12 / Çikolata

1.5K 133 4
                                    

12. Bölüm

-Jin & Joon

Jin son dersini de zorlukla bitirmişti. Halsizdi tabii her zaman ki gibi, günün sonuna doğru bu halsizlik artıyordu. Alışmıştı bu duruma, birkaç haftadır devam ediyordu. Eş yoksunluğu sebebiyle yaşadığı bu kızgınlık, yavaş yavaş ağırlaşıyordu.

Yoon'un onu bugün işaretlememiş olmasını çok takmamaya çalıştı. Evet, alfalar ve betalar kokusundan etkilenebilirdi ama üniversitenin ortasında başına bir şey gelmez diye düşünüyordu.

Saate baktığında buluşma saatlerinin geldiğini gördü. Joon kendisinin bugün okulda olmayacağını ama şirkete uğrayacağını ve akşamüstü erken çıkacağını söylemişti. Böylece Jin lavaboya uğradı ve son kez görünüşünü kontrol etti.

Off... Bu iyi değil.

Aynada gördüğü yansıma, yanakları pespembe, dudakları kıpkırmızı ve hafifçe terlemiş bir Jin'di. Yoksunluk kızgınlığı yüzünden vücut ısısı artık her zaman daha yüksekti, buda birazcık terlemesine neden oluyordu. Yüzüne su çarptı, çantasından bir ıslak mendil çıkardı ve sildi. Yanakları bu sürtünme sebebiyle biraz daha kızarmıştı. Üzerine kendi kokusunu maskeleyeceğine inandığı bir parfüm sıktı. Şişeyi çevirdi, çikolatalı mı? Erkek parfümleri olmuyor muydu öyle? Neyse...

Joon'dan gelen mesajı gördü, mesajı açamadan YoonGi'den de mesaj gelmişti. Önce Yoon'a baktı.

YoonVelet: O adamdan rahatsız olduğun saniye beni arıyorsun. Kendine dikkat et. Sen gelene kadar uyumayacağım.

Jin onun kendisinin üzerine bu kadar düşmesini istemiyordu aslında. Yoon bütün hayatını ona bağlı yaşıyordu.

Jin: Erken geleceğim, söz veriyorum. Rahat ol :))

Yoon'un o olaydan beri kendisini her şeyin üzerinde tuttuğunu görebiliyordu Jin. Hatta Jimin'den bile uzak duruyordu sırf kendisiyle daha fazla ilgilenebilmek için.

Joon: Seni bekliyorum. Çarpıştığımız yerde bul beni güzelim ;)

Jin gülümsedi ve ona cevap yazdı.

Jin: Beynimin aktığı yerde diyorsun yani ;)

Joon mesajı görünce bir an durdu. Şimdi buna ne diyebilirdi ki. Senin beynine kurban olurum yazacakken birazdan kendisine doğru yürüyen Jin'i gördü.

Offf! Hadi lan.

Nasıl bir renk almıştı öyle dudakları ... Yanına yaklaşırken bile kokusunu alabiliyordu. Artmış mıydı ?

Jin önüne gelip utangaç bir şekilde başını eğdi. "Merhaba." Joon ise o kiraz dudakların davetine karşılık vermeden nasıl duracağını hiç bilmiyordu. O dudaklarla konuşacaktı bütün akşam, o tatlılıklarla yemek yiyecekti önünde, ve Joon tatlı olarak mutlaka akışkan bir şeyler yemeye ikna etmeliydi onu. O dolgun dudaklardan süzülen tatlı bir sos hayal ediyordu. Off...

"Joon, burada mısın?" Jin şimdi onun önünde durmuş, gözlerini yüzüne dikmişti.

"Pardon, işle ilgili bir durum aklıma takılıştı." Yalandan kim ölmüş.

"Çok önemliyse iptal edebiliriz." Dedi hemen Jin, zaten bu kokuyla dolaşmak belki de kötü bir fikirdi.

Anında gözden çıkarılmak Joon'un hoşuna gitmemişti.

"Saçmalama güzellik, bu buluşmadan istesen de kaçamazsın artık."

Namjoon ona kolunu uzattı, girmesini bekliyordu ama Jin bunun yerine görmemiş gibi yaparak yanında yürümeye başlamıştı. Çok kişinin kalbini kırmış olmalıyım, tanrı benden bu şekilde intikam alıyor diye düşündü Joon.

Yan yana sokakta yürürken bile Jin'in kokusu sex sırasında bir omeganın feromonları gibiydi. Araca geçtiklerinde Joon havalandırmayı açtı, kendisine güveniyordu, bir yere kadar.

"Jimin'le baya yakınsınız bakıyorum. Seninle buluşmadan önce bana altı, yedi tehdit mesajı attı."

"Oww, benim bir ilgim yok." Jin ellerini havaya kaldırdı.

"Tahmin ettim."

Ufak sohbetleri sırasında Namjoon çaktırmadan onu inceliyordu. Onu ilk gördüğü andan itibaren güzel olduğunu biliyordu zaten ama artık daha değişik bir hava vardı sanki üzerinde. Cildi bir farklı mı parlıyordu? Kokusu da imkanı varmış gibi daha da güçleniyordu her geçen gün. Namjoon onu korkutacağını bilmese onu üzerine çekip boynuna dudaklarını dayar ve ciğerlerini onunla doldururdu.

Jin de onun sorularına cevap verirken ve ona saçma sapan espriler yaparken göz ucuyla alfayı süzüyordu. Hormonlar beynini kemiriyordu artık emindi. Dışarıdan ne kadar rahat ve etkilenmemiş durmaya çalışırsa çalışsın, onun ellerine, yapılı kollarına baktıkça iyice ısınmıştı.

Araba kullanırken yaptığı çok sıradan hareketler Jinny'de nedense bir erotik show etkisi yaratıyordu. Yapılı bacaklarına ve nasıl kasıldıklarına bir iki kere göz gezdirdiğinde nefes alış verişlerinin değiştiğinin oda farkındaydı.

"Kokun değişti."

Jin dondu, resmen felç geçiriyordu. "Efendim?"

"Çikolata, vanilyalı çikolata gibi kokuyorsun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Çikolata, vanilyalı çikolata gibi kokuyorsun. Parfüm mü?"

Jin kasılan bedenini rahatlatmaya çalışıyordu. "Sadece kokumu maskelemesini istemiştim."

"Ah, boşuna çabalamışsın, sağlam bir bastırıcı değilse koku efekti sadece deltalarda işe yarar." Namjoon yemek yiyecekleri yere geldikleri için arabadan inip onun yanına gelmişti ki Jinny'nin kendi kapısını açmış dışarıya çıktığını gördü. Kapıyı tutan elinin üzerine elini koydu ve arabaya doğru onu biraz sıkıştırdı.

"Benim gibi bir alfadan kokunu parfümlerle saklayamazsın."

Namjoon geri çekildiğinde Jin'in yanaklarının koyulaşan rengiyle tatmin olmuş hissediyordu.

Onun bu yaydığı çiftleşme çağrısı niteliğindeki feromonlar kendisinin içgüdülerini tetikliyordu. Üzerine gitmek, onu sıkıştırmak, daha çok kızardığını görmek istiyordu.

Arabada nasılda izlemişti onu, göz bebekleri kocaman, solukları kısa ve hızlı hızlı...

to be continued...

You are in TROUBLE (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin