YENİ HİKAYE İLE SİZLERİ SELAMLIYORUM ARKADAŞLAR... KATHLEEN VE ALEXANDER İLE BAŞLAYAN HİKAYEMİZ YENİ NESİL İLE DEVAM EDİYOR... UMARIM BEĞENİRSİNİZ... İYİ OKUMALAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER...
İlk hikâyeden beş yıl sonra:
Colin Kourakin, odanın içinde volta atmaya devam ediyordu. Onun bu huzursuz halleri herkesi rahatsız ediyordu ancak kimse ses çıkarmadı. Eşi Megan, pencerelerden birinin yanında durmuş hemen karşısında en yakın arkadaşı vardı.
Kathleen Kuran, gözlerini pencereden dışarı dikmişti. Kocası dalgın bir şekilde koltukta oturmuş tamamen kendi dünyasına gömülmüş haldeydi. Onların bu durumda olmalarının nedeni dışarıdaki iki küçük çocuktu. Henüz beş yaşlarında güzel iki erkek çocuğu dışarıda oynuyorlardı.
Siyah saçları ve Kuran ailesinin meşhur buz mavisi gözlerini almış olan beş yaşındaki erkek çocuk Nathan Kuran'dı. Hemen karşısında annesinin kızıl saçlarını ve babasının altın rengi gözlerini almış olan ise Reyes Kourakin'di. Her ikisi de vampir kastının en üst seviyesinde iki vampir olarak doğmuşlardı. Her ikisi de henüz çok küçüklerdi ve aslında ne kadar karanlık bir dünyanın içinde doğduklarını bile bilmiyorlardı.
"Onları almasına izin veremeyiz" diye çıkıştı en sonunda Colin sessizliği bozarak. "Onlar daha çocuk"
Kimsenin bu konuda söyleyecek bir şeyi yoktu. Alexander'da en az onun kadar oğlunu vermek istemiyordu. Nathan bunun için henüz çok küçüktü. Ancak asıl sorun doğduğu zaman ve kandı. Nathan, çok özel bir melezdi. Bir Kuran ve bir Kourakin kanının birleşimiydi. Vampir dünyasının en güçlü iki safkanın kanını taşıyordu.
Üstelik bununla da bitmiyordu. Alexander ve Kathleen, bu dünyanın ilki olan çok güçlü ve bir o kadar da tehlikeli bir kadının güçlerine ve özelliklerine vakıflardı. Bu bağ bedenlerine bir dövmeyle kazınmıştı ve birbirlerine olan bağlılıkları sıradan bir kan bağı evliliğinin çok üstündeydi.
Buna karşılık Blake Kuran yani vampir dünyasının kurucusu ve aynı zamanda Alexander'ın atasına da sadakat sözleri vardı. Bu zamana kadar onun her isteğini yapmışlardı. Blake, yönetim onlarda gibi gösterirken arkadan yönetiyordu.
Kathleen, derin bir nefes alıp verdi ve kollarını kendi karnına sardı. "Ona sadakat sözümüz var" dedi en sonunda. "ve Lord Kuran'da kendisine olan sadakatimizi suiistimal edecek biri değildir"
Hayır, değildi. Ancak kimse çocuklarından ayrılmak istemiyordu. Blake Kuran, doğan iki erkek çocuğu da önlerindeki birkaç yıl için alıkoyacağını söylemişti. Her iki çocuğu da eğitime sokacak ve onlardan birer asker yaratacaktı.
Kimse bu düşünceden hoşlanmamıştı. Daha küçük birer çocuklardı ancak hiç şüphesiz ki Blake Kuran'ın yanında hiç kimsenin yanında olmadıkları kadar güvende olacaklardı.
Yine de Kathleen minik oğlunun kendi hayatını yaşamasını istemişti. Ancak ne yazık ki bu dünyada artık kimse güvende değildi. Blake Kuran'ın söylediğine göre Elizabeth Vitkova'nın bedeni ölmüş olmasına rağmen hala ruhu bu dünyadaydı ve ona hizmet eden daha çok kişi vardı.
Tıpkı Kathleen ve Colin'in annesi gibi...
Alexander ve Kathleen'i yakalayıp Vitkova'ya kurban etmeye çalışmıştı. O gece yaşanan her şey gizli tutulmuştu. Sadece Kuran ve Kourakin ittifakı ve bir kişi daha durumu biliyordu. Benedict Hawthorne, o gece onlarla beraber tutsak edilen bir safkandı. Belki hayatını kurtarmış olmalarından kaynaklı, belki de gerçekten onurlu bir adam olduğu için Benedict bu konuyu gizli tutmuştu.
Megan o zamana kadar sessizliğini korumuştu. Kourakin Kraliçesi derin bir nefes alıp verdi. Dışarıdan sert biri gibi görünmesine karşın sevdiklerine karşı korumacı ve sevecendi. Biricik oğlunu daha önce hiç görmediği ve gerçekten de yaşlı bir adama verme fikri kocası gibi ona da cazip gelmiyordu hiç şüphesiz.
Kızıl saçlarını tepesinde dağınık bir topuz yapmıştı ve kahverengi gözleri özlemle oğluna bakıyordu. "Onları yeniden göreceğiz" dedi en sonunda. "Sonsuza kadar almayacak. Sadece yetiştirip güçlendirecek"
Colin inanamaz gözlerle karısına döndü. Megan'ın sözlerinden şok olmuş gibiydi. "Ne yani buna izin mi vereceğiz?" diye bağırdı.
Megan, aniden ona döndü. "Çocuklarımız tehlikede" dedi en sonunda sert bir sesle. "Sadece geldikleri kandan dolayı bile bu dünyadaki pek çok kişi onların peşlerine düşecekler. Biz onları burada bir koruma kalkanına almaya çalışırken zarar verebiliriz. Bu çocukların güce ihtiyaçları var ve Blake Kuran, bu dünyanın en güçlüsü"
Kimsenin bu konuda söyleyecek bir şeyi yoktu. Kathleen, başını eğip ellerine baktı. Dövmeyle kaplanmış bedeni tıpkı kocasının ki gibiydi. Bedenlerinde en büyük düşmanlarının izini taşıyorlardı.
Dulavrat otu...
Nathan, doğduğunda onun da bu izlerden muztarip olacağını sanmışlardı. Ancak bunun için Nathan'ın içindeki gücü uyandıracak biri olmadığı sürece bu olmayacaktı. Aynı şey Silas için de geçerliydi. Ancak bu özlerinde oldukları şeyi değiştirmiyordu.
Onlar her zaman tehlike çukurunun ucunda duracaklardı ve içine düşmeleri an meselesiydi. Kathleen oğlunu çok seviyordu ve onu korumak için her şeyi yapmaya hazırdı. Eğer bunun için onu bir daha görmemesi gerekiyorsa buna da razıydı sadece onun güvende olacağını bilmek istiyordu.
Alexander, en sonunda ayağa kalktı. "Yarın gelecek" dedi en sonunda. "Çocukları yarın akşam almaya gelecek" dedi ve odadan çıktı hızlı bir şekilde.
Ne yazık ki ne kadar tartışırlarsa tartışsınlar gerçek şuydu ki onlar istese de istemese de bu olacaktı. Blake Kuran, gerçekten güçlüydü ve emir verdikten sonra kimse önünde duramazdı. Bunun da ötesinde Kathleen onun iyi biri olduğunu biliyordu. En azından buna inanıyordu.
Bu savaşta ne yazık ki çocuk olmaya yer yoktu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANETLİ EVLİLİKLER 2- LANETLİ BAĞ
FantasyKATHLEEN VE ALEXANDER İLE BAŞLAYAN SAVAŞ BU SEFER GENÇ NESİL İLE DEVAM EDİYOR.