Elim Hood'un zilini bulduğunda bugün, bu kapının önünde kendimi o kadar da gergin hissetmiyordum. Calum'la dün keyifli bir sohbet eşliğinde kahve içmiştik, ben ise sonra evime gitmiştim. Bugün ilk iş günüm için Calum'un evinin önünde, saat 7'de sabırsızlıkla güzel köpeği gezdirmek için bekliyordum.
Uyuyakalmış olduğunu düşünmeye başladığımda kapı açıldı, Calum elinde Duke'un tasmasıyla gülümsedi ''Günaydın,'' dedi benim düşünceme karşın, dinç bir şekilde. Ellerimi cebime koyup güldüm ''Günaydın,'' dedim, kafasındaki şapkaya ve altındaki şorta bakarken.
O da mı geliyordu?
''Bir kaç gün sizinle geleyim dedim. Duke'un sana alışma süresi olacaktır. Korksun istemiyorum.'' onu bu kadar önemsiyor olması gerçekten kalbimi eritiyordu. Minik bir çocuk gibi onu koruyor ve başına bir şey gelmemesi için elinden geleni yapıyordu. Gözlerimin parıldadığına emindim. Kafamı sallayarak onu onayladım ''Pekala, benim için bir sorun teşkil etmez.'' tasmayı bana uzattı, elinden alırken parmakları parmaklarıma değdi.
Bunun beni etkilememesi gerekiyordu.
Tasmayı elinden aldım, Duke merdivenlerden indi. Kapının önünde durmuş babasını seyrediyordu. Calum, kapıyı kilitledi ardından bize döndü, elini sokağa doğru uzattı ''Gidelim,'' dedi, ona uyup yürümeye başladım.
Duke, önden kuyruğunu sallayarak ve etrafa saf saf bakışlar atarak yürürken hayranla onu izlemeye başladım. Corgiler genel olarak şirin köpeklerdi ama Duke'da farklı bir şey vardı. Muazzam bir köpekti. Tamam abartmak istemezdim ama gerçekten inanılmaz şirin bir köpekti. Patilerinin bu kadar minik olması, kuyruğunu sallaması...
''Ne düşünüyorsun?'' düşüncelerimi kafamdan kovup Calum'a döndüm ''Duke,'' dedim gülerken ''İnanılmaz şirin bir köpek. Yani, gerçekten şaşırıyorum.'' kollarını göğsünde birleştirip güldü ''Sığınaktan aldım Duke'u. Ashton'la köpek sevmeye gidiyorduk oraya haftada bir falan. Sonra, onu gördüm. Patilerini çenesi altına almış böyle duruyordu. Çok mutsuz gözüküyordu.'' gözlerimi Calum'dan alamazken Calum devam etti ''Gözleri, burnu, patileri, kulakları ve kuyruğu... Hepsi o kadar şirin gözüküyordu ki, hemen onu aldım ordan.'' iç çekti, ''Onu bu kadar çok sevmen beni duygulandırıyor,'' dedim gülerek bana eşlik etti ve güldü.
Kafasındaki şapkayı çıkartıp saçlarını düzeltti, elindeki şapkayla oynamaya başladı ''Sadece bilirsin, arkadaşlık ediyor bana. Bir de beni etkisi altına aldığı gibi seni de aldı galiba.'' güldüm ''İlk geldiğinde, herkesi ısırıyordu. O kadar komikti ki, sonra biraz sakinleşti. Şuan daha uysal bir bebek.''
''Muhtemelen sığınağa düşüş hikayesi biraz hüzünlü. Yani, herkesi ısırması belki bir travma sonucu olmuştur. Şuan evet, çok sakin gözüküyor.''
Kafasını salladı, yürümeye devam ettik.
Sessizce yürürken düşünmeye başladım. Üç günde başımda gelen şeyler ilginçti. Bir grubun, ki dünyaca ünlü bir gruplardı, köpeğine bakıcılık yapmayı kabul etmiştim. Saat başı ise gayet güzel bir para alıyordum ki bu harikaydı. Muhtemelen kliniğim için parayı bir kaç ayda biriktirebilirdim.
Calum çok kibar bir adamdı. İlk gördüğüm günki adam gitmiş, yerine anlayışlı bir adam gelmişti. Köpeğine olan sevgisi gözümde artı yüz puan kazandırmıştı kendisine öncelikle. Daha sonra kibar bir adam olması geliyordu. Ve gerçekten çok yakışıklıydı. Kıvırcık, siyah saçları; kahverengi gözleri ve özellikle tombul burnu resmen büyük bir uyum içerisindeydi.
