Yukarıdan yağan konfeti parçaları ile sahne ışıkları birleşirken konserin son şarkısının son notalarını duymaya başlamıştık. Calum'un kolları belimde, çenesi omzumdayken kendimi ona yaslamıştım. Beraber sallanarak konserin bitmesini bekliyorduk.
Kafamı ona çevirdim, evden çıkmadan önce yüzüne zorla sürdürdüğüm simler kirpiklerine bulaşmıştı. Renkli ışıklar suratına vuruyordu, simler zaten parıldayan suratını iyice parlatıyordu. Dudaklarını öptüm, Calum gülümsedi. ''Teşekkür ederim,'' dedi elini yanağıma koyarken, yanağımı eline yasladım avuç içini öptüm ''Ne için bebeğim?''
''Bu güzel konser için...Çok eğlendim.'' bu sefer o benim dudaklarımı öptü, öpücüğümüzü derinleştirdi. Kollarımı sıkıca boynuna doladım, Calum ise bir elini kalçama indirdi.
Dudaklarımızı ayırdım, burnunu burnuma sürttü ''Evlensene benimle,'' dedi, kafası biraz iyiydi. Konsere gelmeden önce ben bir bira içerken o da sek tekila içmişti. Güldüm, ''Kafan güzel,'' güldü, ''Yani?''
''Yani düşünmeden konuşuyorsun.''
''Evlen benimle.'' dedi diretir gibi, güldüm ''Calum, hadi yürü. Konser bitti zaten.''
''Lütfen, benimle evlen.'' dudaklarını ıslattı, belimdeki kolunu sıklaştırdı. ''Evlen benimle, benden soğursan boşanırız.'' kıkırdadım, Calum beklentiyle gözlerime bakıyordu.
Ciddi miydi bu?
''Evlenelim işte.''
Daha çok erkendi. Sevgili olalı bir gün olmuştu, evet beraber çok vakit geçirmiştik ve birçok şey paylaşmıştık ama evlenmek biraz cesurcaydı. Bir kere o bir banddeydi. Tüm dünya onu tanıyordu. Bir anda evlenmesi onun kariyeri için iyi olmayabilirdi.
''Yine düşünüyorsun,'' dedi sitem ederek, dudaklarım aralanmış Calum'a bakıyordum. ''Düşünmeden yapsak ne olur sanki? Seninle evlenmek istiyorum. Hep benimle ol istiyorum.''
''Calum,'' dedim uzatarak, ''Hı?'' dedi dudaklarındaki muzır gülümsemeyle. ''Seninle evlenmek istemediğimden değil ama, sence de erken değil mi?''
Ne diyordum ben? Tabii ki erkendi!
''Ben sana aşığım, sen bana aşıksın. Daha ne olacak? Ne bekliyoruz? Beş sene beklesek ne olur? İki saat beklesek ne olur?'' derin bir nefes aldım, ''Bence biz eve gidelim. Sen uyu, sabah kalkıp evleniriz.''
''Beni kandırma.'' diye mırıldandı, ''Sabah unutturacaksın bana.''
''Hayır, unutturmayacağım söz. Sabah gidip evleniriz.'' yürümeye yeltendim, Calum ise çivilenmiş gibi yerinde duruyordu. Çocuk gibi kollarını göğüslerinin altında birleştirdi. ''Ben şimdi evlenmek istiyorum.'' dedi, gülmemek için kendimi tuttum ardından elimi alnıma götürüp kafamı iki yana salladım ''Söz,'' dedim gülerken ''Sabah evleneceğiz. Hadi Calum, insanlar bize bakmaya başladı.'' diye fısıldadım, Calum ise tam bir çocuk gibi omuzlarını kaldırıp indirdi ''Bana ne.'' diye mırıldandı.
İnsanlar yavaş yavaş Calum'u tanımaya başlamıştı, bir kız telefonunu çıkarttığında derin nefes aldım. Calum'un kolunu tuttum ''Tamam aşkım, evlenceğiz. Hadi gel.'' diye fısıldadım, Calum gözlerindeki parıldamayla kafasını kaldırdı ''Gerçekten mi?'' dedi, suratındaki büyük gülümsemeyle. Onu onaylarcasına kafa salladım ''Evet sevgilim, hadi gel.'' ellerini çırptı, kolunu omzuma koyup saçlarımı öptü.
''Acaba nasıl evleniliyor,'' diye mırıldandı, arabaya binerken. Bu söylediği beni güldürdü, Calum'da gülmeye başladı. Ardından telefonunu çıkarttı.
''Los Angeles'da evlenmek,'' bu sefer kahkaha attım, Calum gülüyordu. ''Gülme!'' dedi kıkırdarken, sonra bir anda yüzü ciddileşti ve bir şeyler okumaya başladı.