George kardeşinin yanına geçecekti ancak ön sırada onun için hemen bir açılmıştı. Bir çocuk kalkıp arka sıraya oturmuştu. George ön sıraya oturdu. Dersi dinlemeden, teneffüs olmasını bekledi.
Teneffüs oldu. Teneffüs olduğunda herkes George'un başına toplandı.
Toplanma amaçları meraktı. Tabii bir kaç kişi dışında; onlar George'dan faydalanmak istiyordu.
Sorular basitti.
"Kaç yaşındasın?"
"Sekiz."
"Nereden geldin?"
"Soylu bir aileden."
Şaşkınlıklar içerisinde, bu ana da kadar da, herkes aynı soruyu ya farklı şekilde tekrar soruyor ya da sorunun cevaplanması için onay veriyordu.
"Neden buradasın o zaman?" "Buraya neden geldin ki?" "Nasıl düştün buraya." "Sürekli mi kalacaksın?" "Evet, istersen kalabilirsin." "Seninle arkadaş olmayı isterim."
George ayağa kalktı. Kalabalık içerisinde tek ilgisini çeken başının üzerinde kedi kulakları olan açık turuncu saçlı, tüylü, kızdı. İlgisini çekiyor oluşunun sebebi yakut gibi kırmızı gözleri veya tatlı ufak dudakları değildi.
Kalabalığa cevap verdi. "Kardeşim, onun için buradayım."
Sırasından çıktı, arka sıralara doğru ilerlemeye başladı.
Onlar başına toplandığından beri kardeşinin gözleri dikkatini çekiyordu. Hayalleri yıkılmış gibiydi. Nedenini anlamıştı. Kendisinden dilsiz arkadaşına çok bahsettiğini düşündü. Şimdi ise George en öndeki bir sıraya oturmuştu. Çocukça, masum umutları kırılmasında ne kırılsındı?
Kardeşim için buradayım dedikten sonra Elizabeth'in çocukça gülüşü ve gözlerinin renginin yerine gelişi George'u huzurla doldurdu. Kardeşiyle ilgili her şey huzur vericiydi. Yanına gitti, oturdu.
Arkasından, "İyi, git bari!" diyen bakışları hissedebiliyordu. Kedi kızın neden ona öyle baktığını da biliyordu.
"Selam."
"Ehehehe. Silam." Elizabeth'in sesi çok tatlıydı.
"Ön sıraya oturduğum için özür dilerim."
"Sorun yok. Geri geldin sonuçta. Önemli olan bu."
Geri gelmek. Düşündürücü. Bu sözü daha önce duymuş gibi hissetti. Dejavu.
George dilsiz arkadaşına baktı. Onun da kendine baktığını görünce nedensizce utandı. Mor saçları, aşağı indikçe koyulaşıyordu. Uzun saçları örgüyle kısaltılmıştı. Ten rengi beyaz değildi. Gözleri açık maviydi. George bir an için onun farklı bir ırktan olduğunu düşündü.
"Bu arkadaşım Olivia. Kendisi dövüş konusunda çok iyi biliyor musun?"
İşte şimdi George'un ilgisini çekmeyi başarmıştı.
"Hemen test edebilir miyiz?"
"Nasıl dövüştüğünü mü?"
"Evet." George Oliva'ya baktı. Onay bekler gibiydi.
Belki dili konuşamıyordu ama gözleri yeterince anlatıyordu. İkiside ayağa kalktı. Sınıfın arka tarafında, sıraların onları engelleyemeyeceği bir boşluğa geldiler.
Sınıftakiler hep yaptıkları gibi onları izliyordu. Elizabeth ise, bir kimyacının yeni bir element keşfedişindeki mutluluğa sahipti mimiklerinde.
Dövüş basitçe, Olivia'nın yan tekme atışı ile başladı. George onun bacağını eliyle tutup kendine çekti. Dövüşün bu kadar kısa bittiğini düşünmek onu üzmüştü. Derken, Olivia onun çekişinden hız alıp diğer ayağı ile George'un çene altından bir tekme vurdu. George'un kafası geriye giderken Oliva serbest kalmıştı ve yere temas eder etmez kayarak çelme taktı ve George'un düşüşünü ayağa kalkarken izledi.
Sınıftan biri gelip Olivia'yı iteledi. Dost dövüşünü kazanmanın verdiği mutlu gülümseme şoka dönüştü. Suratına bir yumruk geldi.
"ONA NASIL VURURSUN SALAK!" dedi sınıftakiler hep bir ağızdan.
Tam ikinci yumruk geliyordu ki Elizabeth önüne geçti ve yumruk havada kaldı. "Bu dostça bir dövüştü."
İri yapılı oğlan bir şey diyemeden geriye doğru gitti.
George ayağa kalktı. Canı gerçekten acımıştı ve ağzından kan geliyordu. Dilini ısırmıştı. Bunun bu kadar tehlikeli olabileceğini düşünmemişti.
"İkimizde 1 darbe aldık. Bir kez daha?" derken ağzından yere kan damlıyordu.
Kız yediği yumruğu umursamadan doğruldu ve hazır pozisyona geçti.
İlk hamle bu sefere George'dan geldi.
Tekmeyi tutabilmem için bilerek yavaş atmıştı. Muhtemelen yine aynı şekilde bir açık verecek. Açığı fark ettiğim anda acımamalıyım.
Ona doğru yumruğu havada koşarken, Olivia yumruğun geldiği tarafa doğru yan geçti. Yumruk gözlerinin önünden yavaşça geçiyordu.
George bu hızlı hareketi düşünmüştü. Yumruğu atacak olmanın verdiği eğim ile 360 derece dönerek sıçradı ve boynuna bir tekme geçirmeyi denedi.
Kızın hızına yetişemedi. Tekme havadayken kız eğilmişti ve tekmenin arkasına geçmişti.
George, yine yere çakılmaya kendini hazırlıyordu. Öyle de oldu. Kız eliyle George'u yere doğru ittirdi ve George bir kez daha yere çakıldı.
Elizabeth bütün olan biteni en ince ayrıntısına kadar takip etmişti. Arkadaşının George'u yenmesi zaten olacak olandı. Şaşırtıcı olan, George'un bu hareketleri yaparken hatasız hareket etmesiydi. Eğer yumruk tutsaydı, kızın çenesi çıkacaktı. Eğer tekme tutsaydı, kızın boynu kırılacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Prensi
FantasíaDünya hiç görülmediği kadar korkunç, bütün iyi duygular ve umutlar yok olmuş. Bir çocuk ise, gözlerini açtı. Gözlerini açışı ile birlikte dünya hiç görülmemiş bir olaylar zincirine kapıldı. Bu fantastik dünyada kendinizi birbirinden 'farklı' varlıkl...