Okunma sayısı ile yorum-oy sayısını karşılaştırdığımda, inanın çok büyük bir hayal kırıklığına uğruyorum. Hikayeyle ilgili yorumlarınız benim hem düzenlemelerde hem de kurgunun devamında fikir edinmem için çok önemli.
Bu yüzden hayalet okuyuculuğu bir kenara bırakıp, en azından bir iki kelime yazmaya çalışın, sevgili okuyucularım.
Oy atıp yorum yapmayanların bilgisayarı yanıyormuş! İyi okumalar/*
*Düzenlenmiştir.*
————-
LumosBilge bir adamdan duymuştum, ölüm, yalnızca iki harf arasında dolaşırdı. Ölüm kelimesinin başını süsleyen o ilk harfin iki noktası, bizim doğum ve ölüm arasındaki yaşamımızı temsil ediyordu. Hayatımız son bulduğunda ise o iki nokta anlamsızlaşıyor, unutuluyordu. Yaşamımızı temsil eden işte oradaki o iki nokta kaybolduğunda ise geriye sadece kocaman bir sıfır kalıyordu. Sıfır, kaybeden bizlerin, aslında hayatımızın bu dünyada neredeyse hiç ama hiç yer kaplamadığını gösteriyordu. Çabalarımızın, hüzünlerimizin ve hayallerimizin, ne kadar anlamsız olduğunu anlatıyordu.
Yine de, sonuçta bizler insandık; düşünmedikçe var olamaz, hissetmedikçe anlaşılamazdık. Bu sebepten ötürü etrafımdakilere karşı, dostlarıma karşı duyduğum koşulsuz güvenin de, insan olmamın bir parçası olduğunu düşünüyordum. Belki hatalıydım ancak pişman değildim. Zaten kısa olan hayatımın tadını çıkarıyordum.
Bu derin düşüncelerden sıyrılıp günümüze dönersek, üçüncü senemin son Qudditch maçının en öndeki seyircilerinden birisiydim. Bu sefer ki karşılaşma, her sene olduğu gibi Gryffindor ve Slytherin arasında gerçekleşiyordu. Regulusla beraber yan yana Lucas'ın tüm hamlelerini dikkatle izleyip yorumlarken, Laura tıpkı geçen senelerde de olduğu gibi farkında olmadan kurduğu tezahürat ekibi ile boğazını yırtıyordu. Özellikle her Alvin Martinez'in adını haykırışında, ona eşlik edenlerle adeta yer sallanıyordu.
James'in hamleleri geçen senenin aksine daha çok güçlenmişti. Öncelerde olduğu gibi iç güdüsel olarak değil, aklını kullanarak, etrafını iyice gözlemleyerek hareket ediyordu. Arayıcıları Eddie'nin de geçen sene ki mağlubiyeti kaldıramadığı için, tıpkı James gibi deli gibi antrenman yaptığı çok belli oluyordu. Onun her maçında görebileceğiniz muzip gülümsemesinin yerini artık ciddi bir ifade kaplıyordu.
"O lanet sopayı şu küçük kedi yavrularının kafasına indir Lucas! Vuhuuu!" Laura'nın bağırışına Profesör McGonagall uzaktan bir yerlerden ayıplayıcı bir bakış attığını yakalamıştım. Esmer dostum bunu kesinlikle fark etmemiş olacak ki deli gibi bağırmaya devam ediyordu. Sesi o kadar kuvvetli çıkıyordu ki Lucas arada bize doğru bakıp kendisini sırıtmaktan alıkoyamıyordu.
"Stratejik olarak bakarsak şu an Gryffindor'da Potter ve şu Arayıcı dışında herkes akılsızca oynuyor. Neredeyse gözleri dönmüş gibi, geçen seneki mağlubiyet onları sarsmış olmalı." Dikkatli bir şekilde maçı takip eden Regulus'un yorumunu başımla onaylamıştım. Slytherin takımının alaycı davranışları sağ olsun, maçın başında oldukça soğukkanlı olan Gryffindor, artık daha agresif oynuyordu. Bu maçtan sonra kesinlikle Madam Pomfrey'e yardım teklifinde bulunmalıydım. Bilhassa yaralı sayısı oldukça fazla olacakmış gibi gözüküyordu.
Maçın sunuculuğunu üstlenen geçen seneki Gryffindor keyifle, Profesör McGonagall'ın uyarılarını duymamazlıktan gelerek onu kızdırdığını görebiliyordum. Ancak o bile kendisini maça o kadar kaptırmıştı ki arada kaşlarını çatıyor, yanındaki Dumbledore'a bir şeyler söylüyordu. Haliyle kendi bina öğrencilerinin kazanmasını istemesi oldukça doğaldı.
Lucas sopasını ustaca Bludger'a savururken James'i gözüne kestirmişti. Gün içerisinde birbirlerine atamadıkları lafları, savuramadıkları küfürleri maçlarda performanslarına katarak gösteriyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑳𝑼𝑴𝑶𝑺 | 𝒎𝒂𝒓𝒂𝒖𝒅𝒆𝒓𝒔 [Askıya Alındı]
أدب الهواة"Onu birçok isimle andılar evlat. Son nefesinde bile insanlar onun geçmişte yaptığı şeylerin karanlığa açılan bir kapı olduğunu mu, yoksa iyilik uğruna yapılmış bir fedakarlık mı olduğunu bir türlü anlamış değillerdi." ♒︎♒︎♒︎ "Atacağın her adımın bi...