Kısım 1 : On Yedi

559 81 18
                                    

George belki de asla bilemeyecekti ancak öldürdüğü sadece hücreler, kas, et değildi; o bir çocuğun geleceğini, bir insanın fikirlerini ve dahasını öldürmüştü.

Elizabeth bağırdı. "NE YAPTIN SEN BÖYLE GEORGE!" O savaştan yana olmaya yönelmemişti.

George da ne yaptığını bilmiyordu. Neden yaptığını bilmiyordu. Bir sebepten ötürü... Doğru ya, Elizabeth'e saldırmak üzereydi o. Elizabeth'i korumak için onu öldürdü değil mi? Evet evet, sebep buydu. Eğer bekçi saldırmasaydı başına bu gelmeyecekti.

Yine de, George'un aklına gelmeyen şey başka bir yolu olup olmadığıydı. Onu bayıltabilirdi. İşte o an, aklına gelen bir sözü unuttu. Geri hatırlaması uzun zaman alacaktı.

"B-ben.. bilmiyorum!"

Elizabeth ona beklenmedik gözlerle baktı. Kendini öne çıkarmasının sebebi George'un yakalanmamasıydı. Ona karşı bir uyutma büyüsü atmıştı ama adam bunun olacağını önceden bilir gibi hemen kaçmıştı.

Anima yapılması gerekeni yaptı. "Buradan hemen kaçmalıyız!"

George'un gözünde birikmiş göz yaşları aşağı süzüldü. Bir daha akmadı. Anima'ya hak veriyordu, "Buradan hemen kaçmalıyız!"

Elizabeth hala olayın şokundaydı. Anima ve George merdivenleri inmeye başlamıştı bile. Anima, Elizabeth'in kemiklere öylece baktığını fark etti. "Gidiyoruz Elizabeth! Gel artık."

Elizabeth geriye doğru küçük adımlar attı. Bakışları hala yerdeki kemiklerdeydi.

Üzerinde mavi bekçi kıyafetleri serilmişti. Kan namına bir şey yoktu. Sadece kemiklerin altındaki gri küller. Duygusuz küllerdi.

Adımlarını yavaşça büyüterek mervidene yaklaştı. Yer baktı, akan tek göz yaşını koluna sildi ve tekrar oraya baktı. Artık yapacak bir şey yoktu. Merdivene döndü ve çoktan yolu yarılamak üzere olan ikisine yetişmeye çalıştı.

"Girişten mi çıkmayı planlıyorsun?" diye sordu George. Nefes nefes kalmıştı. Bu büyüyü yapmak onu zorlamışa benziyordu.

"Bizi görünmez yapabilirim. Sizin aksinize buraya bir şeyleri parçalayarak girmedim."

George onay verdi. Elizabeth hızlı bir atılma büyüsü yapıp onlara yetişmişti. Aralarında 1 metre vardı.

Merdivenler tükenmek üzereydi. Arkadaşını merak etmiş bir bekçi giriş katına giriyordu.

"Artık sessiz olun! Görünmez olacağız ama hala duyulabiliriz."

Hepsi birden adımlarını yavaşlattı.

Anima, ellerini düz biz şekilde birleştirdi. Parmakları yüzüne dönüktü. Bunu yaptığı anda mavi renkte bir ateş ellerinden yayılmaya başladı. Yere çökmeye gerek duymadan bacaklarını kendine çekerek bağdaş kurdu. Havada süzülüyordu. Gözlerini kapattı, o sözleri söyledi.

"Ella es Anima, el ei vuole essere.." sözlerinin sonuna doğru söylediği anlaşılamaz hale geldi.

Tekrar gözlerini açtığında gözleri yerine ışık saçan parlak mavi bir küre vardı. Gözlerini açışı ile kalbinden başlayan şeffaf bir küre, üçünü de içine patlama hızıyla aldı ve anında yok oldu.

Refleks gereği kolları ile yüzlerini kapatmışlardı. Elizabeth ve George ne olduğuna tam anlam verememişti. Anima, hala havada süzülmeye devam ediyordu. Bekçi olduğu yerdeydi. Sanki hiç hareket etmemiş gibiydi.

Elizabeth daha önce böyle bir yetenek görmemişti. Şaşırdı. Söylediği kelimeler, etkileyiciydi.

Anima yavaşça bacaklarını çözdü ve tekrar yere bastı. Ellerindeki ateş söndü. Gözleri normale döndü. "Artık bizi göremezler."

Elizabeth bu büyünün çok güçlü olduğuna karar verdi. Sorguladı. "Tek yapabildiğin büyü bu mu?"

Anima ona dönüp sırıttı. "Gerçekten zekisin. Ve evet, tek yapabildiğim bu. Çünkü güç dengesi var öyle değil mi?"

Güç dengesi... Sınırlarımızı belirleyen o kanun. George bunu duymuştu. Hatta hayatı boyunca duymuş gibi hissetti. Amacı mıydı? Güç dengesi... Her aklında yankılandığında bu kelime, bir şeyler uyanmaya çalışır gibi oluyordu.

"Peki ne zaman normale döneceğiz?"

Anima kafasını kıpırdatmadan gözlerini sola yatırdı. Düşünür gibi oldu ve tekrar Elizabeth'in gözlerinin içine baktı. "Normal dediğin nedir prenses?"

"..."

"Sence yeterince iyi değil miyim? Ah.. Her neyse." dedi Anima, gözleri ile Elizabeth'in ayaklarına bakarken. "Eski halinize benden uzaklaştığınızda döneceksiniz."

"Bu, evimize kadar geleceğin anlamına geliyor.."

"Evet, hadi beni evinize götürün." Anima gözlerini kapatıp, kafasını yana eğdi ve tatlı tatlı gülümsedi.

Algı bir zehir.

Karanlığın PrensiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin