2.3♛

5.4K 486 537
                                    

Sugarman olayı part- 1

"Müsait mi?"

Elimde Jeon Jeongguk'un isteği ve dakikalar önce hazır ettiğim belgeler vardı. Her şeyi usulüne göre ayarlamış küçük planım için ilk adımı atmaya hazırlanmıştım. Asistanı "evet Lalisa hanım" dediğinde kapısını açmış ve içeriye girmiştim.

Jeon Jeongguk masasının arkasında bir iş adamı gibi otururken gözlerini bilgisayarından kaldırıp gözlerime ulaştırmıştı. Üzerinde ciddi bir hava vardı. Koltuğunda geriye yaslanırken yanına kadar ilerlemiş, dosyaları önüne bırakıp masasına yaslanmıştım. Aklımda iki plan vardı ve her ikisinin sonucu da evimize bağlanıyordu. Kilitli olan çalışma odasına girmeliydim. Ve bunun için elimden ne geliyorsa onu yapmalıydım.

"Başka bir şey var mı?"

Jeongguk gözlerime bakmaya devam ederken derin bir nefes vermişti. Önüne bıraktığım dosyalarla ilgilenmeye başladığında özensiz bir cevap için dudaklarını aralamıştı.

"Yok."

Bana tanıdığı vakitten dolayı yakın ya da samimi davranmıyor olabilirdi. Eğer birinci plandan gidersem garanti oynardım. Fakat ben... Onu zorlamak istiyordum.

"Jeongguk..."

İsmini fısıldamam dikkatini çabucak çekmiş bir saniye kadar önüne baktıktan sonra gözlerime ulaşmıştı.

"Beni öper misin?"

Yüzümde kırgın bir ifade vardı. Sanki ona ihtiyacım varmış gibi.  Birkaç saniye kadar yüzümü taradığında kaşları çatılmıştı. Sandalyesini geriye kaydırıp ayağa kalktığında bile hâlâ tüm dikkati bendeydi. Başımı öne eğip ellerime baktığım da ağlamaklı bir ifade takınıyordum. Bir adımda karşımda durduğunda büyük elleriyle yüzümü kavramıştı.

"Sorun ne?"

Harelerimiz birleştiğinde seslice yutkunmuştum. Dudaklarımı aralasam da hiçbir şey söylememiş sadece ona bakmıştım. Daha sonra ise dudaklarına uzanıp baskılı bir öpücük bırakmıştım. Gözümden bir damla yaş dudaklarımızın arasına girene kadar geri çekilmemiş, derin bir nefes vermiştim. Bana karşılık vermemiş sadece beklemişti. Gözlerimi araladığım da gözlerinin kapalı olduğunu fark etmiş, daha sonra ise burnumu çekmiştim. Kaşları çatılırken zifir karası harelerini aralamış, göz yaşının izlediği yolu yakıp kavurmuştu.

"Neden karşılık vermedin?"

Sesim titrerken masaya yasladığım bedenimin de titremeye başladığını hissediyordum. Verecek bir cevabı illaki vardı fakat o sadece beni izliyor, yaptığım şeylere bir anlam aramaya çalışıyordu.

"Seni öpmemi mi istiyorsun?"

Elleri yüzümden düşüp belime tutunduğun da sesli bir nefes verip başımı olumlu anlamda sallamıştım. Jeongguk bu cevabı bekler gibi bedenimi belimden tutup kaldırmış, masaya oturduğumda bacaklarımın arasına girmişti. Tüm bedeni bedenime değerken bu sefer de o dudaklarıma uzanmış, tutkulu ve ağır bir şekilde öpmeye başlamıştı. Ellerim saçlarının arasına karışırken kapattığım gözlerimden iki yaş süzülmüş, yanaklarım boyunca kaymıştı. Jeongguk bir eliyle belimin açıkta kalan kısmını okşamış diğeriyle ise yüzümdeki yenilenen ıslaklığı silmeye çalışmıştı. Dudaklarımız birbirlerine savaş açtığında dişleri tarafından ezilenler ise benim kırmızılıklarım olmuştu. Dudaklarının üzerinden derin bir nefes çektiğim de ensesinde saçları avuçlamamış onu daha çok kendime çekmiştim. Bedenimi bedenine bastırdığım da geri çekilmemiş bana karşılık vermişti. Bacaklarımın arasında kalan kısmını bedenime her değdirdiğinde odanın ısısı daha çok artmış, gözlerimden düşen yaşların sayısına meydan okumuştu.

Erebus: God of Darkness | lizkook³Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin