İkimizin Yerine

831 33 5
                                    

Hermione elindeki parşömenleri bir kenara koydu. Hogwarts'ın yeni müdiresi. Eskiden biçim değiştirme profesörüydü ve Gryffindor'un bina başkanıydı. Buraya ilk geldiğindeki fikirlerini dün gibi hatırlıyordu.
" Hogwarts'da isteyen herkese yardım edilir. "
Evet, feci derecede yardıma ihtiyacı vardı o zaman. Hâlâ öyle... Büyük salona geçti ve kahvaltı için masaya oturdu. Bugün Gryffindor - Slytherin Qidditch macı vardı. Gelenek haka devam ediyordu. Scorpius ve Rose... Scorpius, Ginny ve Draco'nun çocuğuydu. Rose, Pansy ve Ron'un. Rose Gryffindor, Scorpius Slytherin'di. Onları minik bir tebessüm ile izliyordu. Tabi bir de kardeşleri vardı. Hugo Weasley ve Isabella Malfoy...Tabi ki Hugo Gryffindor, Isabella Slytherin'di.

Can sıkıntısı ile kendi odasına geçti. Masada bir mektup gördüğüne oldukça şaşırdı.
Hermione Granger,
Size vereceğim bilgi biraz canınızı yakacak. Ne var ki bu büyü yapılırken ben de oradaydım ve bunu daha fazla saklayamam.. Harry Potter sizin yaşamanız için öldü. Onun geri dönme şansı vardı - bazı kan meseleleri. Ama sizin hayatınız için ölümü seçmek zorunda kaldı. Sadece bilmeye hakkınız olduğunu düşündüm. Sizi ne kadar sevdiğini. Amacım yardım etmek. Bu arada size en son yazdığı bir mektup da benim elime geçti - bitişiğinde gönderiyorum.
                            Pişman olmuş bir baba

Hermione şokla başını kaldırdı. Onun için ölmüştü, onun yaşaması için. Bazı yaralar vardı. Zamanla iyileşti sanılır, unutulurdu. Sonra bir kaç kelime ile kabuk tutan yara ilk gün ki gibi kanamaya başlardı. Sanki hiç iyileşmemiş gibi.. Mektubun bitişiğindeki diğer mektubu açtı. Evet bu Harry'nin el yazısıydı.

Sevgili Hermione,
Beni affet... Öncelikle sana bir daha söylemeliyim, seni çok seviyorum.. Şuan çok karışık duygular içindeyim, insanın öleceğini bilmesi çok kötü bir şey. Düşündüm, bu yaşam süresi boyunca ne yaptığını. Ve sonuç hep seni üzmek çıktı. Sen hep benim için ağladın. Özür dilerim, pişmanım. Sana daha önce açılabilirdim. Mutlu anılar biriktirebilirdik. Ama biz hep acı dolu anılar biriktirdik. Hepsi benim hatam. Daha çok genciz, yıkılmanı- bana bağlı yaşamanı istemiyorum. Hayatını kurmanı, mutlu olmanı istiyorum.. Arada bir, bir kaç çiçekle mezarıma gelsen ne mutlu bana. Ron'a benim için kocaman sarıl. O benim kardeşim - tabi Draco da biraz geç bulmuş olduğum.. Pansy ve Ginny, ikisi de benim kız kardeşim.. Onları benim için öp. Şuan mutlu bir hayatları olduğunu var sayıyorum - nişan mevzusu Voldemort gidince kapanmıştır. Kovukta bir sandığın içinde, benim Qidditch formam var. Eğer istersen, hala benim gibi koktuğuna eminim... tabi istersen. Şuan nasıl bir hayatın var bilmiyorum sonuçta - mektup ne zaman eline geçer. Ben bu hayatta en çok seni sevdim. Ama insan işte, en çok sevdiğini kırıyor. Aksi gibi ben de en çok seni kırdım, seni üzdüm...  Sen susun Hermione. Akıp giden bir su.... insandaki bütün dertleri götüren, doğaya hayat veren, yaşam kaynağısın sen. Belki de göz yaşısın - sonuçta o da su... insanın hem derdinde, hem mutlu anında yanında olansın sen... Bense bir serçeyim. Kışın soğuk havalara direnen, açlığa karşı koyan... Yazın sıcak havalar direnen. Benim hayatım, senin hayatın. Senin mutlu bir hayat yaşaman için, yani kendi hayatım için... Benim sana ulaşabilmem için ağlamam gerek. Ama minik bir sorun işte, serçeler ağladıklarında ölürler....

                   Seni deliler gibi seven - Harry

İnsanın boğazına bir yumru takılır da gitmez ya. Aynısı şimdi Hermione'ye oluyordu. Yeniden nefesi çekiliyordu ciğerlerinden. Bu duyguyu yıllar önce, 2 Mayıs 'ta yaşamıştı. Bakışlarını mektuptan çektiğinde ağlamaya başladığını farketti. Ne ara bu kadar sulu göz olmuştu? Ama o eski güçlü Hermione değildi ki... Yerinden kalktı ve odasından çıktı. Koridorlar ne kadar da uzundu öyle? Hiç fark etmemişti...
"Profesör Granger? Siz iyi misiniz?" Diye sordu Rose. Hermione ona içten bir şekilde gülümsedi. Sonra da bahçeye, yasak ormanın kıyısına geldi. Yıllardır tek bir adım atmadığı yasak orman.... korkuyordu çünķü.. oraya giderse başa çıkamazdı. Bu sırada karşısına Ginny çıktı. Burada ne işi vardı bilmiyordu. Ama ona şuan çok ihtiyacı vardı.
"Yanına gitmek ister misin?" Diye sordu Ginny sakince. Hayır, o soğuk mezara gitmek istemiyordu. Zaten yıllardır da gitmemişti ki. Oraya gidince kötü oluyordu... Bu yükle yaşamaya devam edecekti. Söz vermişti Harry'ye. Canına kıyamazdı. O an birden kendini yine soğuk mezarın yanında buldu. Ginny getirmiş olmalıydı. Ağlarken çoğu şeyi farkedemiyordu. Yavaşça mezarın yanına gitti.

"İkimizin yerine Harry... dayanacağım.. senin için bu hayata dayanacağım... ikimizin yerine."

Bir Serçenin Gözyaşı Kadar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin