Arkadaşlar, size samimi davranıyor oluşum bana istediğinizi söyleyebileceğiniz anlamına gelmiyor. Yeni bölüm isteyişinizi "düzgün" bir biçimde ifade ederseniz ne sizin canınız sıkılır ne de benim. Umarım kendimi doğru ifade edebilmişimdir.<3
Bu arada biri bu bölüm Tuna'dan olsun mu diye yorum atmıştı ki o bahsedene kadar aklımda böyle bir düşünce yoktu... Alın size Tuna'lı bölüm.♡
**
"Seninki de çatır çutur laf sokmayı ne zaman bırakacak merak ediyorum."
Elindeki telefonla bakışırken daha çok kendi kendine konuşuyormuş gibi duran Sude'ye hemen cevap vermedim. Geçen haftadan beri ara ara aynı cümleyi tekrarlıyordu. Çünkü kendisi hazırcevap biri sayılırdı ama bu konuda İrem'e yetişemediği de belliydi. İrem'e kim yetişebilirdi ki?
"Tuna?" Başımı 'ne oldu' dercesine iki yana salladım.
"Sen hala neden İrem'e mesaj atmam için ısrar ettiğini söylemedin. Söyle de yediğim lafa değip değmediğine kadar vereyim."
Kaşlarımı çattım. Neden ona mesaj atmasını istemiştim? Elimi saçıma daldırırken derin bir nefes aldım. Sanırım sadece nasıl olduğunu merak etmiştim ve beni engellediği için de Sude'ye mesaj attırmıştım.
"Sadece onu merak ettim." Bana ciddi misin dercesine bakıp ardından kahkaha attı.
"Evlâdım, sen şaka mısın? Sen git önce kızı terk et, instagramda başka bir kızla boy boy fotoğrafların olsun sonra da aynı kıza eski sevgiline mesaj atmasını söyle. Burada tek bir mantıklı davranış görebiliyor musun?" Cümlesini tek solukta bitirip iç çekti. Kollarını göğsünde kavuşturup cevap beklediğini gösteren bir ifadeyle bana baktı.
Başımı geriye doğru yatırıp Sude'nin söylediklerini düşündüm. Haklıydı. Bir yere kadar kendimce sebeplerim olsa dahi ucunu biraz kaçırmıştım. Ve işin içinden nasıl çıkacağıma dair hiçbir fikrim yoktu.
"Başka çarem yoktu, bunu en iyi sen biliyorsun." Başıyla onayladı. Haklıydım, başka çarem yoktu.
Sude bir gün, ara sıra bir şey söylemek için seslendiğinde onu duymadığımı fark ettiğini söyledi. O an aklıma İrem'in revirde bir şey sorduğu ama benim sorusunu duymamış olmam gelmişti. Bana bir şey söyleyen biriyle direkt yüz yüze değilsem duymadığım oluyordu ama Sude söylemeden önce bunu pek önemsememiştim.
Hastaneye gittiğimde doktor sağ kulağımın enfeksiyon kaptığını ve bu enfeksiyonun bayağı ilerlediğini söyledi. Acil ameliyata alınıp tüm enfeksiyonun beynime sıçramadan temizlenmesi lâzımdı. Sude o zaman, videosu için Amerika'ya gideceğini, oradaki doktorların ameliyatlarının daha başarılı olduğunu, enfeksiyon beynime ulaşıp ölmeme neden olmadan beni kurtarabilme ihtimallerinin daha yüksek olduğunu söylemişti. Kabul etmiştim. Etmiştim çünkü daha öncesinde konuşmak gibi bir isteğim yoktu, hayata sıkı sıkıya bağlı bir genç değildim. Çünkü bu halimin kimsenin umrunda olmadığını düşünürdüm. Ta ki İrem'i tanıyana kadar...
İrem iyi kızdı, güzel kızdı. Güzel seviyordu. O beni tüm kusurlarıma rağmen kabullenmişti. Onu üzmek bu hayatta isteyeceğim en son şey bile değildi. O zaman onu neden bıraktın, diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Bıraktım, çünkü... Çünkü gireceğim ameliyatta enfeksiyonun temizlenmeme ihtimali vardı. Şimdi İrem'e bunları söyleyerek Amerika'ya gitsem içinde büyük bir ümitle beni bekleyecekti. Burada ekstra psikolojik tedaviyle konuşmaya çalışıyordum ama bu da istediğim gibi ilerlemeybilirdi. İşte, ben İrem'in yanına hiçbir gelişme göstermeden dönseydim o zaman hayal kırıklığına uğrardı. Çünkü beni sevmeye başladığından beri kesinliğinden emin olamadığı bir şey vardı; benim konuşabilmem... Bunun gerçekleşmesini benden daha çok istiyordu. Şimdi bu ihtimale sıkı sıkı tutunmuşken elim boş yanına dönersem olmazdı. Biz eskisi gibi olamazdık. Çünkü o artık konuşamayacağımı idrak ederdi. Belki de beni artık istemezdi...
O kadar çok düşündüm ki bu durumları bir ara kafayı yiyeceğimi sandım. En sonda çareyi onu bırakıp oraya gitmekte buldum. Belki de bu yaptığım diğer ihtimallerden de kötüydü, bilemiyorum... Derslerde gösterdiğim başarıyı gerçek hayatta gösteremiyordum.
"Ee, Psikolog Bay Murrage ile nasıl gidiyor?" Sude'nin konuşmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp omuz silktim.
"Fena değil."
"Tuna?.." Ensemi ovalarken elimle devam etmesini istediğime dair bir işaret yaptım. Sanırım boynum tutulmuştu.
"Sen İrem'i gerçekten seviyor musun?"
"Evet." Telefonunu kenara bırakıp dolmuş gözleriyle bana baktı. Sorun neydi, anlamış değildim.
"Hepsi benim suçum." dedi kısık sesle. Burnunu kırıştırmış, elleriyle karnını sarmalamıştı. Sanırım özel günündeydi, çünkü diğer günler duygusal olduğuna hiç rastlamamıştım.
"Menajerimin gazına gelip o fotoğrafları paylaşmasaydım hala bir şansınız olabilirdi."
"Ne demeye çalışıyorsun?"
Söylediklerinden hiçbir şey anlamamış bir şekilde aval aval suratına bakıyordum. Tamam, o fotoğraflar konusunda çok tartışmıştık ama hiçbir zaman pişmanlığına dair bir hareket görememiştim ondan. Hatta bu tavırları sinirimi bozduğu için bir kere daha tartışmış, hala arkadaşım olmak istiyorsa kendini düzeltmesi gerektiğini söylemiştim. Ama neden durduk yere? Birden telefonunun ekranını açıp bir şeylere girdi, tam karşısında olduğum için telefonda ne yaptığını göremiyordum. Ekranı bana uzatıp yere baktı.
"Seninki sanırım artık onu sevdiğini düşünmüyor."
*
(Antalya)
@iremozmen: :) @egemenyarkin
23.713 beğenme, 458 yorum
@meraklimelahat: kız bu kiiim?
@ekinmekin: sevgili misiniz?
@uygaruygar: Her yan yana gelen karşı cins sevgili mi oluyor?
+17 beğenme@egemenyarkin: :)
+62 beğenme
@benhakliyim: Buna ne diyeceksin @uygaruygar @egemenyarkin@tatlikiz: Çok güzel çıkmışsın♡
@haramboy: Hatun taşş
@beriltc: Ay yanındaki çocuk da tatlı ha
+7 beğenme@sacmalamayin: Saçmalamayın abi işiniz gücünüz yok mu
@sananetcm: Saçmalamak istiyoruz belki@efeekemen: Abi kız harbi güzel düştüm ben
@eyokekoyum: DüŞtÜm AlLaH kAlDıRmAsIn
@azebasqan: Məncə bu uşaqta poxtur
+75 beğenme**
Zar zor yazdım bu bölümü, öteki bölümü biraz bekleyeceksiniz ama çok fazla değil.*-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SISKA || texting
Historia Corta*TAMAMLANDI* 053*: Saçların sence de fazla aşık olunası değil mi? 053*: Sanırım ben önce sana sonra saçlarına vuruldum yayınlanma tarihi: 21.11.2018 bitiş tarihi: 25.12.2020