two | an offer

335 37 28
                                    

Korku, endişe ve telaş.

Üçü de midenizi tetikleyen, karnınızı ağrıtıp size soğuk terler döktüren üç duygu.

Kucağımda Duke'u sıkıca sarmış deli gibi çalınan kapımızı dinliyordum. Önümde vikipediye şaşkınlıkla bakan iki arkadaşım vardı.

''Sıçtık,'' dedi Valerie ''Gerçekten fena sıçtık, bunlar bizi dava ederse,'' Heather endişeyle Valerie'ye döndü, ''Tanrım, saçmalama. O kadar abartmazlar.''

''Köpeklerini çaldık sanıyorlar Heather.'' derin bir iç çektim, başımız beladan asla kurtulmuyordu. Los Angeles'a taşındığımızdan beri sürekli hayatımızda bir sorun çıkageliyordu. Üçümüz de lanetli miydik? Yoksa gerçekten tanrı bizden nefret mi ediyordu?

Sadece küçük bir köpek bana sığındığında onu sahibine ulaştırmak istemiştim ama sahibi tam bir ayı olduğundan bana hırsız olarak seslenmişti. Ben Fiona'ydım. Asla böyle bir iftiranın altında kalamazdım. Kalmadım da. Eve girdim ve on dakika sonra kapımız deli gibi çalınmaya başladı. Biz de o sırada Calum Hood ve bandini araştırmıştık.

''Tamam,'' dedim, sesim endişeden dolayı çatlamıştı, muhtemelen yüzüm ise bembeyazdı çünkü korkuyordum.

''Şimdi, gidip kapıyı açacağım. Siz de onları 'Arkadaşımız deli, böyle şeyler yapar vs. diyerek ikna edeceksiniz. Anlaştık mı?'' Heather ve Valerie aptal aptal suratıma bakarken derin nefes aldım. Ellerim üşüyordu. Duke'un sıcak göbeğinde elimi ısıtırken kapıdan bir anda Calum'un sesi duyuldu, Duke sahibinin sesini duymuş olacak ki havladı ''Tanrım Duke, oğlum!'' Calum bunu söyleyince Duke kucağımdan yere zıplayıp kapıya doğru koştu.

Hızlıca peşinden gittim, kapıyı açtım.

Calum hızla içeri dalıp Duke'u kucakladı ''Oğlum, benim güzel oğlum.'' endişeli olduğu belliydi, hala üstünde siyah tişörtü vardı ama terlemiş olamıydı ki koltuk altları sırılsıklamdı, ardından kıvırcık saçlı, sahilde Valerie'nin kavga ettiği yakışıklı çocuk içeri girdi. İsmi Ashton olmalıydı.

Calum Duke'u kucağında sıkıca sarmış, gözlerini bana çevirmişti. Sinirli halimden eser yoktu. Onun yerine endişeli bir Fiona gelmişti. ''Ben,'' dedim boğazımı temizledim ardından ''Köpeğini çalmadım,'' Calum siyah gözlerini bana çevirdi, ardından yanaklarını şişirdi ''Evet, biliyorum. Aptal arkadaşım Ashton köpeği elinden kaçırmış.''

Gözlerimi yumdum, üstümden bu iğrenç ithamın kalkması sanki üzerimden seksen kiloluk bir asansör kalkması gibi bir şey olmuştu. Gözlerim açıp Caluma baktım, o ise devam etti ''Üzgünüm, böyle çirkin bir yakıştırma yaptığım için.''

Heather ve Valerie'nin arkamda olduklarını, Heather'ın konuşması ile fark ettim ''İçeri girin,'' dedi her zamanki şirin tavrı ile. Heather görüp görebileceğiniz en iyi insan olabilirdi. Her zaman pozitifti. İster istemez herkese iyilik yapardı. İçinde kötü tek bir duygu barındırdığına asla inanamazdım. Fakat insanlar onun bu iyiliğini kötü olarak kullanıyordu. Erkek arkadaşı onu aldattığında Heather çok üzülmüştü fakat ona kızamamıştı. Sevgilisi ile yüzsüz ibnenin tekiydi. Heather'a açık ilişki teklifinde bulunmuştu.

Sonra Valerie onu dövmüştü falan falan.

Ashton dişlerini göstererek güldü ''Çok iyi olur, bir kahve falan,'' Calum gözlerini Ashton'a diktiğinde Ashton yanlış bir şey yaptığını düşünmüş olacak ki sustu, Calum bana bakarak konuşmaya başladı ''Duke'u bulduğun için teşekkürler. Biz kalmayalım,'' Heather güldü ''Aa olur mu öyle şey, girin içeriye.'' Ashton bu sefer Calum'u dinlemeyip içeriye daldı. Valerie gözleriyle Ashton'u izlerken beyninden geçen 'Seni öldüreceğim,' düşüncelerini görebiliyordum.

dear fiona, count me in | hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin