''...gitmeden önce tekrar seni görmek isterim ama. Duke'la değil, tek başımıza.''
''Cuma akşamı benimsin,''Yanaklarımda bronzerı gezdirirken iki gün önce konuştuğumuz şeyleri aklımda tartıp duruyordum. İlk defa bir randevuyu böyle komplikeleştirmiştim aklımda. Yani, sürekli neler olacağı konusunda ihtimaller yaratıyordum kafamda. Calum bana nasıl davranacaktı mesela? Benimle sadece tek gecelik bir ilişki için mi çabalıyordu yoksa o da benim gibi -ben öyle düşünüyordum- bana karşı bir şeyler mi hissediyordu?
Tek gecelik ilişkilere hiçbir zaman karşı olmamıştım, LA'ye ilk geldiğimizde, Noah Centineo ile tek gecelik bir ilişkim olmuştu mesela. Şu uyuz herif hani, saçma sapan bir filmde oynayan çocuk. Bunun gibi bir kaç tane de vardı yani. Ama Calum farklıydı. Ona karşı bir şeyler hissediyordum ve o öyle hissetmeyip, sadece bir gece benimle olmak istiyorduysa muhtemelen haftalarca odamdan çıkmazdım.
Erkekler konusunda Valerie gibiydim bende, çok fazla taviz vermemek her zaman en iyisi olmuştu. Hatta bazen bu konuda Valerie'den bile iyiydim, övünmek gibi olmasın. Erkekler nankördür, yani onlara iyi davrandığınız her anınızda yakalayıp sizi iyi tarafınızdan vurabilirler. Doğanın kanunu, erkeklerden bir bok olmazdı.
Calum öyle birine benzemiyordu. Geçmişi onu biraz kötü tanıtıyordu, mesela aklımdan çıkmayan çıplak fotoğrafı, ama o öyle birisi değildi. Kadınlarla nasıl konuşacağını bilen kibar bir beyefendiydi sanki. Duke'u beraber gezdirirken çok fazla huyunu öğrenmiştim ve onu gerçekten tanımaya başladığıma inanıyordum.
Tabii ki onu tam olarak tanıyamazdım, yani siz asla birisini ilk buluşmadan ya da on senelik sevgililik sürecinden tamamen tanıyamazsınız. Sürekli yeni bir davranışı çıkar ortaya.
Telefonumun mesaj sesi ile gözlerimi oraya çevirdim, Calum'dan mesaj gelmişti.
Kimden: Calum
Aşağıda seni bekliyorum :-)
Yüzümde bir gülümseme oluşmuştu, Calum bana noktalı gömlekleri sevdiğinden bahsetmişti bir kere. Ben de üzerime kırmızı, beyaz noktalı bir elbise giymiştim. Seveceğinden o kadar emindim ki, hatta şuan yüzünde oluşacak gülümseme gözlerimin önüne gelmişti.
Çantamı elime aldım, kızlar işteydi, ben de bugünlük erken çıkmak için izin almıştım ve eve gelip hazırlanmıştım.
Kapıdan çıktım, kapıyı kilitleyip sokaktaki Range Rover'a ve ona yaslanmış Calum Hood'a çevirdim gözlerimi.
Pekala, üzerine giydiği çizgili beyaz gömleği ve altndaki siyah pantolonla hayallerimdeki kadar yakışıklı gözüküyordu. Bu kadar arsız olmamalıydım fakat tam olarak şu an onu eve çekip üzerine atlayabilirdim. Yani, kim yapmak istemezdi ki bunu?
Arabadan ayrılıp bana doğru yürüdü, kollarını belime dolayıp yanağıma bir öpücük kondurdu ''Bugün yine çok güzelsin,'' kollarımı boynuna dolayıp ben de onun yanağını öptüm ''Teşekkür ederim, sen de çok yakışıklısın,'' güldü, gözlerini gözlerimden asla çekmiyordu.
Kollarını belimden ayırdı elimi tuttu, beraber arabaya doğru yürüdük. İnternette bir videosunu görmüştüm, araba sürerken. Çok karizmatik gözüküyordu.
Sonunda ikimiz de arabaya bindik, Calum arabasını tekrar çalıştırıp gideceğimiz yere doğru sürmeye başladı. ''Duke nasıl, kime bıraktın?'' gözlerimi ona çevirdim, güldü ''Duke'u benden daha çok seviyorsun, kıskanacağım bak.''
Şuraya bayılacaktım şimdi.
''Hayır,'' dedim gülerek, ''Sadece merak ettim ben yokken kim bakacak diye.'' gülerek o da kafasını salladı ''Annesine bıraktım.''
Annesi, Calum'un eski sevgilisi, Nia Lovelis yani, ön gruplarının bateristi, eski ön gruplarının.
Spotifyından bize Tame Impala açarken çok keyifli gözüküyordu Calum. Tame Impala dinlediğini bilmiyordum, ''Aa, ben bu grubu çok severim.'' kaşları kalktı ''Öyle mi? Yeni yeni dinlemeye başladım ben de. Bu şarkıları favorim.'' Let It Happen şarkıları çalarken kafama bir şey dank etmişti.
İki gün önce, gece, bu şarkıyı Instagram hikayeme koymuştum.
Calum benim sayemde Tame Impala dinlemeye başlamıştı. Bunu resmen gözüme sokuyordu!
Dudaklarımı birbirine bastırdım, kafamı Calum'a çevirdim. Anladığımı anlamış olacak ki yarım ağız gülüyordu yola bakarak. Sonra o eşsiz sesiyle şarkıya eşlik etmeye başladı.
''Bir kasırganın yaklaştığını duydum bağlı olmayan her şeyi alıp götürecek,'' dudaklarımda gülümseme oluştu, sesini hiçbir şeyin geçmesini istemiyordum. O dalmışken sesi çok azcık kıstım, sadece onu duymak istiyordum.
Şarkı sona erdi, Los Angeles'ta olacak bir ay sonraki Tame Impala biletini almayı aklıma yazıp Calum'a baktım ''Sesine bayılıyorum, tanrım çok güzel söyledin!'' arabayı restorantın önünde durdurup güldü ''Beğenmene sevindim, bütün albümlerini dinledim. Çok iyiler Fiona.''
Arabadan inip gösterişli bar&restorant benzeri olan meşhur yere sonunda girdik. Calum elini belime koyup beni yönlendirdi ''Şuraya oturacağız,'' kafa sallayıp beni yönlendirmesine izin verdim. Güzel bir yere benziyordu burası. Işıklandırması loştu, arkada ise hoş bir müzik eşliğinde Hollywood'dan tanıdığınız binlerce insanı görebilirdiniz burada.
Mesela Liam Payne karşımda arkadaşlarıyla yemek yiyordu. Calum'a el salladı, Calum'da ona gülümseyerek selam verdi.
İnanılmaz bir şeydi bu. Liam Payne size selam veriyor, siz ise kafanızı sallıyorsunuz. Birazdan ona 'Neden One Direction'ı dağıttınız?!' diye bağırmayı planlıyordum ben de.
Masalardan birisine oturduk. Calum heyecanla ellerini birbirine kilitledi ''Ee,'' dedi gülerek ''Sevdin mi burayı?'' ağzımın kulaklarımda olduğuna yemin edebilirdim şuan. ''Evet, çok güzel bir yere benziyor. Daha önce hiç duymamıştım.'' yalan. ''Oh öyle mi? O zaman daha çok sevindim, yeni şeyler tadacaksın.''
Masamıza başlangıç için bir kaç şey gelirken gözlerimi Calum'a çevirdim. Düşünceli, kibar adamı izlemeye koyuldum bir süre. Bir kadına nasıl davranacağını çok iyi biliyordu. Müzik zevkimi önemsemesi mesela, o kadar hoşuma gitmişti ki. Ondan gerçekten hoşlandığıma karar vermiştim. ''Bana biraz daha öyle bakarsan seni buradan kaçıracağım,'' utançla gözlerimi çevirdim başka yöne. ''Üzgünüm, daldım.'' dedim gülerek, masanın üzerinden elimi kavradı ''Şaka yapıyordum.'' gözlerimi tekrar ona çevirdim, bu sefer gözlerine sabitledim.
Bütün gece gözlerini gözlerimden ayırmadan konuştu benimle. Hayatından bahsetti; ailesinden, band arkadaşlarından, köpeğinden ve daha bir çok şeyden.
Söylemiştim, daha konuşacak ve paylaşacak çok şeyimiz vardı. Calum ve ben, birbirimizi mutlu edecek ve birbirimize iyi gelecektik.
***
