Hayatımız aniden, tek bir kararla bile çok yönlü değişebilir bazen. İki seçim arasındayken vereceğiniz karar hayatınızı birden çok şekilde etkileyebilir. Bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilir bazen.
Eğer o gün, o sahilde, o minik köpek benim ayaklarıma gelmeseydi ve Calum'la tanışmasaydım hayatımız nasıl olurdu diye düşündüğüm dakikaların sadece birisindeydik. Kafasını kucağıma konumlandırmış, gözlerini yuman Calum'un güzel ve yumuşak kıvırcıklarında parmaklarımı kaydırırken onu izlemeyi sürdürüyordum. Gün batımının havada bıraktığı kızıl ışıklar Calum'un yüzüne vururken onu izlemeye doyamıyordum adeta. Esmer tenini parlatan güneş ışıkları onu rahatsız etmiş olacakki gözlerini yummuş, dudaklarından dökülen cümleleri melodik sesiyle harmanlayıp bana şarkı söylüyordu.
''Fiona,'' dedi şarkı sözlerinin arasından, büyülenmiş bir şekilde onu seyrediyordum ''Hm?'' dedim, parmaklarımı yüzüne götürdüm ''Çok güzelsin,'' dedi, gözlerini aralayıp. Kıkırdadım ''Gözlerin kapalıydı, nasıl görüyordun beni?''
''Gözlerimi kapatsam bile asla gözlerimin önünden gitmiyorsun ki.'' alt dudağımı ısırıp iç çektim, Calum da kıkırdadı. Ardından doğruldu, kollarını belime dolayıp beni kucağına çekti. Sıkıca sardı. ''Gerçekten anlamıyorum,'' dedi, hayretle suratıma bakarken. Kaşlarımı hafifçe çattım, bir sorun mu vardı?
''O kadar güzelsinki, aklımdan bir dakika bile çıkmıyorsun. Nereye gitsem, ne düşünsem içinde hep sen varsın.''
Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Böyle bir sevgi hayatım boyunca hissetmemiştim ki ben. Nasıl karşılık verirdim? Ne söylerdim onu bile bilmiyordum.
''Bana bir şey söylemene gerek yok şuan. Sadece Fiona, nasıl bu kadar çabuk sana düşebildim anlamıyorum. İleriki planlarımın hepsinde sen varsın...Bir plan yapıyorum mesela kafamda, anında sen de dahil oluyorsun içine. Fiona, Fiona'nın işi, veteriner kliniği, arkadaşları...''
Gözlerini gözlerime kilitledi Calum bir müddet, belimi daha sıkı sarıp yüzlerimizi daha yakın tuttu.
''Bana bir şans ver istiyorum. Seninle beraber olayım istiyorum. Her dakika yanımda ol, sabah uyandığımda ilk seni göreyim ve seni öpeyim istiyorum. Sayın Fiona, beni de hayatında sayar mıydın acaba?''
Gözümden bir damla yaş düştüğünde Calum kaşlarını hafifçe çattı, iki elimi tombul yanaklarına koyup baş parmağımı benlerinde gezdirdim ''Zaten hayatımdasın Calum. Hem de en baş köşesinde.'' Calum gülümsedi, gülümsemesi üzerine öpücük kondurup kollarını boynuna doladım. Ona sıkıca sarıldım.
Dudaklarımı boynuna bastırıp biraz orada bekledim. ''Seni asla pişman etmeyeceğim,'' dedi kulağıma fısıldayarak. ''Seni asla üzmeyeceğim, söz veriyorum. Hep beraber olacağız.'' kıkırdadım, tekrar boynunu öptüm.
Çenemden kavrayıp yüzümü yüzünün karşısına getirdi, alnını alnıma yasladı. ''Üzülmek yok, kavga yok, tartışmak yok. Sadece biz varız. Calum ve Fiona. Söz.'' gülümsedim, Calum dudaklarını dudaklarımla birleştirdi.
Birbirimizi yavaşça ve aşkla öperken gözlerimdeki yaşlar kendilerini bırakıp dudaklarımızın arasına karıştı. Kendimi mutlu hissediyordum, bu mutluluk midemi yerle bir etmekle kalmayıp beni ağlatacak kadar güçlü bir mutluluktu. Kendimi en son ne zaman bu kadar mutlu hissettiğimi hatırlamıyordum bile. Tamam, arkadaşlarımla yeterince mutluydum ama aşk ile mutluluk bir araya gelince hissiyatı çok, çok daha farklı oluyordu.
Calum beni öperken aynı zamanda baş parmağıyla suratımdaki göz yaşlarını yakaladı, sonra dudaklarımızı ayırdı. ''Sen böyle ağlarsan, ben çok üzülürüm.'' dedi gülümseyerek, burnumu çekip kafamı iki yana salladım ''Üzgünüm, çok duygulandım.'' Calum kıkırdadı, ardından iç çekti.