Hortkuluklar

650 37 0
                                    

Harry heyecanla şatoya koşmaya başladı. Üzerindeki görünmezlik pelerini hızından sanki üzerinden uçacakmış gibi oluyordu. Harry tam hız koşarken Felix felicis'in etkisinin azaldığını hissediyordu. Gryffindor ortak salonunun önüne gelince durdu ve pelerini üzerinden çıkardı.

-Harika! Bu kadar saattir neredeydin? Dedi şişman hanım. Oldukça uykulu görünüyordu.

-Özür dilerim ben - dedi Harry ama portre onun sözünü kesti.

-Eh, parola gece yarısı değişti.

-Ne! Kim gece yarısı parola değiştirir ki? Diye sinirle soludu Harry.

-Bir sorunun varsa git ve müdürle konuş! Dedi şişman hanım. Aynı sinirle devam ediyordu.

-Harika! Müdür okulda değil ki! Dedi Harry çaresiz bir şekilde.

-Dumbledore az önce geldi Harry, dedi neredeyse kafasız Nick. Harry bunun üzerine hızla Dumbledore'un odasına koşmaya başladı.

-Dur! Bekle! Yalan söyledim parola hala tenya! Diye bağırıyordu şişman hanım ama Harry durmadı ve son hız koşmaya devam etti. Birkaç dakika içinde taş heykelin önüne gelmişti.

-Karamelalı pasta, diye soludu Harry. Heykel dönerek açıldı ve Harry yukarı tırmandı. Kapının önüne gelince birkaç kez vurdu ve içeriden girin sesi gelince de yavaşça içeri girdi.

-Evet Harry? Gecenin bu saatinde bu ziyareti neye borçluyum? Dedi Dumbledore merakla bakarak.

-Aldım profesör! Anıyı aldım, dedi Harry heyecanla minik şişeyi sallarken. Dumbledore bir an donakaldı. Sonra kendini toparlayarak bakışlarını şişeden Harry'ye kaydırdı.

-Harry bu harika bir haber! Yapabileceğini biliyordum, dedi Dumbledore. Aceleyle masasının arkasından çıktı ve şişeyi yara olmayan eline aldı. Ardından hızla düşünselinin olduğu dolaba yönelip açtı. Harry hızla onun yanına geldi. Gümüş bir sıvıyla dolu olan çanak önünde davetkar bir şekilde parlıyordu. Dumbledore şişenin içindeki anıyı çanağa boşalttı ve anı dönerek kayboldu.

-Hadi bakalım Harry, dedi Dumbledore ve ikisi de başlarını çanağın üzerine doğru eğdi. Harry ayaklarının yerden kesildiğini hissetti. Hızla anının içine çekildi.

Ayakları yere değdiğinde Slugborn'un yıllar önceki odasında gözlerini açtı. Genç bir Slugborn ve altı yeni yetme çocuk bir masanın etrafında oturuyordu. Belli ki bir Slug Kulübü toplantısıydı. Çocukların arasında Tom Riddle da oturuyordu. Harry hemen onu tanıdı - daha önce izlediği anılar sayesinde - Tom Riddle'ın parmağında Marvoldo'nun altın ve siyah yüzüğü ışıl ışıl parlıyordu. Slugborn ve öğrenciler derin bir sohbetin ortasındaydı.

-Efendim, Profesör Merrythought'un emekliye ayrılacağı doğru mu? Dedi Riddle. Yüzünde mütevazı bir gülümseme vardı.

-Tom, Tom bilsem de bu bilgiyi sana söyleyemem, dedi Slugborn. Aynı zamanda Riddle'a doğru eğilip göz kırpmıştı.

-Doğrusu profesörler den bile daha fazla bilgiye sahip olman beni ürkütüyor. Bilmemen gereken şeyleri bilme isteğin... Ama sanırım her insan daha fazla bilmek ister. Yirmi yıl içinde sihir bakanı olacağına inancım tam. Tabi bana yine ananas gönderirsen - evet doğru tahmin ananası severim - bakanlıkta iyi bağlantılarım var, dedi Slugborn. Bunun üzerine bütün öğrenciler gülmeye başlamıştı Riddle ise sadece tebessüm etmişti. Harry çocukların en büyüğünün o olmadığını ama diğerlerinin ona lider gözü ile baktığını farketti.

Bir Serçenin Gözyaşı Kadar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin