Amip: Şu suratını asmayı bıraksana aq
Amip: Seni mis gibi bir müzikale getiriyoruz ve yanında promosyon olarak Tuna da var daha ne istiyorsun Allah'ın doyumsuzu
Kene: Bayramlık ağzımı açtırma Kerem
Kene: Tuna'nın kıza nasıl baktığını görmedin mi lan utanmasa içine düşecekti
Kene: Daha önceden tanışmadıklarına emin misin?
Amip: Eminim dedim ya ben de ilk defa gördüm kızı
Kene: Gerçi sayende tanıştılar ama :))))))))))
Amip: Benim ne suçum var lan
(Amip, çevrimdışı)
Kene: Bok vardı da bizi buraya getirdin gerizekalı
Kene: CEVAP VERME ZATEN GİT NİLAY'A SULAN ORANGUTAN POPOSU
(Kene, çevrimdışı)
***
Kerem, Nilay sinema olayını saçma bulduğu için bir müzikale gitmeyi önermişti. Şu an gösterinin bitmesine birkaç dakika vardı ve Kerem bu birkaç dakikayı Nilay'la fısıldaşarak değerlendiriyordu, ben ise Tuna'ya kaçamak bakışlar atarak...
Yaklaşık 3 dakikadır kendime Tuna'nın yandan profilini incelemeyi bırakmam gerektiğini söylüyordum ama bir türlü yapamıyordum. Gözlerim dolduğunda titrek bir nefes aldım. Az önce yaşananlar gözümün önünden gitmek bilmiyordu.
Hiçbir şeyi umursamayan adamın biraz önce Supermann olası tutmuştu ve yere düşmek üzere olan kızın beline ellerini sararak onu düşmekten kurtarmıştı. Sorun kurtarmasında değildi. Sorun; kızın da bu sırada ellerini Tuna'nın omuzlarına yerleştirmesi ve anlık bakışmalarıydı. Ki bu resmen film ve kitaplardaki klişe tanışma olayıydı. Kızın işaret diliyle teşekkür etmesini ve Tuna'nın tebessüm ederek işaret diliyle önemli değil demesini saymıyorum bile.
Resmen aralarında bir çekim olmuştu ya da ben bunu bir taraflarımdan uyduruyordum. İçimden ikincisi olması için dua ettim. Ben bencil biriydim. Sevdiğim adamın başkasını sevmesini kaldıramazdım. O mutluysa ben de mutluyum sözü benim kitabımda yer almıyordu.
Tuna aniden bana döndüğünde ne yapacağımı şaşırdım ve sağ elimin işaret parmağıyla yanağımı kaşıdım.
"Bir sorun mu var?" Aklıma o kızla olan bakışmaları geldi. Yeni çıkmaya başlamış tırnaklarımı avuçlarıma bastırdım.
"Hayır." Dudaklarımın yukarı kıvrılması için çabaladım ama ne kadar başarılı olduğum tam bir muammaydı. Elimi saçlarıma daldırdım. "Ben en iyisi bir lavaboya gideyim." İnsanların sinirli bakışlarına maruz kalarak salondan ayrıldım.
Neden böyle ani ve abartılı tepkiler vermiştim ki? Tam bir aptaldım. Sağdaki lavaboya girip aynaya baktım. Gözlerim kızarmıştı. Kafama vurup homurdandım. Neden umursamaz insan maskesi yerleştiremiyordum ki suratıma?
Tuna'yı hiçbir zaman bir kızla görmediğim için bilinçaltıma da öyle işlenmişti. Onu bir kızla yan yana görmek 'Ya başkasıyla birlikte olursa?' sorusunu bir tokat gibi yüzüme vurmuştu. Belki de gördüğüm o manzaraya çok fazla içerlememin sebebi buydu.
Yüzüme soğuk su çarptıktan sonra biraz daha oyalandım ve koridora çıktım. Müzikal bitmiş olmalıydı, insanlar yavaş yavaş çıkışa doğru ilerliyordu. Bizimkileri göremeyince dışarıda beni bekliyorlardır diye düşünüp yürümeye başladım. Dış kapıyı geçtikten sonra gözlerim tanıdık bir yüz görmek için etrafı taradı. Kimseyi görememenin verdiği sinirle bir elimi belime yerleştirip diğer elimi saçıma attım. Beni beklemeden mi gitmişlerdi?
Gözlerimi gidecekleri yöne göre dağılmaya başlayan insanların üzerinde gezdirirken gördüğüm tanıdık yüzle ellerim iki yanıma düştü.
Tuna, az önce yardım ettiği için kendi kendime yakındığım kızla gülümseyerek -ikisi de işaret dili kullanıyordu- sohbet ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SISKA || texting
Cerita Pendek*TAMAMLANDI* 053*: Saçların sence de fazla aşık olunası değil mi? 053*: Sanırım ben önce sana sonra saçlarına vuruldum yayınlanma tarihi: 21.11.2018 bitiş tarihi: 25.12.2020