ya biz ne ara 16k olduuuk*-*
*
"Doğru söyleyin, bu iğrenç filmi hanginiz seçti?!"
"Sen seçtin ya, hayatım."
"Ben ne ara bu kadar zevksiz oldum?"
Kerem Nilay'a filmi beğenmediğini söylerken gözlerimi kapattım. Tuna'nın kolları arasında olmak uykumu getirmişti. Tuna'nın kolları arasında olmak... Gülümsedim. Önceleri bu eylem, benim için sadece bir hayalden ibaretti. Gerçi yine de bazen hayal olduğunu düşünmüyor değildim. Biz ne ara bu kadar yol kat etmiştik ki?
İlk konuşmalarda beni sürekli tersleyip sevgiden kaçınan çocuk nasıl oldu da benim sevgimi kabullenmişti? Hiçbir şekilde kızlarla teması sevmeyen çocuk nasıl beni kolları arasına alabilmişti?
Derin bir nefes alıp kokusunu içime çektim. Aklıma yarın gireceğimiz ve kaderimizi belirleyecek olan sınav geldi. Umarım hepimizin de sınavı güzel geçerdi ve istediğimiz yerleri tutturabilirdik. Midem kasıldı. Biz Tuna'yla bu konuları hiç konuşmamıştık ki... Ya çok uzak bir şehirde okumak istiyorsa? Ben burdan ayrılmak istemiyordum ama ya o istiyorsa?
Aklımı kurcalayan soruları ona yöneltmek için gözlerimi açıp başımı hafif yukarı kaldırdım. Tam kendimi soru sormaya hazırlamıştım ki Nilay'ın "Siz de duydunuz mu?" diye çığırması bir oldu.
"Neyi, güzelim?" Üçümüzde merakla Nilay'a bakıyorduk.
"Dışarıda biri şarkı söylüyor!"
"Ee, ne var bunda?" dedim, diğer yandan hepimiz dışarıdaki sese dikkat kesilmiştik. Biri gitar çalıp şarkı söylüyordu. Nilayların evi apartmanlarla dolu bir ara sokaktaydı. Bir sokak sanatçısı için güzel bir mekan olduğunu düşünmüyordum.
"Hadi, kim olduğuna bakalım." diyerek ayaklanan Nilay ile biz de ayaklandık. Pencereyi açıp baktığımızda dudağımda oluşan gülümsemeye engel olamadım. Bizim yaşlarımızda bir çocuk elinde gitarıyla üst katlardan birinde oturan sevgilisine serenat yapıyordu. Nilaylar ikinci katta oturduğu için çocuğun sesi bize gelmiş olmalıydı.
"Onlar ipe sapa gelir şeyler değil.
Seni sevmiyorum dedim yalandı
İstemiyorum artık palavra...""Kesin kızın kalbini kırdı, o yüzden gelip şimdi gönlünü almaya çalışıyor." diye yorum yaptı Nilay. Haklı olabilirdi. Çocuğun seçtiği şarkı Nilay'ın söylediğini destekler nitelikteydi.
"Ellerimde çiçekler kapında sırılsıklam
Görürsen bir gün şaşırma...""Kerem, ben de böyle bir jest istiyorum." dedi Nilay son heceyi uzatarak.
"Nilay, benim sesim bok gibi sana şarkı söyleyerek jest mi yaparım aramızı mı bozarım tartışılır." Göz ucuyla Tuna'ya baktığımda moralinin bozulduğunu fark ettim.
"Beni böyle çaresiz
Beni böyle derbeder
Beni böyle ortalarda bırakma..."Çocuk şarkısını bitirip "Benim gibi bir aptalı affedebilir misin, Zeynep?!" diye bağırdı. Sevgilisi ağlayarak evet dedi, bizde bir iki alkış yapıp koltuklardaki yerlerimize geçtik.
Nilay ve Kerem hala az önceki olay hakkında yorum yapıyorlardı. Tuna'nın bozulduğunu fark etmemişler miydi? Biraz daha düşünceli davranamazlar mıydı? Yanımdaki yastığı onlara fırlattım.
"Çocuk bu yola baş vurduysa kızı çok üzmüş olmalı. Benim sevgilim beni o kadar üzmeyeceği için öyle jestlere de gerek olmayacağını düşünüyorum." Tuna'ya dönüp kolunu dürttüm. "Haksız mıyım?" Mimiklerim karşısında dayanamayıp gülümsedi ve başını iki yana salladı.
Birkaç dakika sonra hiçbir şey olmamış gibi yeni bir film açtık ama o sırada Tuna ne kadar gizlese de içten içe hala az önceki konuyu düşündüğünün farkındaydım. Niye kafasına takmıştı ki bu kadar? Benim onu bu haliyle sevdiğimin farkında değil miydi? Ondan böyle şeyler beklemeyeceğimi bilmiyor muydu?
*
bayadır bölüm atmadığımın farkındayım ama telafi edeceğim*-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SISKA || texting
Cerita Pendek*TAMAMLANDI* 053*: Saçların sence de fazla aşık olunası değil mi? 053*: Sanırım ben önce sana sonra saçlarına vuruldum yayınlanma tarihi: 21.11.2018 bitiş tarihi: 25.12.2020