"Tek yapman gereken beni kabul etmek."
"Ne demek istiyorsun?"
Anima güldü. Hava kararmış gibiydi. Bulutlar güneşi örtmüş, gök yüzü koyu mavi ışıklar saçıyordu ve odanın içi kırmızı ve sarı tonlarında yanıyordu.
"İnsanları benim kadar iyi bildiğini biliyorum. Onlar fazla düşüncesiz değil mi?"
George kendisine dimdik bakan bu gözlere karşı savunmasız hissediyordu. Etrafındaki bu ani renk değişimleri kafasını karıştırıyordu. Ancak bu yeterli değildi. George bundan daha kötülerini yaşamıştı ve düşüncesi hala sabitti: Anima haklıydı.
"Basitçe söyleyeceğim, bütün problemler insanlar planlara uymadığından ortaya çıkar. Her şey belirli bir kontrol altında olsaydı, işte o düzen, mükemmel olmaz mıydı?" Gözlerini kırpmadan her kelimesinde George'un tenine daha çok yaklaşıyordu Anima. "İkimizde ikimizin farklı olduğunu biliyoruz. Sıradan olamayacak kadar düşünceliyiz. George, okul gitmiştin değil mi? Onlar gerçekten çocuk. Ama biz, biz çok iyiyiz!"
Renkler koyu mavi ve kırmızı arasında gidip geliyordu. Artık cisimlerin renklerinin nir önemi kalmamıştı. Hepsi birbirine giriyordu. Şekiller kendini bir şekilde belli ediyordu; George henüz dünyadan kopmamıştı.
"George, tek istediğim bana güvenmen. Bu güven karşılıklı olacak, biz bir bütün olabiliriz!"
George bu sözlerin bitiminde tuhaf bir aleme daldı. Buraya daha öncede gelmişti. Önünde, eski bir tahtadan ev, solunda solmak üzere olan bir ağaç vardı.
Etrafa iyice bakınıyordu. Doğrusu o renk değişimlerinin göz yoruculuğu, burada yoktu. Solgun gri renkli bir gök yüzü ile uçan bir toprak parçasının üzerindeydi. Çimler kapalı yeşil, solmaya yüz tutmuştu. Tahta ev, ağaç, her şey çok eskiydi ve renkler kafa karıştırıcıydı.
Gözleri etrafı incelerken evin kapısı açıldı. Kapıyı açan beyaz kıyafetler içinde gri sakallı ve uzun saçlı bir yaşlıydı. George'a merak ve endişe içinde bakıyordu. Merak gözlerinin en derinine işlenmişti. Sadece en iyi bakanlar görebilirdi.
"Sen kimsin?" diye sordu George.
"Seninle aynı kanı taşıyoruz George."
Bu ne demekti? Babası falan mıydı?
"Gözlerinden anlaşılıyor şaşkın olduğun. Eh.. Basitçe söyleyeyim George, sen bir ölüm melezisin ve o kullandığın güçlü büyüleri buradan elde ediyorsun."
-
George adamla içeriye geçmiş, karşılıklı 2 tane tek kişilik koltukta oturuyorlardı.
"Sana her şeyi söylemek için erken George."
George şuan bir çocuk gibiydi. Ellerini önünde birleştirmişti. Bacakları birbirine yapışıktı. "S-sadece neden ölüm melezlerini yaptığını söyleyemez misin?"
Yaşlı, derin bir iç çekti. Ellerini iki bacağına koymuş, yere bakıyordu. "Sonsuza dek var olmak istedim evlat.. Başkalarının zihninde de olsa, uzun zamandır yaşıyorum."
George kımıldamadan onu dinlemeye başladı.
"Burayı yapma amacım, ölüm melezlerini var etme amacım sonsuza kadar yaşamak. Ölüm melezleri var oldukça, onların zihninin gücü ve aracılığı ile burada ben de var olabilirim."
George bunun ne kadar, tarifi zor olduğunu düşündü.
"Onların hayatta kalması içinde zor zamanlarında onlara büyülerim ile destek oldum. Buraya istedikleri zaman gelebilirlerdi."
"..."
"Buraya istedikleri an gelebilecek ve beni öldürebilecekler diye çoğuna buranın varlığını gizli tuttum. Hayatta kalmam için 1 kişi de yeterliydi."
George dayanamadı ve sözünü bölüp sordu. "Ölüm melezleri nasıl yapılıyor?"
Adam George'un gözlerinin içine baktı.
"Bir ölüm melezinin kanı, bir insana verilirse insan da ölüm melezi olur."
George o an bu fikirlerin ne kadar riskli olduğunu düşündü. "Sana destek olması için aileni kullandın değil mi?"
Adam gülümsedi. "Senin zeki olduğun belliydi zaten."
George hızlıca düşündü. Burada yıl geçtikçe, dışarıda yeni büyüler bulunabilirdi sürekli. Bu yüzden burada sonsuza dek kalınamazdı, birileri illa ki ölüm melezlerinin sonunu getirebilecek o nihai büyüyü bulabilirdi. Bu yaşlı, yaşamak için bu kadar ciddi ise ona sürekli veri sağlayacak bir ölüm melezine, melezlerine ihtiyacı vardı. Ek olarak ölüm melezlerinin çoğalabilmesi için de lazımdı. Eğer öyleyse, işini dahada garantiye almak için ölüm melezlerinin gözünden görebilmeliydi. Bunu doğrulamak için daha fazla düşündü; bunun aksini söyleyen hiç bir veri yokken bunu destekleyen veriler vardı. George'un ne zaman büyüye ihtiyacı olduğunu görebilmek için onun gözünden görebilmeliydi.
İşte bu! Bu yaşlı George'un kimliğini biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensi
FantasyDünya hiç görülmediği kadar korkunç, bütün iyi duygular ve umutlar yok olmuş. Bir çocuk ise, gözlerini açtı. Gözlerini açışı ile birlikte dünya hiç görülmemiş bir olaylar zincirine kapıldı. Bu fantastik dünyada kendinizi birbirinden 'farklı' varlıkl...