Oy verip yorum yapanlar geceleri ayı net bir şekilde görebiliyormuş. Bilemiyorum rivayetler o yönde.
İyi okumalar/*
*Düzenlenmiştir*
—————
LumosHogwarts, içinde birçok ünlü cadı ve büyücüyü yetiştirmiş, eşsiz mimarisiyle ve kurucularıyla sihir dünyasının açık ara en başarılı cadılık ve büyücülük okuluydu.
Trenden indiğim vakit sonbaharın ve İskoçya'nın soğuk havası ürpermemi sağlarken, gözlerimin önüne serilen Hogwartsla nefesimin kesildiğini hissetmiştim. Hemen arkamdan beni takip eden Remus, James ve Sirius, tıpkı benim gibi uzun uzun bu manzaraya bakıyordu. Bir vagonluk uzaklıkta, yüzünde şaşkın bir ifadeyle bize yaklaşan Yağmur da adeta büyülenmiş gibiydi.
O saniyeler içinde ailemizin bize yaptığı Hogwarts betimlemesinin ne kadar yetersiz olduğunu fark etmiştik. Hogwarts için yapılan herhangi bir betimleme her daim yetersiz ve eksik olacaktı, buna şüphem yoktu. "Asya, bunlar gerçek mi?"
Yağmur dolu dolu olmuş gözleriyle elimi tutarken, bu manzaranın gerçekliğini kanıtlamak istermiş gibi başımı sallamıştım. Hayatım boyunca bundan daha az gerçek ve canlı bir şey görmemiştim.
"Birinci sınıflar kayıklara! Acele edin çocuklar, hiçbiriniz geç kalmak istemesiniz öyle değil mi?" Saçı sakalı birbirine karışmış, iki metreden daha uzun olan yarı dev-yarı insan, eliyle kibar bir şekilde birinci sınıfları yönlendiriyordu. Biricik dostumun elini çekiştirerek ilerlemiş ve doyasıya Hogwarts'ı izlemesine izin vermiştim. Onu anlayabiliyordum. Hogwartsla birinci sınıflar arasındaki ilişki, tam olarak ilk görüşte aşk gibiydi.
Teknelerden birisine Yağmurla birbirimize yardım ederek çıkıp yerleşebildiğimizde, karşımızda bize sırtı dönük bir şekilde oturan iki öğrenci, göz ucuyla bize bakıp önlerine geri dönmüşlerdi. O dakikalarda etraftaki tek ses kaynağı öğrencilerin hayret nidaları ve gölden çıkan su şırıltılarıydı. Önümüzde bütün heybetiyle duran Hogwarts, adeta 'Ben buradayım' der gibi aydınlanırken, sessizlik içinde o anın hiç son bulmamasını dilemiştim. Fakat elbette her güzel şeyin bir sonu olacaktı.
Bir süre sonra tekneler durduğunda ve indiğimizde, belirli bir şekilde sıraya dizilerek okulun içine girmiştik. Önde bize yolu gösteren dev adam, ara ara kimsenin kaybolmadığından emin olmak istermiş gibi arkasını dönüyor, göz ucuyla bizi kontrol edip tekrardan büyük adımlar atıyordu.
En sonunda uzun, koyu mor bir cüppe ve aynı renkte sivri bir şapka takan yaşlı bir kadın, yüzündeki ciddi bir ifadeyle bizi süzmüş ve memnun bir şekilde başını sallamıştı. Muhtemelen kendileri ders profesörlerimizden birisiydi.
"Hogwarts'a hoş geldiniz, ders yılı başlangıcı şöleni birazdan başlayacak. Ancak Büyük Salon'da yerlerinizi almadan önce Seçmen Şapka tarafından bina seçimleriniz yapılacaktır." Yaşlı kadının gözleri, teker teker üzerimizde dolanırken hafifçe gülümseyerek kısmen bizi rahatlatmaya çalışmıştı. "Dört bina var; Gryffindor, Hufflepuff, Ravenclaw ve Slytherin. Yaptığınız iyi işler bina puanlarınızı yükseltirken, kurallara uymamak bina puanlarını düşürür. En yüksek puanı kazanan bina, yıl sonunda Bina Kupası ile şereflendirilir."
Derin bir nefes aldıktan sonra devam etmişti. "Seçim Töreni birazdan başlayacak, hazırlıklar tamamlandığı zaman geri döneceğim. Kendinize çeki düzen verin."
Arkasını dönerek bulunduğumuz odadan çıkan mor cüppeli profesörle herkes endişeli ve açık bir heyecanla seçim konusunda tartışmaya başlamıştı. Bu konuşmayı aylardır kendi içimde yapıyor olsam bile kalbimin küt küt atmasına mani olamıyordum. Nefesimi tutarak bir süre elimi kalbimin üzerinde gezdirmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑳𝑼𝑴𝑶𝑺 | 𝒎𝒂𝒓𝒂𝒖𝒅𝒆𝒓𝒔 [Askıya Alındı]
أدب الهواة"Onu birçok isimle andılar evlat. Son nefesinde bile insanlar onun geçmişte yaptığı şeylerin karanlığa açılan bir kapı olduğunu mu, yoksa iyilik uğruna yapılmış bir fedakarlık mı olduğunu bir türlü anlamış değillerdi." ♒︎♒︎♒︎ "Atacağın her adımın bi...