text olmayan bölümlerde Tuna'nın yazarak ya da işaret dili kullanarak söylediği şeyler italik yazıyla olacak. örneğin;
"Ben mi dedim?" gibi.
***
"Tamam Tahir hocam. Ben uyandırırım Tuna'yı." Bir elin omzumu sıkmasıyla gözlerimi yavaşça açtım. Kerem sırıtarak bana bakıyordu.
"Lan tüm gün seni uyandırmaya çalıştım. Uyanmak için Tahir hocanın ismini mi bekledin?" Gözlerimi kısarak sağ elimle ensesine vurdum. Geceleri uyuyamıyordum ve bu eksikliğimi okulda telafi etmeye çalıştığımı bildiği halde beni uyandırıyor muydu? İşaret dilini kullanırken kaşlarımı çatmıştım.
"Niye uyandırdın beni?"
"Açım ve öğle arası. Kantine gidelim diye uyandırdım."
"Öl." Başımı uykuma kaldığım yerden devam etmek için sırama koyduğumda Kerem şerefsizi tarafından yine dürtüldüm.
"Sen git, ben gelmiyorum. " Bu soktuğumun işaret dilinde niye küfür yoktu? İçimdeki küfürleri söyleyemediğim zaman daha da sinirli oluyordum.
"Hadi lan, nazlanma da gel." dediğinde gözlerimi devirdim. Kerem yemeyi çok severdi ama ben onun gibi değildim. Yemek yemek benim için sekiz yıldır önemli değildi. Açlıktan ölmemi önleyecek kadar yesem yetiyordu.
Sırıtarak el hareketi çektim ve elimi saçlarımın arasına daldırdım. Anonim saçlarıma karşı ilgisini belirttikten sonra, elimde olmadan daha da dikkat eder olmuştum onlara.
"Lan göt gel bir iki lokma bir şey ye. Öleceksin yakında açlıktan."
Omuz silkmekle yetindim.
Gözlerini devirip varlığını farkettiğim ama bir türlü sormaya vakit bulamadığım hırkayı üzerimden aldı. Şüpheyle gözlerimi kısarak elindeki hırkaya baktım. Kerem ceket ve hırkalarına fazlasıyla takıntılı bir çocuktu ve onları kimseyle paylaşmazdı."Hani sen hırkanı kimseyle paylaşmazdın, noldu şimdi?"
Yapmacık bir şekilde dudak büzüp, "Çok büyük bir tehdit altındaydım kanka," dedi. "Yoksa beni biliyorsun."
Sormama fırsat bırakmadan mesajları gösterdiğinde çok şaşırmıştım. Kız sanki biraz fazla... Düşünceli davranmıştı.
Kızın davranışını düşünürken aklıma Kerem'in ona yenge dediği gelince dişlerimi sıktım. O kızla aramda hiçbir şey olamazdı ve Kerem ona yenge diyerek benim vermemeye çalıştığım umudu ona vermişti.
Sıranın üzerindeki deftere, "Yenge ne amk? Kıza niye öyle diyip benim vermediğim umudu veriyorsun?" yazıp Kerem'in önüne uzattım.
"Kanka ama kız seni gerçekten çok güzel seviyor lan. Öyle demesem içimde dert olurdu." Hüzünle iç çekti. "Keşke Nilay'da beni böyle sevse."
Kurduğu son cümleyle tüm sinirim uçup gitti. Dokuzuncu sınıftan beri yan sınıftaki Nilay'ı seviyor ve ona açılmaktan inatla kaçıyordu.
"Kız senin varlığından bile habersiz. Nasıl sevsin seni? Tanışmaya çalış önce."
Omuz silken taraf bu sefer oydu. Her konuda atılgan olan çocuk ilişki konusunda çok çekingen davranıyordu. Az önceki enerjik haline tekrar kavuşup sırıttı.
"Neyse, ben kantine gidiyorum. Hem belki anonim yenge mesaj atar da seni çekiştirir-" Koşarak benden kaçmaya başladığı sırada kafasına attığım defterle cümlesi yarıda kalmıştı. Boşuna basketbolcu değilim vesselam.
Her zaman yaptığı gibi dudağını büzdü.
"Aşkım, çok puştsun." Sırıtarak orta parmağımı gösterdim.
"Yengem senin gibi bir terbiyesizi nasıl sevmiş hiç anlamıyorum."
Yutkundum. Babaannem beni torunu olduğum için seviyordu. Başka türlü kimseden de sevgi görmemiştim zaten. Niye durduk yere beni sevmişti ki bu kız?
Bu yanlıştı.
Sevmemeliydi.
****
aylar sonra ilk defa text olmayan bir bölüm yazdım. umarım beğenmişsinizdir. *-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SISKA || texting
Historia Corta*TAMAMLANDI* 053*: Saçların sence de fazla aşık olunası değil mi? 053*: Sanırım ben önce sana sonra saçlarına vuruldum yayınlanma tarihi: 21.11.2018 bitiş tarihi: 25.12.2020