0,1♛

13K 658 349
                                    

"Giriyorum Jimin" kulaklığı kulağıma iyice yerleştirdikten sonra gri kısa saçlarımı önüme almıştım.

"Dikkat et Lalisa. Barın bazı yerlerinde bağlantımız kesilecek." Beni göreceğini bildiğim için başımı sallamış ve korumanın yanından geçmiştim. Buraya kadar kolaydı. Sadece avımı izleyecek ve dikkat çekmeden bardan çıkacaktım.

Üzerimde bara uyum sağlayan bir tulum ve kadife kırmızı çizmelerim vardı. Küçük çantanın içinde olduğunu bildiğim silahı her an birine doğrultmamak için zor duruyordum.

Gürültülü barda sigara kokusu ile dans eden insanlar fazlası ile cesurlardı. Birkaç gencin yanından geçerken bedenime dokunmamaları için üstün bir çaba sarf etmiştim.

Her an biri beni kendine çevirecek bende onun beynini dağıtmak zorunda kalacağım diye korkuyordum. Çünkü bu, üzerine bir yıldır çalıştığımız planın başarısızlıkla sonuçlanmasına neden olurdu.

Bar taburelerinin birine kendimi attığımda adamı olduğunu bildiğim barmene yaklaşmıştım.

Jung Hoseok...

"Ben bir güllü Amulet Gin alabilir miyim?"

Yüzüme tatlı bir ifade kondururken kırmızı dudaklarımı olabildiğince göze sokmaya çalışıyordum. Eğer onu tavlayacaksam arkadaşları ile de iyi olmam lazımdı. Biri bile beni beğenmezse yada istemezse vazgeçeceğine adım kadar emindim.

"Tabiki." Hoseok metal bardağı çıkarmış ve içine buzları atmıştı. Şov barmenlerinin işinin bir parçasıydı ve o... Hakkını veriyordu.

"Seni buralarda ilk defa görüyorum."

Yes! Merak uyandırmaya başlamıştım bile. Bu iş sandığımdan çok daha kolay olacaktı.

"Belki hatırlamıyorsundur ha?" Bu iş için sarı saçlarımı omuzlarımda kestirmiş ve griye boyatmıştım. Beni hatırlamaması gayet normaldi.

"Böyle bir güzelliği unutabilme gibi bir ihtimalim yok." Cam bardağın içine hazırladığı karışımı dökerken alttan yüzüme bakmıştı. Son bir aydır sürekli onları gözlemliyordum. Onlar beni görmese bile bu üç adamın nasıl kızlarla takıldığına kadar her şeyi biliyordum.

"Doğru yurt dışından bu gün geldim." Bardağın içine güllerini özenle yerleştirirken yeniden yüzüme bakmıştı.

"Koreli değilsin "

"Değilim."

Koreceyi çok iyi konuşmamın nedeni çenesi düşük bir arkadaşa sahip olmamdan geliyordu. Yoksa bir yıl önceye kadar Tayland'daydım.

"O zaman hoşgeldin."

Bardağı önüme bırakırken gülümsemiştim. Bu işte iyiydi. Bunu yaptığı içkiden de anlayabiliyordum.

Hoseok kendi köşesine çekildiğinde derin bir nefes vermiştim. İlk defa onları inine giriyor. İlk defa onlardan biri ile konuşuyordum. Onlara dair her şeyi bilsem de içimde hep bir korku vardı. İstihbaratın arkamda olduğunu bilsem de bu işte yalnızdım.

Jeon Jeongguk'u ben tavlayacak bana güvendiği ilk anda sırtından vuracaktım.

Ona sahip olacak ve kıvrandıracaktım.

'İnfinity' ve tüm Kore'nin sahibi olan Jeon Jeongguk'u ben bitirecektim.

Yarı dolu olan bardağın yanına sıkıştırdığım para ile mekandan ayrılmıştım. Yüzümde keyifli bir gülümseme vardı. Karanlığın Efendisi'ni bitirmek eğlenceli olacaktı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selam💚

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selam💚

Aslında bekleyecektim ama benden size yeni yıl hediyesi olsun istedim. Kısacık ve aslında çoğu şeyi anlatan bir bölüm ile karşınızdayım. Gelecek bölüm ise birkaç hafta sonra aynı konuştuğumuz gibi cuma günü.

Vote atmayı ve düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın. Sizi seviyorum. Nice mutlu, huzurlu, güzel senelere💚

Erebus: God of Darkness | lizkook³Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin