twenty-nine | wedding things ft girl talk

115 18 18
                                    

''Bilemiyorum Joy bence Fiona'ya daha abartılı bir şey almalıyız.'' dudaklarımı birbirine bastırdım, ellerimi üstümdeki gelinlikte gezdirdim. Joy dudak büzdü ''Haklı olabilirsin, kızımızın güzelliği daha da şatafatlı gösterilmeli.'' Mali hafifçe el çırptı, Valerie derin bir nefes aldı ''Bence Fiona ne istiyorsa onu almalıyız, size saygısızlık etmek istemem ama Fiona sade şeyleri daha çok sever.'' 

''O biraz senin tarzına kayıyor Valerie,'' dedi Heather gülerek, Valerie sinirle Heather'a baktı ardından Heather ağzına görünmez bir fermuar çekti.

Şuan tek isteğim babamlarla evde kalmak için zorlanan Calum'a sarılmaktı. Çünkü çok sıkılmıştım. Herkes kendi tarzına göre bir gelinlik seçip önüme sürüyordu. Halbuki Calum'la bir avmye girmiştik ben de kendime göre bir elbise seçip onunla evlenmiştim işte.

''Nikahta giydiğimi giyebilirim aslında,'' dedim, üstümdeki dantelli elbiseye bakarken annem göz devirdi ''Fiona,'' dedi, sinirlendiği belliydi ''Sadece dümdüz bir elbiseyle evlenilir mi?''  

''Pekala,'' dedim mırıldanarak ''Bari Calum gelsin, bana yardımcı olsun. Onun zevki de benim için önemli.'' annem onaylamayarak kafasını salladı, ayağa kalktı ''Düğünden önce damadın gelinliği görmesi uğursuzluk getirirmiş.'' Joy kafa sallayarak annemi onayladı, Mali bu sefer kızlara katılarak güldü ''Tanrım, Sophia...Böyle şeylere inanılır mı?'' Joy kaşlarını çatarak kızına baktı ''Tabii ki olur, ben de böyle düşünüyorum.'' Valerie gözlerini dışarıya çevirdi, Heather ile bıyık altından güldüklerine adım gibi emindim. 

Sonra gözlerimi Valerie'den çıkışa doğru çevirirken duvarın kenarında bir mankenin üzerinde olan gelinliği gördüm. Adeta aşık olduğum gelinliğe bakıp derin bir iç çektim, annem el çırptı ''Sonunda!'' dedi gülerek ''Bir gelinlik beğenebildin.'' görevli kadın güldü, ''Hangisini beğendiniz?'' dedi bana bakarak, parmağımla gelinliği gösterdim ''Kolları dantelli olan,'' dedim gülümseyerek, kadın kafasını sallayarak gelinliği getirmek için mankene doğru ilerledi. 

Sonunda içime sinen bir gelinliği almış ve mağazadan çıkabilmiştik. Annem ve Joy kendileri için birkaç şey bakacaklarını söylemişlerdi, Mali'de onlara katılmak için aramızdan ayrılmıştı. Ben, Valerie ve Heather'da alışveriş merkezinin dışındaki bir kafeye oturmuştuk.

''Yani Ashton Kaykay'den ayrıldı mı?'' dedim, milkshakeimi içmek için pipeti ağzıma götürürken. Valerie kafasını hızla salladı ''Evet,'' dedi, ''Sana söylemiştim. Bana söz verdiği için bunu yapacaktı. Ancak düğününüze beraber gelemeyeceğiz. Kaykay'i üzmek istemediğini söyledi.'' dedi. Heather derin bir nefes aldı, ''Bu işin altında da bir şey var ama, neyse.'' diye mırıldandı, Valerie kaşlarını çattı ''Dua et Fiona'nın en mutlu gününe doğru gidiyoruz, yoksa şimdi seninle kavga ederdim.''

''Ay, çok sağol yani. Lütfettin.'' kaşlarımı hafifçe çattım ''Hey,'' diye mırıldandım ''Noluyor size?'' Valerie omuz silkti, gözlerini dışarıya çevirdi. Ben de Heather'a diktim gözlerimi. ''Sen gittiğinden beri Ashton çıkmıyor evimizden.'' dedi sinirle, kaşlarım kalktı ''Nasıl yani?''

''Bildiğin, sürekli bizde.'' Valerie kafasını hızla Heather'a çevirdi ''Sağol yani Heather. Bizi çok istemiyorsan ben de kendime başka bir ev tutarım.'' Heather sinirle konuşacakken sözünü kestim ''Tanrım, siz napıyorsunuz böyle? Bir aydır yanınızda yokum diye birbirinize girmişsiniz.''

Valerie derin bir nefes aldı, sonra gözlerini bana çevirdi ''Sadece, beraber vakit geçirmekten hoşlanıyoruz. Hem artık bir sevgilisi de yok. Neden bu kadar problem oldu?'' Heather göz devirdi ''Çünkü ona güvenmiyorum. Bir defa aldatan bir daha aldatır.'' 

''Bir kere olsun bana hak versen zaten kendimi şu binadan atacağım.''

''Haklı olsan sana hak veririm Valerie.'' Valerie sinirle güldü ''Luke'u getirdiği gece pek memnundun. Seviştiğiniz içindi galiba.'' Heather gözlerini kocaman açtı, ondan önce ben konuştum ''Ne?'' diye bağırdığımın farkında bile değildim. Heather eliyle yüzünü kapattı, Valerie yaptığı hatanın farkına varmışcasına gözlerini bardağına çevirdi. ''Öncelikle,'' dedim sinirle ''Bunlar yaşanıyor, siz ikiniz muhtemelen her gün kavga ediyorsunuz ve kimse bana tek kelime bir şey anlatmıyor mu?'' Heather elleri yüzündeyken konuşmaya devam etti ''Başında zaten bir ton dert var,'' sözünü tamamlamadan onu böldüm ''Tanrı aşkına, siz benim ailemsiniz. Birbirinizden nefret etme derecesine gelecek kadar beklemenizin hiçbir açıklaması yok.'' dedim, Valerie ofladı ''Hayır Fiona, o kadar da değil. Birbirimizden nefret falan etmiyoruz. Sadece hayatlarımıza çok karışmamamız gerektiğini düşünüyorum.'' Heather hayretle Valerie'ye baktı. ''Gerçekten sana inanamıyorum ya,'' diye mırıldandı.

''Şimdi,'' dedim ikisine de bakarak ''İkiniz de bir sakinleşin. Birbirinize neden bu kadar dolmuş olabilirsiniz ki?'' 

''Sanki bilmiyorsun,'' dedi Heather ''Ashton'a güvenmiyorum Fi.'' kafa salladım ''Ben de güvenmiyorum.'' Valerie göz devirdi, elimi elinin üzerine koydum ''Senin hayatın, evet asla hayatına bu kadar çok müdahale etmemeliyiz. Ama sadece senin iyiliğini düşünüyoruz. Üzülmeni asla istemeyiz V. Bunu sen daha iyi bilirsin.''

''Sadece,'' dedi Valerie ''Birkez olsun bana güvenin olur mu?'' Heather derin bir nefes aldı ''İyi Valerie, sen bilirsin. Ben artık tek bir şey söylemeyeceğim.'' diye mırıldandı, diğer elimi de Heather'ın masadaki elinin üzerine koydum ''Hemen trip atma böyle.'' dedim ''Bu artık onun kararı. Bir şeyleri biz onaylamıyoruz diye bizden gizli yapmasından iyidir.'' dedim, baştaki davranışını kastederek. Heather kafa salladı. ''Ama hala ona kırgınım.'' dedi çocuk gibi, Valerie göz devirdi ''Özür dilerim,'' dedi ''Pat diye söylememeliydim.''

Gözlerimi kocaman açtım ''Hey! Evet, bana bahset bakalım. Luke işi ne?'' Heather ofladı, ''Pişman olduk zaten ikimizde. Kapattık konuyu. Luke'la arkadaş kalmak istiyorum. İlerisi beni korkutuyor.'' diye mırıldandı, kaşlarımı çattım ''Neden?''

''Hala Sierra'ya aşık. Kimsenin yara bandı olmak istemem.'' dedi, kafa sallayarak onu onayladım. Gülümsedi, ''Seni nasıl özlemişiz Fi,'' dedi. Ardından ise eve dönene kadar orada birçok konu hakkında konuşup eski günlerdeki gibi dedikodular yaptık.

Onlarla vakit geçirmekten ne kadar hoşlanırsam hoşlanayım yine de eve dönmek için saatler, dakikalar saymıştım. Muhtemelen beni evde bekleyen, en az benim onu özlediğim kadar o da beni özlemiş bir sevgilim vardı. 

İkimizde olacak tören için çok heyecanlıydık. Sevdiklerimizin önünde yeminlerimizi tazeleyip sabaha kadar dağıtacaktık işte. Her şey kesinleşmiş olacaktı. Ailemizin bize olan kırgınlıkları da bitmiş olacaktı işte. En önemlisi de biraz buydu. 

Evimizin kapısını açtım, fakat evin içerisi çok sessizdi. Muhtemelen bahçede olacaklarını düşünüp içeriye girdim, Joy ve annem kendilerini koltuğa attılar. ''Baba! Calum!'' diye seslendi Mali, ben de elimdeki poşetleri bıraktım.

David bahçeden geldi, Mali'ye sessiz olması için sus işareti yaptı ''Calum uyuyor, biraz sessiz olalım.'' dedi gülümseyerek, kaşlarım hafifçe çatıldı ''İyi değil mi?'' babam kafa salladı, annemin yanına oturdu ''Evet, biraz başı ağrıyordu sadece.'' derin bir nefes aldım, ''Ben bir Calum'a bakayım.'' dedim, sonra odamıza doğru yürümeye başladım. Baş ağrısının tutması iyi bir şey değildi.  

Odaya girdim, sessiz olmaya özen göstererek kapıyı kapattım. ''Geldin mi?'' diye mırıldandı Calum, tek gözünü aralayarak bana baktı. Gülümsedim ''Geldim bebeğim,'' iki adımda yatağa ulaştım, Calum anında kollarımın arasına çocuk gibi yerleşerek boynumu öptü ''Tanrım sonunda, seni çok özledim.'' dedi, gülümsedim. Saçlarını öptüm biraz, parmaklarımı ensesine götürdüm ''Başın mı ağrıyor?'' dedim mırıldanarak, kafasını aşağı yukarı salladı hafifçe ''Biraz, çok az yani.'' dudaklarımı alnına bastırdım, Calum'da eteğimin ucuyla oynamaya başladı ''Neler aldın kendine?'' dedi meraklı meraklı, kafamdaki düşünceleri kovmaya çalışıp ona cevap verdim ''Gelinliğimi aldım,'' dedim gülerek, kafasını kaldırıp bana baktı ''Görebilir miyim?''

''Annem uğursuzluk getireceğini söyledi.'' dedim gülerek, Calum kıkırdadı ''Peki, öyle olsun. Bakmam ben de.'' uzanıp yanağını öptüm, ''Uyumak ister misin?'' dedim, ''Evet. Başım gerçekten ağrıyor.'' dedi. Ağrısı olduğu apaçık ortadaydı. Sesi oldukça kısık geliyordu. Gözlerini açmakta ise zorluk çekiyordu.

Kalbimin tam ortasında olan acı tekrar harekete geçmiş, Calum'un canı yandığı için benim de canımın yanmasını sağlamıştı. ''Hadi uyu bebeğim, ben de burdayım.'' bana sıkıca sokulup gözlerini yumdu. Ben de elimden gelen tek şeyi yapabildim, tanrıya dua ettim onu benden almaması için.

***

ölmeyecek korkmayın xd


dear fiona, count me in | hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin