twenty-six | we'll be alright

129 22 20
                                    

Calum'un düzenli nefesleri boynuma çarpmaya devam ederken ben de parmaklarımı saçlarında dolandırıyordum usulca. Kafamda dolanan türlü senaryolar, düşünceler o uyanana kadar son bulmayacaktı. Neden böyle yapıyordu? Neden bu haldeydi? Calum'un nesi vardı?

Başkasına mı aşık olmuştu acaba? düşüncesi beni öldürüyordu resmen. Kalbim ağrıyordu. O çok mutsuzdu, halsiz görünüyordu. Bir hastalığı olsa elbet bana söylerdi, benden gizlemezdi. Ama ya başkasına aşık olduysa?

Derin bir nefes aldım, gözlerimi suratında gezdirdim bir süre. Hafifçe kollarından sıyrıldım, Ashton'la konuşmalıydım. En iyisini o bilirdi, Calum'un kafasında ne dönüp durduğunu bana anlatması gerekiyordu. Benimle paylaşmadığı bir şey vardı Calum'un. Onu bu denli üzen, kedere düşüren şeyi öğrenmem gerekiyordu.

Başkasına aşık olduysa bile bunu anlayışla karşılardım, sonuçta her şey çok ani olmuştu. Üç gün içerisinde evlenmiştik. Onu anlardım fakat böyle saklaması beni çok üzerdi. 

Hafifçe mırıldandı, kolları arasına yastığı sıkıştırıverdim. Yanağını yastığa bastırıp uykusuna devam etti, şakağına öpücük kondurdum. Ayakkabılarımı giyip otel odasından sessizce ayrıldım. Koridora çıktım, omzumu duvara yasladım bir süre. Onu bu kadar düşündüren, kollarımda ağlatacak raddeye getiren şeyin ne olduğunu çok merak ediyordum. Beni korkutmaya yetiyordu bu davranışları.

'Sağlık sorunu varsa?' düşüncesi de aklımdan geçmemiş değildi, fakat öyle bir şey olsaydı kesinlikle bana söylerdi. Biz evliydik, her şeyi paylaşmamız gerekirdi birbirimizle.

''Fiona?'' kafamı arkaya çevirdim, Raven hızlı adımlarla yanıma geldi ''Bir şey mi oldu?'' dedi, kafamı iki yana salladım ''Ashton'la konuşmam gerekiyor da. Hangi odada kalıyor biliyor musun?'' dedim, sesimin çatladığına adım gibi emindim, çünkü endişeden başka bir duygu yoktu şuan vücudumda. Biri iyi misin dese, ağlayacak durumdaydım.

''İyi olduğuna emin misin? Suratın bembeyaz.'' dedi mırıldayarak. Kafamı aşağı yukarı salladım, ''Ashton'la konuşmam lazım.''

Eliyle iki oda ötesini gösterdi ''Şurada kalıyor, seninle gelmemi ister miydin?'' 

''Gerek yok. Teşekkür ederim,'' dedim yalandan gülümseyerek, o da iç çekti. Calum'un odasının yanındaki odaya girdi.

Duvardan omzumu çektim, Ashton'ın odasına doğru ilerledim. Ona zaten Valerie meselesinden dolayı sinirliydim, eğer Calum'la alakalı bana bir şey söylemezse onu orada boğabilirdim bile. 

Odasının önüne yanaştım, kapıyı tıklatmadan önce zaten aralık olduğunu fark ettim. Ama direkt dalmak ayıp olabilirdi, o yüzden önce tıklatmak istemiştim. Fakat, içeriden Calum'un ismini duyunca kaşlarımı hafifçe çattım. Şuan direkt dalmaktan daha kötü bir şey yapıyordum. Kapı dinliyordum.

Stresten buz gibi olan ellerimi birbirine kavuşturdum, midem bulanıyor gibiydi. Kapıyı biraz daha araladım, seslerini daha iyi duymalıydım. 

''Fiona'ya söylemesi lazım, çok endişeliydi onun için arabada.'' dedi Lana, Luke'un sesini duydum sonra ''Katılıyorum, doktor zaten durumu kötüye gidiyor dedi. LA'ye döner dönmez doktora görünmesi lazım. Fiona'dan habersiz nasıl yapacak bunu?''

Elimle hızlıca ağzımı kapattım, Calum'un bir hastalığı mı vardı?

''Bilmiyorum ki, çok inatçı. Nia'dan sonra o da onu terkedecek sanıyor. Salak, daha sonra öğrenirse belki daha kötü tepki verir.''

Tanrım, bir hastalığı vardı ve benden saklıyordu.

Dudaklarımı ıslattım, derin bir nefes alıp ellerimle yüzümü kapattım. Şuan yere yığılmamam için tek bir sebep yoktu. Ben de salak gibi başkasına aşık olup olmadığını düşünüyordum. Tam bir gerizekalıydım.

dear fiona, count me in | hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin