Dumbledore'un Ordusu

530 27 0
                                    

Harry baş ağrısı ile savaşarak yatağından kalktı ve odanın kapısını kilitledi. Hazır Ron da yoktu hem. Kapıyı kilitlediği anda yere çökmüştü bile... Soğuk soğuk terliyor, yara izi alev alev yanıyordu... Bir hafta hiç ağrımamış, sızlamamıştı bile ! Şimdi onu ne bu kadar sevindirmiş veya kızdırmıştı... Kim bilir yine neler oluyordu? Harry zihinlerinin bağlanmasına büyük bir irade ile karşı koyuyordu ama nafile... Etkileşim oldukça büyüktü! Yavaş yavaş gözlerinin kapandığını hissetti...

Küçük bir evin oturma odasında duruyordu. Her yer darmadağın olmuştu.. Yerlerde kırık cam parçaları, ve eşyalar dağınık bir şekilde saçılmıştı..  Yerden bir çerçeve aldı. İçinde iki tane genç çocuk vardı.. Umursamaz bir eda ile resmi attı ve üst kata çıktı.. Tam odaya girdiğinde pencere pervazında bir çocuğun olduğunu gördü. Resimdeki çocuk... Çocuk onu görünce sırıttı ve camdan aşağı atladı.. Gitmişti...

Küçük bir titreme ile zihinden çıktı. Şimdi yerde yatan adama bakıyordu..
" Kimdi bu Gregoroviç?" Diye sordu. Sesi sakin ama tehlikeliydi...
"Sana söyledim asa çalındı diye ama beni dinlemedin!" Diye yakındı adam..
"Bana bu kişinin kim olduğunu söyle hemen!" Diye tısladı.
"Grindelwald..." diye fısıldadı adam... oldukça korkmuş görünüyordu... Soğuk bir tebessüm yüzüne yerleşti... Burada da işi bitmişti..
"Avada Kedavra!"  Adam yerde cansız bir şekilde yatarken tek bir bakış atmadan odadan çıktı...

Harry başına yerleşmiş minik sızlama ile gözlerini açtı. Bir iki dakika ne olduğunu idrak edememişti.. elini şöyle bir burnuna getirince kan geldiğini gördü.. Bu daha önce hiç olmamıştı... Endişe ile bir peçete alarak kanamaya tampon yaptı.. Etrafı boşuna telaşa vermeye gerek yoktu... Kanamanın durduğundan iyice emin olduktan sonra ayağa kalktı.. Dışarıda hiç ses yoktu.. Yavaş adımlar ile koridora çıktı. Aşağıdan mis gibi kokular geliyordu.. Kreacher malum olaydan sonra çok değişmişti... Öncelikle evi adam etmiş, sonra da mutfağa el atmıştı...
"Ron Harry'yi beklemeliyiz!" Diye bir tıslama duyuldu aşağıdan. Harry gülümseyerek aşağıya inip masaya oturdu.
"Günaydın Harry.."
"Günaydın Hermione.."
"Efendi Potter çay ister mi?"
"Çok iyi olur Kreacher.." Minik ev cini koşturarak bir fincan çay getirip Harry'nin önüne koydu.. Bir yandan kahvaltı yapıyor, bir yandan önlerindeki bir çok gelecek postasında Umbricge'e dair bir iz arıyorlardı...
"Buldum!" Diye bağırdı Ron dolu bir ağızla..
"Ağzını kapa Ron!" Diye çıkıştı Hermione. Ikisi birbirine ölümcül bakışlar atarken Harry gazeteyi aldı.

Muggle Doğumlular Kayıt Komisyonu Başkanı: Dolores Jane Umbricge

Kim bunu böyle bir mevkiye koyardı ki? Hah bu da soru muydu?

"Pekala artık onu nerede bulabileceğimizi biliyoruz..." dedi Hermione.
"Tabii.. ne kadar da kolay!" Diye fısıldadı Ron.
"Ron haklı... bakanlığa giremeyiz!" Dedi Harry çaresiz bir şekilde..
"İyi bir plan ile tabi ki de girebiliriz.." dedi Hermione. Harry onun kararlılığına hayretle baktı. Bir kere daha ona hayran olmuştu işte... Kafasını salladı... Şuan bunların zamanı değildi... Kahvaltılarının geri kalanında bakanlıkla ilgili çok daha fazla bilgi toplamaya çalıştılar.. Her şeyi hesaba katmalı, bir yanlış bile yapmamalıydılar...

                                  *

"Cruio.." Acı çığlıklar Hogwarts'ın koridorlarında çınlıyordu.. Hem de daha birinci sınıf! Minik bedeni bunu asla kaldıramazdı. Ginny sinirli  bakışlarla olay yerine doğru ilerledi.
"O daha birinci sınıf!" Diye bağırdı. Slytherin öğrencisi büyüyü durdurdu ve ona baktı. Yüzünde iğrenç bir sırıtış vardı.
"Profesör Carrow ve müdür Snape'in emriyle, safkanlara karşı gelenlerin cezası bu..." dedi çocuk ağzını yaya yaya. Ginny sinirle gözlerini yumdu. Çocuğa acıma ile bakıyordu şimdi... bu sırada yanlarına Neville ve McGonagall geldi. Ginny hemen çocuğu profesöre verdi. Burada başka işleri yoktu.. McGonagall bile onlara ceza veremezdi...  Hastane kanadına gitmedi . Hogwarts çok büyüktü... İllaki başka yardıma muhtaç biri bulunurdu.. Koridorlarda genellikle hep Slytherin'ler vardı... Kimse cesaret edemiyordu...

"Bakın burda kim var?" Dedi onunla aynı dönemden bir Slytherin. Ginny durup ela gözleri ile onlara baktı.
"Kanı bozuk, Gryffindor, Potter'ın manevi kız kardeşi.. " dedi yanındaki çocuk.
"Dua et de Malfoy'lar seni istiyor. Yoksa burada seni sağ bırakmazlardı.." dedi yanlarındaki kız. Ginny sinirle kıza bir sokma büyüsü gönderdi. Iki çocuk hemen asasını çıkarıp ona baktı.
"Bir safkana karşı gelirsin ha?"
"Bedelini ödeyeceksin!" Ginny sinir  bozucu bir gülüşle ona baktı.
"Beni tanıyorsun değil mi?" Dedi oldukça rahat bir sesle. Çocuk biraz tırsar gibi oldu. Hiç kimse Ginny'ye dokunamıyordu. Karşı gelenlerin büyük bir cezası oluyordu. Safkan bile olsa.. Ginny bunun nedenini daha anlamamıştı ama Draco'nun işi olduğunu tahmin ediyordu.. Karşısındaki üç kişi de sinirli bir şekilde oradan uzaklaştı..

Bu sırada yanına Neville geldi. O daha ne olduğunu anlamadan onu ihtiyaç odasına getirmişti bile..
"Neville neler oluyor?" Diye sordu Ginny. Oda oldukça kalabalıktı. Eski Dumbledore'un Ordusu... Bütün üyeleri ile tam tekmil hazırdı. Hepsi gözünü Ginny 'ye dikmişti.. Ginny şaşkınlıkla onlara baktı. Niyetlerini anlamıştı.
"Olmaz... bu ordu Harry'nin, Hermione'nin, Ron'un..." dedi onlara bakarak.
"Ve sana ne diyorlar duymadın mı Ginny?" Dedi Lavender.
"Harry'nin manevi kardeşi..." dedi Luna.
"Belki de bu yüzden sana dokunmuyorlar..." dedi Semaus.. Ginny onlara çaresizlik ile baktı. Birbirlerinden başka kimseleri kalmamıştı... Belki de en doğru karar buydu...

Peki ama Draco ve Pansy... Bu orduyu yönetirse onlarla görüşemezdi.. Ihanet sayılırdı bu...
"Orduyu yeniden kurun! Ama başkanı Neville, yardımcısı da Luna!" Diye bağırdı odaya doğru. Herkes ona şaşkınlıkla bakmaya başladı.
"Sen onları mı seçiyorsun?" Diye sordu Parvati. Ginny gözlerini sıkıca yumup açtı. Ne yapabilirdi başka? Vazgeçemezdi...
"Bu benim kararım..." diye fısıldadı arkadaşlarına doğru. Hepsi ona inanamaz gözler ile bakıyordu..
"Ginny kendine gel! Malfoy Dumbledore'u öldürdü! Ve sen onu mu seçiyorsun?!" Diye tısladı Neville.
"Hogwarts 'ı görmüyor musun Ginny?" Diye sordu Luna tanıdık hülyalı sesi ile.
"Ben o tarafı falan seçmiyorum! Hala sizinle aynı taraftayım! Sadece orduya katılamam yoksa ihanet ile suçlanırım!" Dedi Ginny. Içi acıyordu arkadaşlarına bakarken.

Hepsi Ginny'e hayal kırıklığı ile baktı. Ginny içinde büyük bir suçluluk duygusu hissediyordu. Hermione  olsa böyle bir karar verir miydi? Hayır o bütün gücü ile savaşırdı.. Sevgisini bir hiç sayardı... Ama o yapamamıştı işte.. Onlarla görüşmeyi kesemezdi.. yaşayamazdı yoksa!
"Size başarılar..." dedi Ginny ve odaya tek bir bakış bile atmadan çıktı. Kendini çok kötü hissediyordu. Bir yanı geri dönüp sonuna kadar savaşmak istiyordu, bir yanı ise doğruyu yaptığını söylüyordu... Koridorda öylece yürürken biri onu durdurdu. Hemen tanımıştı kardeşini... Pansy.
"İyi misin?" Diye sordu yumuşak bir sesle. Ginny hayır anlamında başını salladı. İkisi hemen bir kenara oturdu.
"Orduyu yeniden kurdular... ben sizi seçtim..."
"Ginny böyle bir şey yapmak zorunda değilsin... hala geç değil!" Dedi Pansy. Ginny hayır anlamında başını salladı. Bu sırada yanlarına Draco da gelmişti...

"Ne oldu?" Diye sordu Draco.
"Orduyu yeniden kurmuşlar..." dedi Pansy. Yorgun görünüyordu.
" Ginny ne yapmış.." dedi Draco sesinde gizleyemediği endişe ile.
"Bizi seçmiş..." dedi Pansy. Draco derin bir oh çekti. Eğer Ginny ile görüşemezse planı uygulayamaz ve Ginny ölürdü...

Bir Serçenin Gözyaşı Kadar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin