Oy verip yorum yapmayanları Voldi pandikliyormuş.
İyi okumalar!
*Düzenlenmiştir.*
———————-
Lumos"Bayan Göktürk, sizi görmek ne kadar da güzel." İkinci defa gelebilme şerefine nail olduğum odada, gökyüzünü andıran gözlerini benimkilerle buluşturmuştu, döneminin en iyi büyücüsü.
Kapısının parolasının değişmemesi benim için çok büyük şanstı. Kimseye gözükmeden buraya kadar gelebilmek zaten oldukça zor iken, bir de kapıda kalsaydım sanırım korkunç olurdu. Profesör Dumbledore, yorgun halimi anlamış olacak ki oturmam için bir köşede duran kanepeyi işaret ettiğinde, reddetmeden yorgun bir şekilde yerleşmiştim.
"Buraya geldiğinize göre önemli bir konu olmalı Bayan Göktürk." Soran gözleri ilgi ile parlarken derince iç geçirmiştim. Üşümeyeceğini bilmeme rağmen üşüdüğünü düşünerek pelerinimle sarmaladığım ejderhayı ortaya çıkarttığımda, gök mavisi gözlerin ilgiyle aralandığını fark etmiştim. Yerinden memnun olmuş olan ejderha, mızmızlanırcasına sesler çıkardığı gibi beklemeyeceğim şekilde omzuma tırmanmıştı.
"Küçük bir konu profesör." Yavru ejderha meraklı bir şekilde kafama çıkarak saçlarımla oynarken, kendisine ufak bir yuva yapmasına izin vermiştim. Dumbledore, bu halimizi görüp içten bir şekilde gülümsemişti.
"Bu enteresan Bayan Göktürk. Ejderhalar eğitilebilir fakat hür iradeleri ile bir insana -zarar vermeden- kendilerine dokunmalarına izin vermeleri çok nadirdir." Dumbledore elini kafama doğru, ejderhaya dokunmak istermişçesine yaklaştırdığında minik ejderha, olduğu yerde dikilip güçsüzce bir ateş püskürtmüştü. Çok şükür ki saçlarım yanmamıştı.
"Seni korumaya çalışıyormuş gibi görünüyor." Memnun bakışlar atan Dumbledore, elini geri çekip gülümsediğinde gözlerimi devamlı hareket eden ejderhaya çevirmiştim. Nigrum, kafamdaki yerinden ayrılıp cebimdeki asayı çekiştirdiğinde en başta üstüne yatmış, ardından güçsüzce çiğnemeye çalışmıştı.
"Ejderha yüreği teli, kiraz ağacı, orta derece esneklikte." Bir şeyleri anlamlandırabilmek istermiş gibi asamın kısa bir tanıtımını yaparak bakışlarımı yaşlı profesörüme çevirmiştim. Belki de asamın özü sayesinde benimle bağ kurmuş olabilirdi. Tıpkı asamın benimle bağ kurduğu gibi.
Profesör Dumbledore, anlayışla başını salladığında gülümsemiş, her zaman oturduğu işlemeli sandalyesine yerleşmişti. Önünde duran şeker kasesini uzatmaması için içtenlikle dua ederken, içten içe yarım asırlık o şekerlerin beni korkuttuğunu itiraf ediyordum.
"Ejderhanızı-" Saygısızlık yaptığımı bilerek sözünü kesmiştim.
"Nigrum- Yani onun adı Nigrum."
Birkaç saniye duraksadıktan sonra boğazını temizleyerek devam etmişti. "Pekala, Nigrum'u yatakhanenize sokabileceğinizi sanmıyorum Bayan Göktürk." Bozuk olan moralim daha da bozulurken başımı aşağı yukarı sallamıştım. Bu minik ejderhayı kendi ellerimle büyütmeyi gerçekten çok isterdim.
"Ama Hogwarts'ın kapanmasına kalan bir aylık süre içerisinde, Nigrum'a bakabileceğini düşündüğüm birisini size önerebilirim." Düz bir şekilde duran dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken yavaşça dişlerim de ortaya çıkıyordu. Tarihin en başarılı büyücüsü Albus Dumbledore okulunda resmen bir ejderha yetiştirilmesine izin vermişti. Elbette bu bir aylık içindi, çünkü biliyordum ki bu yavru ejderha en fazla üç ay içerisinde en az benim kadar olacaktı.
"Ah, Hagrid! O güvenilirdir Athanasia. Ona canımı bile emanet ederdim." Dediğinde içimi bir rahatlama kaplamıştı. Hagrid'e ben de canımı emanet ederdim, görüp görebileceğim en güvenilir kişilerden birisiydi. Hayvanlara olan sevgisini ve ilgisini bildiğimden ötürü Nigrum'a herkesten daha iyi bakacağını düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑳𝑼𝑴𝑶𝑺 | 𝒎𝒂𝒓𝒂𝒖𝒅𝒆𝒓𝒔 [Askıya Alındı]
Fanfic"Onu birçok isimle andılar evlat. Son nefesinde bile insanlar onun geçmişte yaptığı şeylerin karanlığa açılan bir kapı olduğunu mu, yoksa iyilik uğruna yapılmış bir fedakarlık mı olduğunu bir türlü anlamış değillerdi." ♒︎♒︎♒︎ "Atacağın her adımın bi...