İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... LÜTFEN YORUM VE BEĞENİLERİNİZİ ESİRGEMEYİN YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER...
Prenslerin geri dönüşü hem Kuran hem de Kourakin ailesinde büyük bir yankı uyandırdı. İki asırdır ortalardan kayıp prensler birden bire geri dönüyorlardı. Çok küçük yaşlarda ailelerinden ayrılmışlardı. Kimse onların nerede olduğunu bilmiyordu. Birden bire ortaya çıkmışlardı.
Kathleen, artık genç bir adam olmuş olan oğluna o kadar sıkı sarılmıştı ki Nathan, nefes alamadığını hissediyordu. Ancak içinden ağlamakta olan annesini itmekte gelmiyordu. Annesinin ne kadar güzel bir kadın olduğunu unutmuştu neredeyse.
O kadar uzamıştı ki neredeyse babasıyla aynı boydaydı. Simsiyah saçları ve buz mavisi gözleriyle o, gerçek bir Kuran erkeğiydi ve kesinlikle çok yakışıklıydı. Nathan'ın bedenini saran dövme ailesininkinden farklı olarak gümüş rengindeydi. Ancak kimse dövme hakkında bir şey dememişti. Onu o kadar özlemişlerdi ki sadece oğullarına bakmak bile, onun canlı ve son derece sağlıklı olduğunu görmek muhteşemdi.
Nathan geçekten çok büyümüştü. Şuan da iki yüz beş yaşındaydı. Uzun boyluydu ve geniş omuzluydu. Tişörtünün açık kalan kolları ince kaslarla bezenmişti. Boynunun sol kısmında uzun ince bir yara izi vardı. Babasına benziyordu ancak onda Alexander'da olmayan bir tehlike hissi vardı. Bunu etrafına yayıyordu.
Reyes'in kızıl perçemlerinin gizlediği altın rengi gözleri neşeli bir şekilde annesine bakıyordu. Megan Kourakin, gerçekten de minyon bir kadındı. Eskiden babası dağ gibi görünürdü gözüne şimdi ise aynı boydaydılar. Tıpkı kuzeninde olduğu gibi onun da aynı renkte dövmesi bedenini kaplıyordu. Reyes'ın ve Nathan'ın duruşları birer askerinki gibi dimdikti.
Blake Kuran hemen arkalarında kendisine tahsis edilmiş olan tahtında oturuyordu. Elini çenesine dayamış çocukların aileleriyle buluşmalarını dalgın ve sessiz bir şekilde izliyordu.
Zaman çok hızlı geçmişti doğrusu. Bu çocuklarla geçirdiği zamanları son derece güzeldi. Onları alıkoyduğunda bunun zor olacağını biliyordu. Çocuklar da onun kanını içtiklerinde nasıl bir sorumluluğun bilincinde olduklarının farkındaydılar.
İki yüz yıl, bir vampir için çok uzun bir zaman değildi. Göz açıp kapayana kadar Blake bir milenyum geçirmişti. Burada ki herkes kendisine oranla hala kundaktaki bebeklerdi. Ancak hepsi kendi kanından gelme ve güvenebileceği bebeklerdi.
"Aile saadetinize sonra devam edin" dedi sakin bir şekilde. "Çocuklar geri döndü ve onları tekrar almayacağım."
Bunun üzerine derin bir sessizlik oldu. Nathan ve Reyes, ona doğru döndüler anında. Reyes, bir eliyle saçlarını kaşıyarak Blake'e baktı. "Daha nazik olmalısın, ihtiyar" dedi gülerek. "En son anne babamızı gördüğümüzde daha yeni doğmuş bebeklerdik."
Nathan, dudaklarını büktü. "Bu kadar taş kalpli olma" dedi sakince. "Zaman senden empati kabiliyetini mi çaldı?"
Bu çocukları kendisi büyütmüştü. Bir yerde kesinlikle yanlışlık yapmıştı. Onlar dışında kimse onunla bu şekilde konuşamazdı ki aileleri korku dolu gözlerle her ikisine de bakakalmıştı. Ancak işte bir noktada onların karşısında böyle rahat olmaları Blake'i mutlu ediyordu. En son ne zaman birileri ile arada protokol olmadan konuştuğunu bile hatırlamıyordu. Yine de arada saygıya ihtiyaç vardı.
Blake, öne doğruldu ve ellerini birleştirdi. "Empati kurabilmek için sizin gibi altıma bez bağlayıp kundaklanmam lazım benim" dedi sertçe. "Böyle saçmalıklara ayıracak zamanım hiç de olmadı"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANETLİ EVLİLİKLER 2- LANETLİ BAĞ
FantasyKATHLEEN VE ALEXANDER İLE BAŞLAYAN SAVAŞ BU SEFER GENÇ NESİL İLE DEVAM EDİYOR.