Uyarı:
Bölüm yetişkin içerik içermektedir. Lütfen rahatsız olacaksanız okumayınız.Calum'un Range Rover'ında onun evine doğru gidiyordum. Gardımı henüz indirmiş sayılmazdım, ona hala çok sinirliydim ve tripli olmayı sürdürecektim. Duke'u almam için evine gitmem konusunda bana yalvarmıştı. Derin nefes aldım, dışarıyı seyretmeyi sürdürdüm.
''Çok sessizsin,'' diye mırıldandı, ne dememi bekliyordu ki? ''Ne diyeyim Calum?'' derin nefes aldı, parmaklarıyla direksiyonu daha sıkı kavradı. Gergin olduğu belliydi. ''Bilmem yani, nasılsın? Nasıl hissediyorsun?''
''Çok iyiyim teşekkür ederim.'' kırmızı ışıkta nihayet durdu, kafasını bana çevirdi ''Fi,'' dedi iç çekerek ''Özür dilerim, kendimi sana nasıl affettirebilirim?'' bu cümle beni daha da sinirlendiriyordu işte. Kendisi düşünmeliydi. Ne bok yediyse onu nasıl toplaması gerektiğini de kendisi bilmeliydi. Cevap vermeyecektim işte. Ona gerçekten çok sinirliydim. Bir kez daha bunu söylerse eğer kafasını yerinden koparıp onunla futbol oynaması için onu zorlayabilirdim.
Arabayı farklı bir yola soktuğunda kaşlarımı çattım, ''Napıyorsun?'' sinirle direksiyonu kavrarken arabayı sürüyordu. Bir de o bana sinirleniyordu öyle mi?
''Aptal mısın sen?'' diye sesimi yükselttim, Calum ise ağaçların arasında arabayı durdurdu ''Tanrım Fiona, tek kelime etmiyorsun, üstüne benden kaçıyorsun. Bana bir çıkış yolu göster. Kendimi affettireyim izin ver bana.'' gerçekten kafamdan duman çıktığına yemin bile edebilirdim. Çok oluyordu. Sanki tüm suç bendeymiş de, ben ona müsade etmiyormuşum gibi. Kendisi çabalamıyordu ki?
''Sanki aramızın düzelmesini ben istemiyormuşum gibi davranma. O gece arkamdan bile gelmedin. Bir çıkış yolu istiyor olsaydın peşimden gelirdin!''
''Alkollüydüm, nasıl gelmemi bekledin? Önümü bile düzgün göremiyordum Fi.'' hızla kafamı salladım ''Öyle ya,'' dedim sinirli bir şekilde ''Zaten ne zaman yanlış bir şey yapılsa hep alkollü olunur değil mi?'' dudaklarını ıslattı, gözlerini gözlerime dikti ''Bana inanmıyor musun yani? Alkollüydüm diyorum. Bu yüzden yanına gelmedim bu yüzden bazı şeyleri abartarak söyledim. Yapma ama Fiona,''
Tanrım hala sanki ben bir şey yapıyormuşum gibi konuşuyordu.
''Benim bir şey yaptığım yok Calum!'' sesimin yükseldiğini fark ettiğinde kaşlarını kaldırdı, o da sinirleniyordu. Sinirlenmeyi hak etmiyordu. ''Sinirlenmeyi gram hak etmiyorsun Calum. Sakın ha bana atarlanayım deme.'' parmağımı ona doğru uzattığımda parmağımdan tutup beni kendine çekti ''Haksız olduğumu kabulleniyorum, ama sen kendimi affettirmem için bana müsade bile vermiyorsun. Ne telefonumu açıyorsun, ne mesajlarıma cevap veriyorsun. Sabah işi bıraktığını söyledin. Bu yaptığın neydi yani?'' yüzlerimizin bu kadar yakın olması iyi değildi, parmağımı çekiştirdim ''Bırak,'' dedim zorlukla, bu kadar güçsüz olmaktan ciddi anlamda nefret ediyordum. Sinirimin tekrar vücudumu ele geçirmesi gerekiyordu. Yoksa gerçekten hiç iyi şeyler olmayabilirdi. ''Bırak tanrım,''
''Bana cevap ver Fi,'' gözlerimin içine içine bakmayı sürdürdü ''Sadece izin ver, lütfen. Konuş benimle,''
''Sana çok sinirliyim, sana deli gibi sinirliyim. Söylediklerin dünden beri kafamın içinde yankılanıp duruyor. Eğer seninle konuşsaydım seni her şeye rağmen affederdim ama istemiyorum, burnun sürünsün istiyorum çünkü hak ediyorsun. Salaklığının cezasını çek istiyorum.'' nefes nefese kaldığımda Calum'un gözleri dudaklarıma kaymıştı. Şuan olmazdı. Olmamalıydı. Şuan vakti değildi bunun.
Calum beynimin söylediklerini reddederek dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Parmağımı bırakıp hızlı hareketlerle elini belime indirdi, ben ise donmuş bir durumdaydım. Ne yapmam gerektiği hakkında hiçbir fikrim yoktu. İki saniye önce manyak gibi kavga ediyorduk. Ben ona sinirliydim, o da bana sinirliydi tabii hakkı yoktu buna. Şimdi de beni öperek etkisi altına almaya çalışıyor, beni manipüle etmeye uğraşıyordu. Fiona buna kanar mıydı?
Dudaklarımı ayırıp ona bir tokat attım, kaşları hafifçe çatıldı. Ben ise şok bir şekilde ona bakıyordum, kahverengi gözlerindeki siyahı görebiliyordum. Ama bu sinir değildi. Calum'u birçok kez deli sinirli görmüştüm. Hiçbiri böyle değildi. Bu tutkuydu, şevkti. Dudaklarımı ıslatmam ikimiz için de son darbe olmuştu işte. Calum hızlı bir şekilde kalçamı kavrayan koca elleriyle beni kucağına çekti. Arabada bunu yapmak biraz zordu ama Calum bunu umursamamıştı.
Onunla ilk seksimizin böyle olacağını hayal etmemiştim açıkcası.
Dudaklarını tekrar dudaklarıma bastırdı, çok hızlı davranıyordu. Sanki elinden kaçıp gidecekmişim gibi belimi sıkıca sarmış, öbür elini de enseme götürüp orayı kavramıştı. Ellerimi yanaklarına koyup ben de öpücüğüne karşılık vermeye başladım. Bir elimi ensesine kaydırdım, öbür elimi ise boynuna götürüp hafifçe sıktım. Dudaklarımızı nefes almak için ayırdık, büyük burnu küçük burnumu resmen ezerken dudaklarını dudaklarıma sürttü, alt dudağımı dişlerinin arasına alıp çekiştirdi. Ben ellerimi saçlarına daldırdım bu sefer, kıvırcıklarını çekiştirirken Calum kesik kesik inliyordu. Evet ona deli gibi sinirliydim, bu sinirimi ondan çıkartmam gerekirken ben gelmiş burada onunla sevişiyordum.
Kucağında yükselip saçlarını çektim, kafası geriye düştüğünde ağzıma doğru inledi. O da o sırada uzun parmaklarıyla iç çamaşırımı sıyırmak ile meşguldü. İç çamaşırımı indirdi, parmakları bacak aramda gezinmeye devam etti. Vücudum yanıyor gibiydi. Aylarca, o burada yokken, FaceTime'da bile bana çoğu zaman imalarda bulunmuştu. Aynı şeyi ben de yapmıştım tabii ki. Bu kadar hızlı hareket ettiğini ve tecrübeli olabileceğini düşünmemiştim. Dudaklarımızı ayırdık, ben üstündeki tişörtü çıkarttım, o ise tamamen iç çamaşırımdan kurtuldu. Sonrasında ise onu içimde hissettim. ''Siktir,'' dedim, uzun zamandır sevişmediğim için bu hissi unutmuştum resmen. Calum boşluğumdan yararlanarak kafasını tekrar düz pozisyona getirdi. Ellerimi güzel vücudunda gezdirmeye devam ettim. Ona yardımcı olarak hareketlerimi hızlandırdım. Her şey çok hızlı gelişti, ikimiz de sona ulaştık.
Calum'un kucağına oturup alnımı omzuna yasladım. Parmakları sırtımda geziyordu. ''Sana sinirliyim,'' diye mırıldandım, umursamadan parmaklarını aşağıya indirip bacaklarımın arasında götürdü. Hızla geri çekildim, sırtım kornaya değdi ve bulunduğumuz sessiz ortamda korna sesi yankılandı. Calum derin bir nefes aldı. ''Eğer bir kez daha kendimi affettirmek için ne yapmalıyım dersen tanrı şahidim olsun kafanı kopartırım.'' dudaklarını birbirine bastırdı, ateşli öpüşmemizden ötürü dudakları şişmişti hatta biraz kızarmıştı. Kıvırcıkları dağılmış bayık gözleriyle bana bakıyordu.
''Tamam,'' dedi, ''Söz bir daha söylemeyeceğim bunu.'' derin bir iç çektim. Belimi sarıp beni kendisine tekrar çekti, dudaklarıma küçük küçük öpücükler kondurmaya başladı. Elimi ensesine koydum, oradaki saçlarıyla oynamak artık yeni hobilerim arasına girmişti. Valerie beni öldürecekti. Gerçekten.
***
:D
