Bu sefer cidden özlediniz biliyorum sşflwlgl
Ay ben de yazmayı özlemişim. (Sanki aradan aylar geçmiş .d)
+270 yorum sınır.
*
Gömleğimin kollarını kıvırdıktan sonra aynada son kez kendime baktım. Fena sayılmazdım. Çantamı ve telefonumu aldıktan sonra odamdan çıktım. Merdivenlerden ikişer ikişer inerken heyecanım daha da artmıştı. Bugün üniversitenin ilk günüydü.
Özel bir üniversitede %75 burslu psikoloji kazanmıştım ve şimdi güle oynaya kampüsüme gitmenin hayalini kuruyordum. Babam da bölüm tercihimden fazlasıyla memnundu. Aferin kızım, babanın yolundan gitmeye devam et, diyordu.
Stresli bir şekilde evin içinde dolanan babamı fark edince şaşırdım. Sabahları erkenden çıkıp giden adamın öğleye doğru ne işi vardı ki evde?
"İyi misin baba? Bir sorun mu var?" Birkaç saniyeliğine bakışlarının odağı olabilmiştim, sonrasında başını iki yana sallayıp eski haline dönmüştü. Sebebini düşünürken aklıma gelen şeyle gülümsedim. İki gün sonra Sinem ablayla nikahları vardı, onun stresi olmalıydı. Açıkçası bu tavrına anlam verememiştim. Altı üstü bir nikah kıyacaklardı ki bu ikisinin de ilk evliliği değildi.
Bir şey daha söylemeden dışarı çıktım ve evimize yakın olan taksi durağına yürüdüm. Yakında otobüslerde sürünecektim ama bugün zengin sayılırdım, bunu değerlendirmem lâzımdı.
Bindiğim taksi yarım saat sonra üniversitenin girişinde durduğunda heyecanım tavan yapmış, taksici abiye parasını titreyen elimle uzatmıştım.
Fen ve Edebiyat fakültesinin olduğu alana giderken etrafı inceliyordum. Yeşilliği bol, ferah bir ortamdı. İnsanlar gruplar halinde çimlere oturmuş kendi hallerinde takılıyorlardı. Şu an bizimkilerin de burada olmasını isterdim, sanırım yalnız kalmıştım. Kerem ve Nilay tercihlerine İzmir'i yazıp orayı tutturmuştu. İkisinin de aynı şehri kazanmasına sevinmiş, ayrılacağımız için üzülmüştüm. Can İstanbul'da kalmıştı ama üniversitelerimiz birbirine çok uzak düşüyordu, bu da sürekli takılamayacağımız anlamına geliyordu. Tüm yazı beraber geçirdiğim insanlarla aynı ortamda olamamak biraz üzmüştü.
Fakülteye girince başını telefonundan kaldırmayan biriyle çarpıştım. Kız sanki ona çarpan benmişim gibi sinirle baktı, ardından gözlerini kısıp gülümsedi.
"İrem?" Onay beklercesine bana baktığında şaşırdım. Bu kız nereden tanıyordu beni? Git gide tanıdık gelen yüzüne bakarak kim olduğunu tahmin etmeye çalıştım.
"Aşk olsun, tanımadın mı beni? Benim, Laçin. Lise birde aynı sınıftaydık." Şaşkın bir şekilde onu süzdüm. Önceki okulumda tanıştığım ve anlaştığım bir kızdı Laçin. Lise birde sarıya çalan saçlarını şimdi kızıla boyatmış, çenesine kadar kestirmişti. Belki de bu yüzden tanıyamamıştım ilk gördüğümde.
"Hatırladım seni, az gıybet yapmazdık zamanında." dedim gülüşüme engel olamadan. Kollarını samimi bir şekilde belime dolayınca aynı şekilde karşılık verdim. Sonuçta Can'ın ısrarlarına kanıp okul değiştirmeseydim belki de aramıza mesafe girmeyecekti ve samimiyetimiz körelmeyecekti. Okul değiştirince yavaş yavaş kopmaya başlamıştık birbirimizden.
"Özlemişim seni. Biliyor musun, az önce yüzüme ciddi bir şekilde baktığında 'kesin hatırladı ama konuşmak istemiyor' diye düşünmüştüm." dedi birbirimizden ayrıldıktan sonra. Ellerini kestiği saçlarına daldırıp gülümsedi. Marjinal bir havası vardı ve güzel bir kızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SISKA || texting
Kurzgeschichten*TAMAMLANDI* 053*: Saçların sence de fazla aşık olunası değil mi? 053*: Sanırım ben önce sana sonra saçlarına vuruldum yayınlanma tarihi: 21.11.2018 bitiş tarihi: 25.12.2020