7.3

8.3K 595 277
                                    

Uzun zaman sonra yine yeni yenideeeen (sanki aylar geçmiş flsşf)

Özlediniz mii? Keyfi bir gelmemezlik değildi bölüm yazmayı da bayağı özlemişim çünkü telefona bile giremiyordum ki normalde bölüm atmasam bile taslaklarda bir şeyler karalamayı severim ama sizi bekletmemeyi düşünüyorum

Yorum yapılınca bölüm yazıyorum biliyorsunuz(bazı aksilikler dışında)

İyi okumalar ve bol yorum yapmalar

*

Karşımdaki manzaradan dolayı şekersiz içmeyi tercih ettiğim kahveden bir yudum aldım. Yanındaki çocukla gülüştükten sonra etrafına göz atan İrem'e yakalanmamak için başımı elimdeki menüye gömdüm. Sırf Can'ın gazına gelerek bulunduğum durum içler acısıydı.

"Ne yapıyorsun, fıstık? Yalnız mısın?" Yanımdaki sandalyeye hayvan gibi yayılıp İrem'in masaya baktı. Onların bizi görmemesi için kör bir nokta seçmiştim, direkt bakmadıkları müddetçe fark etmezlerdi.

"Gelmeseydin abiciğim?" Beş dakikaya ordayım deyip yarım saat bekletmişti gavat. Gelmeyeceğini anlayınca kendime kahve almıştım.

"Ne yapayım, biliyorsun İstanbul trafiğini." Ona ters bakışlar atıp eski odak noktama geri döndüm. O herif bu kadar komik olan ne anlatıyor olabilirdi ki? İrem de onun nefes alışına bile gülüyordu. Sanki karşısında Cem Yılmaz var anasını satayım.

"Beyimiz kıskanmış."

"Neyi kıskanacağım? Alt tarafı kendimi affettirmeye çalıştığım kızın ona yürümeye çalışan bir dangalakla muhabbetini izliyorum. Çocuğun üzerine atlamak gibi çılgın fikirlerim de yok. Sakinim ben."

"Ooo, anladım. Bayağı sakinmişsin. Neyse, ben bir şeyler içeceğim." O garsonla konuşurken ben İrem'in hareketlerini izliyordum. At kuyruğu yaptığı saçından çıkan tutamı kulağının arkasına itip Hamdi midir nedir, o herifi dinlemeye devam etti.

Can İrem'in süslendiğini söyleyince ben de gerçekten özendiğini düşünmüştüm ama yanılmışım. Siyah kot pantolon ve mor bir sweat giymişti. Makyaj yapmamıştı sanırım, çok hafif yaptıysa da buradan belli olmuyordu.

"Ulan, hani İrem bayağı süslenmişti. Kız markete ekmek almaya gider gibi gelmiş." diye söylendim Can'a. Çünkü o öyle söyleyince bir an özel bir buluşma olduğunu falan düşünüp kafayı yemiştim. Ve düşündüğümün aksine ikisi de fazlasıyla günlük giyinmişti. Ama tedbiri elden bırakmamak lâzımdı.

"Ne bileyim abi ya. Bu kızı pijamalarıyla görmeye o kadar alışığım ki pijamadan farklı bir şey giydiğini gördüğümde süslenmiş hissine kapılıyorum." Ona deli görmüş gibi bakıp yeniden önüme döndüm. Bu çocuk bu kafayla lisede nasıl derece yapabilmişti, merak konusuydu.

"Ee, daha ne kadar izleyeceğiz onları?"

"Bilmiyorum, başka ne yapabilirz ki?"

"Yanlarına mı gitsek?"

"Olur, başka bir isteğin var mı paşam?"

"Şimdilik yok." diyerek elini salladı. Aslında Can eğlenceli çocuktu, başka şartlar altında olsaydık samimi bir dostluğumuz bile olabilirdi. Kahvemden bir yudum almayı denedim ama soğumuş tadı iğrenç olduğu için vazgeçip bardağı önümden uzaklaştırdım. Yine İrem'lerin masasına odaklanırken eli boş dönen garson Can'a bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.

"Ne demek muzlu milkshake yok?"

"Efendim, havalar soğuduğu için milkshake satmıyoruz. Yazın istemediğiniz kadar çeşidimiz var ama şu an maalesef..."

SISKA || textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin