Bir Numaralı Sakıncalı

458 23 0
                                    

"Mafalda! Seni Travers gönderdi değil mi? Güzel seçim işimizi çok iyi görürsün..." dedi Umbridge Hermione'ye bakarak.  Harry isyan ederek Hermione'ye baktı. Onunla gidemezdi...
"E-evet tabi..." diye fısıldadı Hermione.
"Albert günaydın... inmiyor muydun?" Dedi Umbridge tatlı bir sesle.
"Evet iniyorum..." dedi Harry.
"İhtiyacın olan herşey mahkeme salonunda-" ve asansör gitmişti. Harry hızlı adımlar ile ilerlemeye başladı.
"Runcorn seni buraya hangi rüzgar attı böyle?" Dedi omzunun üzerinden bir ses. Harry arkasını dönünce Sihir bakanını gördü..
"Biriyle iki laf etmem gerek... Arthur Weasley ile..." dedi Harry.
"Bir sakıncalı ile mi temasta bulunmuş?"
"Hayır öyle bir konu değil..."
"Eh sonunda olacak değil mi? Iyi günler Runcorn!"
"İyi günler bakan!" Harry bunu söylediğinde Pius Thicknesse arkasını döndü ve gitti. Harry daha dikkatli olması gerektiğini anlamıştı...

Hemen üzerine görünmezlik pelerinini geçirdi ve koridorda koşar adım ilerlemeye başladı. Bu işin şakası yoktu ve üçü de ayrılmışlardı... Biraz daha ilerleyince karşısına büyük bir oda çıktı. Bir çok büyücü ve cadı oturmuş kitap yazıyordu. Pembe kapaklı... Harry yaklaşıp kitabın kapağını okudu...

BULANIKLAR
ve Huzurlu Bir Safkan Topluluk Içın Oluşturdukları Tehditler

Harry içinin sinirle burkulduğunu hissetti. Yazarı belli değildi ama Harry sağ elinin sızladığını hissedebiliyordu... Masaların etrafından dolandı ve etrafa bakındı. Kenarda sadece bir kapı vardı. Ve kapının yanındaysa.... Deli-Göz Moody'nin gözü vardı ve etrafı deli gibi tarıyordu.

Dolores Umbridge
Bakanlık Müsteşarı

Muggle Doğumlular Kayıt Komisyonu Başkanı

Harry cebinden Fred ve George'un bir tezek bombasını çıkardı ve masaların birinin altına koydu. Tezek bombası patlayıp ortalık bir süre karışınca da hemen kendini odaya attı. Oda mide bulandırıcı şekilde pembeydi.. Her yerde yavru kedi resimleri vardı... Sinir bozucu bir şekilde pembenin her tonu vardı ama başka bir renk yoktu.. Lânet olasıca pembeden soğutmuştu resmen!
"Accio madalyon" diye mırıldandı Harry ama bir şey olmadı. Zaten olmasını da beklemiyordu. İş başa düşmüştü. Harry masanın üzerindeki dosyaları, vazoları, rafları, çekmeceleri, her yeri talan etti... Gel gör ki hiçbir şey yoktu ortalarda! Masanın üzerinde mr. Weasley'in dosyası vardı... Izleniyor... Tabi onunda! Resminin üzerine kocaman BIR NUMARALI SAKINCALI, yazılmıştı. Harry onu kaldırıp atınca yürek burkan bir afiş daha gördü... Hermione masum bir şekilde bakıyordu ona...

IKI NUMARALI SAKINCALI
Hermione Granger
Kan statüsü : BULANIK
Harry Potter'ın eski sevgilisi, KAYIP
Mahkemesine katılmadı
Şuan nerede olduğu bilinmiyor
TEHLIKELI

Harry sinirle afişi cebine tıktı. Sonra da arkadaki kitaplara bakmaya başladı. Ve yüreği ikinci defa tekledi. Dumbledore bir kitap kapağından ona bakıyordu.
Albus Dumbledore ve Yalanları
Harry kitabı okuyacaktı ama birden odanın kapısı açıldı. Harry kitabı hemen cebine tıktı ve pelerine iyice sarıldı. Gelen bakan Thicknesse ve bir kaç büyücüydü. Harry açık kapıdan süzülür bir şekilde çıktı. Gitmeden Moody'nin gözünü de almayı başarmıştı. Hızlı adımlar ile asansöre bindi. Merline şükür Ron buradaydı ve aşırı derecede ıslak... Harry rahatlayarak pelerini çıkardı..
"Harry! Hermione nerede?" Diye sordu Ron.
"Mahkeme salonunda. Şimdi oraya gidiyorum.. Umbridge de orada." Dedi Harry. Ron ile ikisi soğuk mahkeme katına indiler ve hızla işlek olanına doğru koşturmaya başladılar...
"Olamaz Harry... ruh emiciler var!" Diye inledi Ron. Harry bir kaç adım içinde içinin buz kestiğini hissetti. Ama hayır dilenmeliydi... Hermione o kurbağanın yanındaydı...

"Pekala hemen kendimizi salona atabiliriz.." dedi Harry.
"Ne sıfatla?" Diye sordu Ron.
"Sen onun kocasısın... Ben de sana eşlik ettim, tamam?" Dedi Harry. Ron başıyla onayladı. İkisi etraflarındaki ruh emicileri görmezden gelmeye çalışarak ilerledi ve salona girdi. Üzerinde görünmezlik pelerini vardı. Hızlı adımlar ile Hermione'nin arkasında konum aldı. Ron ise kocası sıfatıyla bir yere oturmuştu... Mahkeme kadını aşağılayarak devam ediyordu. Tıpkı kendi mahkemesi gibi, onu on konuşmasına müsaade etmiyorlardı...
"Hermione arkandayım... Bitir şu işi" dedi Harry. Hermione bir an irkilse de belli etmedi.
"Sersemlet..." diye fısıldadı Harry ve Yaxley düştü. Salon birden karışmıştı. Harry pelerini çıkardı ve kadına doģru koştu. O sırada Ron birirlerini sersemletiyordu.
"EXPECTO PATRONUM" diye bağırdı Harry ve çatal boynuzlu geyik koşmaya başladı. Çok fazla ruh emici vardı. Bu sırada Hermione çoktan Umbridge'i sersemletmiş ve hortkuluğu almıştı...
"Sen bana yardım ediyorsun? Reg dedi ki sen benim ismimi vermişsin?" Dedi kadın.
"Öyle mi yapmışım? Eh, fikrim değişti... Diffindo!" Ama zincirler kırılmadı.
"Hermione zincirler!" Diye bağırdı karşı tarafa.
"Bir dakika... Geminio!" Hermione sahte hortkuluğu Umbridge'nin boynuna astı. Hemen Harry'nin yanına geldi.
"Bir bakalım...Relashio!" Zincirler büyük bir tangırtı ile yok oldu.

Dördü hızla salondan çıktı. Ama salonun dışı da ruh emici kaynıyordu.
"EXPECTO PATRONUM!" Diye bağırdı Harry. Ama yetersizdi..
"Expecto patronum! " dedi Hermione ama bir şey olmadı. Ron çoktan yapmayı başarmıştı.
"Komik değil mi? Her şeyi biliyor ama bunu yapamıyor.." dedi Harry kadına dönüp.
"EXPECTO PATRONUM!" Dedi Hermione ve gümüşi maral Harry'nin patronusu ile koşmaya başladı. Dördü hızla arityuma çıkmıştı. Ama çıkışlar kapanmıştı.
"Çıkışları açın!" Diye gürledi Harry.
"Ama bize kapatmamız söylendi.." diye mırıldandı bir büyücü.
"Bana karşı mı geliyorsun? seni mahkemeye vermemi ister misin?" Diye tısladı Harry tehditkar bir sesle.
"Hayır ben ben... "
Bu sırada gerçek Reg Cattermole gelmişti.
"Hey neler oluyor burada?" Dedi Reg Cattermole. Ama bu sırada Ron mrs. Cattermole ile çoktan şömineden geçmişti.
"Vaktimiz yok! HERMİONE!" Diye bağırdı Harry. Hepsi şömineden geçmişti. Tuvaletlerin orada Ron mrs. Cattermole ile tartışıyordu.
"Ben senin kocan değilim!" Diye tısladı Ron. Bu sırada hepsi eski hallerine dönmüştü.

"Ama nasıl?" Diye sordu kadın.
"Kocanı ve çocuklarını al! Buradan gidin uzaklara..." dedi Harry. Gerçek Reg de gelmişti.
"Harry Potter... Ama nasıl?" Dedi adam şaşkınlıkla.
"Beni kurtardınız..." dedi kadın. Sevinci yüzünden okunuyordu. Ama bu sırada Yaxley de gelmişti. Hemen tuvaletlerden çıktılar. Sokağa çıkar çıkmaz Harry tanıdık sıkışma hissini hissetti. Nefes alamıyordu. Grimmauld meydanı'nın kapısı tam görünmüştü ki mor bir ışık görüldü ve bir çığlık... Sonra her yer yeniden karardı. Tanıdık sıkışma duygusu yeniden güçlenmişti...

                                   *

Draco,
Başaramıyor musun? Lord sabırsızlanıyor... Plan dahiyane ve kimse hayır diyemez.. Neden bu kadar uzun sürdü? Artık bu işi bitirmelisin... Ya kız ölüm yiyen olacak, ya da sen onu öldüreceksin... Başka yolu yok! Ve eğer başaramazsan çekeceğin cezadan seni kurtaramam bunu biliyorsun...Lord Bu sefer çok ciddi. Seni öldürecek! Bunu başarmak zorundasın...
                                           Baban- Lucius

Gereksiz kağıt parçası... Draco iki masa ötede yalnız yemek yiyen kıza baktı. Dalgındı... Ona bu mektubu gösterirse eğer belki... Lord keşke onu öldürseydi, ama bu çözüm değildi. Ölünce Ginny de ölecekti. Harry'ye zarar vermek için...  Ya ölecekti, ya da ölüm yiyen olacaktı... Başka bir yolu yoktu. Sadece iki seçenek. Ölecek mi, yoksa öldürecek mi? Zaten bu dönemde hepsinin yaptığı seçim bu değil miydi?



Bir Serçenin Gözyaşı Kadar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin