sixteen | not forgiven yet

209 27 15
                                    

Her şeyin bu kadar hızlı gelişeceği aklımın kenarından bile geçmezdi. Calum'la sinirli bir şekilde ilk defa sevişmiştik resmen. Ona olan tüm gardımı indirmiş, kendimi ona teslim etmiştim. Yaptığımın salaklık olduğu aşikardı ama bunu uzatmak da istemiyordum. Sonuçta kendisini açıklamıştı, neden öyle söylediğini ve yaptığını söylemişti. Ama yine de burnunu sürtmek istiyordum işte. Gönlümü almak için uğraştığını görmeliydim. Bunu hak ediyordum. 

''Hadi,'' dedim yanağımı göğsünden ayırıp, ''Duke'u alalım, akşam uçağınız varmış.'' üzerime askılı tişörtümü geçirdim, Calum kılını kıpırdatmıyordu. ''Şş, hadi.'' 

Kollarını belime dolayıp boynuma öpücükler kondurmaya başladı ''Aslında tura on gün var, haftaya pazar uçağım var.'' kaşlarımı çattım, Calum'u ittirdim ''Sen çok kötüsün, sırf seni dinleyeyim diye yalan mı söylettirdin?'' büyük dudaklarını ıslattı, ardından bana sırıttı. Muhtemelen aklına yarım saat önce yaptığımız şeyler gelmişti ''Kötü mü oldu?'' dedi gözlerimin içine bakarken, dudaklarımı birbirine bastırıp iç çektim. ''O zaman evime bırak beni.'' diye mırıldandım, dudaklarıma öpücük kondurdu ve beni yanındaki koltuğa bıraktı.

Üzerine siyah tişörtünü geçirirken gözlerimi ondan alamadım bir süre. Güzel esmer teni o kadar yumuşaktı ki onu öpmeye doyamadığımı söyleyebilirdim. Calum'un farklı bir albesini vardı. Çok çok yakışıklı değildi ama sizi ona çeken farklı bir büyüsü vardı sanki. Kusurları bile ona yakışıyordu resmen. Büyük burnu mesela. Hayatımda gördüğüm en güzel şey olabilirdi bile. 

''Bana gelmek istemediğine emin misin? Beraber vakit geçirirdik.'' 

''Kızlarla konuşmalıyım, belki başka bir zaman.'' diye mırıldandım, kafa salladı ''Şey,'' dedi, kucağımdaki elini elleri arasına aldı ''Yani biliyorum, salak bir teklif ama gitmeden önce de bir parti vereceğiz. Kendimi affettirmek için seni davet etmek istiyorum. Sadece senle olacağım, asıl Calum'u görebileceksin.'' gözlerime beklentiyle bakarken iç çektim ''Teşekkür ederim ama almayayım, başka bir zaman belki.'' 

Bu kadar anlayışlı olacağını düşünmezdim, kafasını sallayıp elimin üzerine öpücük kondurdu. Elini elimden çekmeden arabayı çalıştırdı. 

Geldiğimiz yolu geri gitmeye başlarken ellerimize takıldı gözüm. Elimi bırakmıyordu, belki de gidene kadar bırakmayacaktı. Şuan sadece onu affedeyim diye mi böyleydi yoksa gerçekten bana karşı bir şeyler hissettiği için mi böyleydi bunu seçemiyordum.

Kafam inanılmaz karışıktı.

Sessiz bir yolculuk sonunda evimizin önüne gelmiştik, Calum'a döndüm. ''Seni affetmiş sayılmam hala, haberin olsun.'' dedim, çantamı koluma taktım. Calum gülümsedi ''Tamam, öyle olsun...Yarın görüşeceğiz değil mi?'' 

''Bilmem, yani olabilir.'' kafa salladı, yanağımı öptü. Tebessüm ettim, o da kocaman gülümsedi. ''Görüşürüz yarın, Duke'u öp benim yerime.'' gülerek kafa salladı, parmaklarını saçlarına daldırdı ''Tamam, öperim.'' 

Arabadan indim, Range Rover'ı ben içeri girene kadar muhtemelen orada bekleyecekti. Güldüm, şuan her şey yeni yeni kafama dank ediyordu. Yaklaşık bir saat önce o Range Rover'ın sürücü koltuğunda Calum Hood'la sevişmiştim.

Salak salak gülerek eve girdim, Calum' da eve girdiğimi görünce arabasını çalıştırıp gitmişti. Yarın beraber ne yapacağımızı merak ediyordum. Gönlümü almak için ne yapacağı beni heyecanlandırıyordu. 

''Duke nerde?'' dedi Heather, mutfakta oturuyorlardı ve beni görünce ikisi de ayaklanmıştı. Dudaklarımı birbirine bastırdım, ''Neler olduğunu anlatacağım ama can güvenliğim konusunda söz vermelisiniz.''

''Onunla seviştiğini söyleme Fi,'' dedi Valerie, kaşlarımı çattım ''Nasıl,'' 

''Tanrım sana inanamıyorum!'' diye sesini yükseltti, çantamı girişteki vestiyere koydum, ellerimi havaya kaldırdım ''Sakin ol, her şey çok ani oldu. Ne olduğunu bile anlamadım.'' Valerie elleriyle kendini yellerken Heather anlamayan gözlerini bana çevirdi ''Ne ara, tanrım nasıl oldu ve Duke'a naptınız?'' 

''Şöyle ki,'' dedim, elimle onlara sandalyeleri gösterdim ''Oturun da anlatayım.'' Valerie inatla kollarını önünde birleştirmiş bana bakıyordu. ''Ne tanrım?'' dedim sinirle ''Seviştik işte, sana neden hesap vermek zorundayım ki?'' Valerie'nin kaşları kalktı ''Ben burada seni düşünüyorum Fiona. Sence de biraz hızlı olmadı mı?''

''Sadece, her şey çok ani oldu. Kavga ediyorduk, ağzına sıçtım açıkcası. Sonra işte, sevişiverdik.'' Heather kahkaha patlattı, ikimiz de ona döndük. Eliyle ağzını kapatarak gülmeye devam ederken kafamı iki yana sallayıp ben de gülmeye başladım. Valerie de sonunda bize katıldığında hep beraber on dakika boyunca güldük.

''Ahh,'' dedi Valerie karnını tutarken ''Sevişiverdikmiş,'' gözümden gelen yaşları parmaklarımla yakaladım, gülmeye devam ettim ''Ne,'' dedim ''Bir anda oldu işte.''

''Ee nasıldı peki?'' dedi Heather sandalyesine otururken, karşısına oturdum yanıma ise Valerie oturdu. ''Çok iyiydi. Vücudu o kadar güzel ki.'' yanağımı avuç içime yaslayıp o anları düşündüm. 

Gerçekten inanılmaz güzeldi Calum. Vücudu, elleri, kolları, dudakları, gözleri... Her şeyinin bu kadar güzel olması kalbimi yerinden çıkartacak diye korkmuştum sevişirken aslında. Güzel parmakları sırtımda gezinirken, dudakları dudaklarımı ezerken zevkten öleceğimi düşündüm. Onu özlediğimi fark etmiştim şimdi de. Ama tekrar yine ona teslim olmayacaktım. Bu sefer kesindi. Onu affetmem için çabalayacaktı. Belki turdan döndüğünde onunla yeniden sevişirdim.

''Daldı gitti baksana, parmaklarını düşünüyordur kesin.'' dedi Valerie gülerek, gözlerimi ona çevirip güldüm ''Agh, ben bir duşa gireyim. Sonra uyurum biraz, yorgunum. Yarın iş var.'' Heather kafa salladı. ''İyi uykular güzellik,'' sonra Valerie'ye döndü ''Sims oynayalım mı?'' Valerie kafa salladı, ''Ben çay yapayım, sen de playstationu aç. İyi uykular bu arada Fi,''

Onları sims randevularıyla başbaşa bırakarak odama doğru yol aldım. Yorucu ve heyecanlı bir günün ardından uykuyu en çok bu beden hak ediyordu galiba.

***

Benim hala dönemim bitmedi...projelerim devam ediyor o yüzden bölüm yazamıyorum :(

dear fiona, count me in | hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin