Bebeklerim, tıkandım biraz. Hemen geçmek istediğim bölümler var ama geçemiyorum, haliyle de zorlanıyorum.
*****
*Bir ay sonra.*
@sudeyerler: Bekle bizi Türkiye, biz geliyoruz.
17.522 beğeni
(Bu gönderi yoruma kapatılmıştır.)
*
(Kazağı görmezden gelin.)
@iremozmen: Sayın Mustafa Kemal Atatürk'ün de dediği gibi, "Geldikleri gibi giderler."24.733 beğenme, 410 yorum
@atillakaskar: Allah kimseyi bu kıza düşman etmesin, tırstım şu an
+13 beğenme@ekintekim: Sen çok güzelsin...
@bilmemkibensimdi: Bence çok yapmacıksın
@elitbirelif: Ben hayatımda bu kadar elit bir şekilde laf sokan birini görmedim
+53 beğenme@sakinolungencler: Doğal duruyorsun
@eskiplak: Bu kız gece gündüz nasıl laf soksam diye düşünmüyorsa benim de adım Eski Plak değil
+27 beğenme@fitnefucurkes: Sude ve Tuna'ya laf sokmak ne kadar çok zevk veriyor anlatsana biraz?
+13 beğenme@sempatikazeri: sən də laf edməyi iyi bilirsən eyni mənəm gibi
*
tunasayer: Hani paylaşmayacaktın fotoğrafı? Ben neden kendimi ifade edemiyorum sana Sude? Neden beni anlamamak için çabalıyorsun?
sudeyerler: Ben paylaşmadım, menajerim paylaşmış
tunasayer: Onu uyarabilirdin ama yapmadın
tunasayer: Neyse Sude, bir daha böyle bir şey olsun istemiyorum yanlış anlaşılmaktan yoruldum
sudeyerler yazıyor...
sudeyerler: Peki
Görüldü.
*
Sitenin dışındaki markete giderken birkaç gün önce attığım gönderimin altındaki yorumları okuyup kimi zaman gülümsüyor, kimi zaman da sinir oluyordum. Şimdilerde olumsuz yorumları eskisi kadar umursamıyordum ama ilk fotoğraf attığım zaman aldığım olumsuz yorumlar ne kadar az da olsa alışık olmadığım bir durumdu ve beni çok rahatsız etmişti. En azından, şu an biraz da olsa bir bağışıklık kazanmıştım.
Marketin girişinde telefonu kapatıp cebime koydum ve en sevdiğim reyona yöneldim; abur cuburların bulunduğu kısım. Elimdeki mavi sepete cips ve çikolataları doldururken fazladan almaya dikkat ediyordum çünkü Can, Nilay ve Kerem üçlüsünün benim abur cuburlarıma konmalarını istemeyiz değil mi? Sepeti yarıladığımı fark ettiğimde lazım olan birkaç eşyayı da alıp kasaya yöneldim. Biraz sıra vardı, mecbur bekleyecektim.
Tüm yazı burada -Antalya'da- geçirdik sayılırdı ve bu hepimiz için birer moral kaynağıydı. İstanbul'daki karmaşık yaşamlarımızı bir nebze de olsa arkada bırakarak burada kafa dağıtıyorduk. Burası cidden hepimize iyi gelmişti.
"Oo, bakıyorum da birileri abur cubur konusunda hiç acımamış." Aniden birinin kulağımın dibinde konuşmasıyla neye uğradığımı şaşırmış, yerimde sıçramıştım. Gözlerimi kısarak, hemen yanımda pişkin pişkin sırıtan Egemen'e döndüm. Egemen iyi ve hoş çocuktu aslında ama... Her şeyi o kadar alaya vuruyordu ki insan bazen ağzının ortasına kürek fırlatası geliyordu. Keremlerin yan evinde oturuyordu, bu şekilde tanışmıştık zaten.
"Ne zaman acıdığımı gördün?" dedim göz kırparak. Ellerini teslim olurcasına kaldırıp, "Büyüksün abla." dedi. Söylediği şeye gülerken diğer yandan da aldıklarımı sepetten çıkarıp kasadan geçirilmesini bekledim. Ayaküstü sohbetimiz ücreti ödememden sonra devam etti. Centilmence davranmak isteyip poşetlerimden birini almıştı, ikisini birden almasına izin vermemiştim.
İkimizin elinde birer poşet, siteye doğru yürümeye devam ettik. Konudan konuya atladığımız neşeli bir sohbeti sürdürüyorduk. Egemen hoş olduğu kadar güzel sohbeti de olan bir çocuktu. Ama Can'ın da dediği gibi sevme işlerini ciddiye almaz, sevmeye gelemezdi. O yüzden Egemen'e başka bir gözle bakmayı düşünmek bile istemiyordum. Her şeyi geçtim, kırık kalbim yeni bir ilişkiye hazır değildi.
"Ne zaman döneceksiniz İstanbul'a?"
"Bakıyorum da birileri bizden çabuk sıkılmış."
"Yok hayır, üniversite tercihleri de açıklandı ya, bir an önce gidip onları halletmek istersiniz diye düşündüm." Aslında haklıydı. Kayıt yaptırabilmek için bir an önce İstanbul'a dönmemiz gerekiyordu fakat biz kendimizi hazır hissetmiyorduk.
"Haftaya gideriz herhalde, tam olarak belli değil. Sen ne yapacaksın? Ankara dönmeyi düşünüyor musun?"
"Tabiki de, yazlık bölgeleri Eylül'ün başından itibaren kimsesiz kasabalara dönüşüyor. Yalnızlığı sevmem bilirsin, yapamam burada." Başımla onaylayıp sessiz kalmıştım. Kendisi Ankara'da mühendislik okuyordu ve dersleri için döneceğini zaten biliyordum, laf olsun diye sormuştum.
Sitenin girişine yaklaşırken gördüğüm silüet adımlarımı durdurmama neden oldu. Egemen'i dinlemeyi bırakıp ona odaklanmıştım.
Saçları, boyu, kaslı olmayan bedeni... Bir saniye, o saçını mı kısaltmıştı?
"Hey, orda mısın?" Egemen, burnumun ucunda parmağını şıklatıp yeniden ona odaklanmamı sağlamıştı.
"Ne oldu sana? İyi misin, yüzün kireç gibi olmuş."
"İ-iyiyim, başıma güneş geçmiş olmalı."
Az önce baktığım yere yeniden baktığım da hiç kimse yoktu. Sanırım halüsinasyonlar görmeye başlamıştım.
Teşekkürler Tuna, sayende bir delirmediğim kalmıştı. O da oldu.
*
Gidişat hakkındaki düşünceleriniz neler?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SISKA || texting
Short Story*TAMAMLANDI* 053*: Saçların sence de fazla aşık olunası değil mi? 053*: Sanırım ben önce sana sonra saçlarına vuruldum yayınlanma tarihi: 21.11.2018 bitiş tarihi: 25.12.2020