short Story*TAMAMLANDI* 053*: Saçların sence de fazla aşık olunası değil mi? 053*: Sanırım ben önce sana sonra saçlarına vuruldum yayınlanma tarihi: 21.11.2018 bitiş tarihi: 25.12.2020