Kısım 1 : Dokuz

772 115 57
                                    

Yardım etmeliydi.

Elizabeth'i bırakıp kedi kıza doğru koştu. Birden yola atladığı için bir atın önüne çıkmıştı. At şaha kalkarak korktu. Arabacı ona bağırıyordu. At aşağı inerken George'u ezebilirdi ama son anda sıçrayarak kurtuldu.

Yolun tam ortasında dururken kedi kızı kaybetmişti.  İstemsizce başını yukarı kaldırdı ve koklamaya başladı. 2 kere burnunu yukarısı doğru hareket ettirip kokladıktan sonra tekrar harekete geçti. Dersini almış birisi gibi, aynı hataya düşmedi ve harekete geçtiğinde yolun boş olduğundan emin oldu.

Koku bir ara sokaktan geliyordu. Birazcık ilerisinde, muhtemelen 25 metre uzaklıkta. İnsanlara çarpmanın onu yavaşlattığının farkında olduğundan, sıkışık haldeki insanların arasından çeşitli yöntemler ile geçiyordu. Ellerinde evrak çantası ve çocuğunun elini tutanları görünce tuttukları şeyin üzerinden atlıyordu. Yan yana iki insan yürüyorsa sıçrayıp omuzlarından destek alarak havalanıyordu. Bazı durumlarda kayarak alttalarından geçiyordu. Neyseki bu 20 metre kısaydı. Ara sokağın başına geldiğinde bir daha kokladı. Koku ara sokağın devamında, sağ taraftan geliyordu.

Ara sokağa girdi ve sağa saptı. Karşısında kedi kız arkası döndük şekilde duruyordu.

George'un sert adımlarını duyduğunda arkasına döndü. Korkmuş ve şaşırmış gözleri açılmıştı.

"Neden" diye sordu George. "Neden insanlara sert davranıyorsun ki?"

Kız sırıttı. "Bu seni ilgilendirmez."

George hüzünlü gözlerle yere baktı. Ona acıyor gibiydi. İnsanlara sert davranmasının sebebini biliyordu. Onu suçlayamazdı.

Köpeğin boynuna takılı tasmadan gelen zincir sesleri yankılandı ara sokak boyunca. Gelenler 3 kişiydi. Ellerinde sopalar, ara sokağın devamının solundan geliyorlardı. Dövmelerinde çeşitli yazılar, salak saçma figürler vardı. George, bunlar ne biçim insanlar böyle diye düşündü.

"Bak sen! Küçük kediciğimiz arkadaş getirmiş."

Kedi kız, George'a döndü. "Bunları kimseye anlatma ve git!" Ona doğru 3 tane hızlı adım stop onu itelemek üzereydi.

Ancak George, onun kendisini itelemek üzere olan kollarını tutup kendisine çekti, sarıldı. "İnsanlara sert davranmanın sebebini biliyorum. Anlıyorum seni. Okulda popülersin, herkesin beslendiğinden besleniyorsun ve diğerlerini aşağılıyorsun. Olivia'ya ve Elizabeth'in sınıftaki dışlanmışlık durumu bu yüzdendi. Bunların öncüsü olarak, ilk şiddete maruz kalan sensin demek."

Konuşma boyunca olanları dalga geçip gülerek izleyen gençlere, George sert bir bakış attı. Az önceki hüzünlü bir biçimde acıyan gözlerinden eser yoktu. Bakışları öylesine kararlıydı ki bir aslanı kendinden şüpheye düşürebilird. Ancak karşısındakilerin hiç aklı yoktu, takmadılar bile.

"Eğer şimdi gider ve bu kızı rahat bırakırsanız size zarar vermem."

Güldüler. "Hahaha. Ne saçmalıyorsun lan velet? Senin gibi bir bücür bizi yenebilir mi sanıyorsun?"

"Hadi ona da aynısını yapalım da eğlenelim Michael."

Köpeği tutan çocuk, eline doladığı zinciri elinden çözerek uzattı ve, "Isır." dedi. Köpeğin komutu almasıyla atılmsdı bir oldu ve George, üzerine gelen bu köpekten hiç korkmadı. Bu bilginin güveniydi.

Sarıldığı kızı bırakıp gerisine doğru verirken köpeğe doğru adım attı ve elini havaya kaldırıp üzerine sıçramak üzereyken köpeği olduğu yere kenetledi.

Gençler bir an için anlamsız bakışlar sergilediler ama kan ve çığlıklar yükselecekti. Köpek beklemeden zincirini tuttuğu gencin üzerine koştu. Tepki dahi veremeden kolunu kaybetmişti. Kolu koparken sıçrayan kan her yere dağıldı. Kolu daha köpek havadayken kopmuştu ve şimdi ikisid yere düşüyordu.

George, köpeğin kontrolünü bıraktı. Kedi kız sonradan fark etti ki, George'un elindeki ışık sönüyordu.

Köpek inleyerek kaçmaya, kolu koparılmayan 2 genç ise çığlıklar atarak kaçmaya başladı. Yerdeki zavallı ise kolunu tutup bağırdı, yardım istedi. Gözlerinden süzülüp bile kaçan göz yaşları ve sümüğü onun ne kadar zavallı olduğunu anlatmaya yeterliydi. Yavaşça ayağa kalktı, çığlığı çok tizdi. Kulak tırmalayacak ve duyulduğunda kalbinizde bir sızıya sebep olacak kadar. Kolunu tutarak düzensiz adımlarla kaçmaya başladı.

Elizabeth, ara sokağın en başında, olanları görmüştü. Kedi kız ona baktı. Gözleri yaşlıydı, bir şey söylemeden, koşarak kaçtı.

Elizabeth yavaşça George'a doğru yürümeye başladı. Oldukça duygusuz bir ifadeyle ne yaptığını sorgular gibiydi.

Yaptığı bşr hata mıydı? Çığlık onunda yüreğinde sızıya sebep olmuştu. Kim olursa olsun, acıyı hak eder miydi? Saçma intikamlar ve zevkler için acıya değer miydi?

Elizabeth merak içinde elini onun omzuna koydu arkasından. "George..?"

Kardeşine baktı, kardeşi olarak gördüğü ve sevdiği kıza baktı. "Eve gidince..."

Elizabeth anladı ve hafifçe kafasını salladı.

-

Olanları kimsenin görmediği bir açıdan gören çatıdaki siluet, gençlerin işini bitirmek için ortadan kayboldu.

Karanlığın PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin