Ejderhanın Sırtında

501 25 7
                                    

Harry pelerinin altında rahatsızca yürüyordu. Çünkü sırtında Griphook vardı. Hermione çok özlü iksir içerek Bellatrix gibi olmuştu ve Ron sakallı bir muggle gibi görünüyordu. Üçü  Diagon yoluna gelmişlerdi. Hermione aynı Bellatrix gibi üstten bakışlar atarak yürüyordu. Bu sırada karşılarına biri çıktı.
"Travers... Bu Travers. O da bir ölüm yiyen." Diye fısıldadı Harry.
"Merhaba Bellatrix.. eh, itiraf etmeliyim ki seni dışarıda görmeyi beklemiyordum.." dedi Travers.
"Oh, nedenmiş o?" Dedi Hermione küçümseyerek.
"Bilirsin işte... geçen ki kaçış olayından sonra...Karanlık Lord çok sinirlenmiş. Hala dışarı çıkmana şaşırdım. Kimin asasını kullanıyorsun, senin ki çalınmış ya.." dedi Travers.
"Ne dinliyorsun bilmiyorum Travers, ama asam hala bende... Üstelik böyle bir olay için karanlık lord beni kırmaz, tabi senin değerin biraz küçük olduğu için anlayamazsın..." dedi Hermione pis bir sırıtışla.

Travers buna oldukça bozulmuş göründü. Harry ise Hermione'nin oyunculuğuna hayret etmekle meşguldü.
"Bu kim?" Dedi Travers Ron'u gösterek.
" Dragomir Daspard.. Transilvanya'dan geldi. Karanlık lordun rejimini destekliyor.." dedi Hermione.
"Nas-sın?" Diye sordu Ron elini uzatarak. Travers de gönülsüzce Ron'un elini sıktı.
"Nereye gidiyordun Bellatrix?"
"Gringotts'a gidiyorum.." dedi Hermione tepeden bakarak.
"Tesadüfe bak ben de.." dedi Travers. Hepsi birlikte Gringots'a doğru yürümeye başladı. Girişte iki büyücü menzillenmişti.
"Dürüstlük dürterölçerler... Ne kadar da ilkel." Dedi Travers. Harry endişe ile iki büyücüye baktı.
"Confundo.. " diye fısıldadı Harry iki büyücüye de.. Bu sırada sıra Hermione  ve Ron'a gelmişti.
"İzninizle madam..." dedi büyücü kibar bir şekilde.
"Ama onu az önce yaptın ya.." dedi Hermione kibirli bir ses tonuyla. Büyücü şaşkınca arkadaşına baktı.
" Evet kontrol ettin Marius.." dedi arkadaşı.

Böylece sorunsuz bir şekilde içeriye girmişlerdi. Hermione en ilerideki cincücenin yanına gitti.
"Madam Lestrange! Size nasıl yardımcı olabilirim?" Diye sordu cincüce.
"Kasama girmek istiyorum.. " dedi Hermione üstten bir bakış atarak.
"Ah tabi... kimliğinizi rica edebilir miyim?"
"Ama bana şimdiye kadar hiç kimlik sormadılar!" Diye itiraz etti Hermione.
"Biliyorlar.. şimdi yap, imperio..." diye sıktı Harry'yi Griphook. Harry asasını cincüceye doğrulttu.
"İmperio..." cincücenin gözleri bomboş bakmaya başladı.
"Pekala madam Lestrange, asanızı alayım..ah, yeni bir asa..." dedi cincüce.
"Yeni bir asa mı?" Dedi Travers.
"İmperio." Diye fısıldadı Harry.
"Ne iyi, ne iyi... hayırlı olsun.. " dedi Travers. Hermione allak bullak olmuş görünüyordu ama bir şey demedi.

"Pekala tıngırdaklar lazım evet...beni izleyin madam Lestrange.." dedi cincüce.
"Bir dakika! Bogrod, talimatı unuttun mu?" Dedi başka bir cincüce.
"Biliyorum, biliyorum... ama madam Lestange kasasını ziyaret etmek istiyor.. " dedi Bogrod ve ilerlemeye devam ettiler. Arkalarından kapı kapanırken Harry pelerini üzerinden attı. Ne Bogrod, ne de Travers buna şaşırmıştı..
"İmperius altındalar.." diye açıkladı Harry durumu.
"Başımız fena dertte, biliyorlar.. " dedi Hermione.
"Acaba geri mi dönsek?" Diye sordu Ron.
"Hadi şu arabalara binin, büyücü burada kalsın.." dedi Griphook. Hepsi minik vagona doluştu ve hızla derinlere inmeye başladı. Ama birden karşılarına bir şelale çıktı. Vagon fren yapamayacak kadar hızlıydı. Son hız şelalenin içinden geçtiler ve havaya savruldular. Harry Hermione'nin bir şey yatırdığını duydu ve süzülerek aşağıya indi.

Ve o an dehşetle bir şey farketti. Hermione de Ron da eski haline dönmüştü. Vagonları da paramparça olmuştu. Su bütün savunmalarını çökertmişti. Bogrod kafasını iki yana sallıyordu.
"İmperio." Dedi Harry ve cincüce yeniden emrine girdi.
"Bir an önce gitmeliyiz..." dedi Griphook. Üçü de Griphook'un peşine düştü. Bir kaç dakika içinde bir yere gelmişlerdi. Ama burada onları bir sürpriz bekliyordu. Ejderha...
"Korkmayın.. kısmen kör - gerçi bu onu daha vahşi yapar. Tıngırdaklar sayesinde geçeceğiz.." dedi Griphook ve tıngırdakları sallamaya başladı. Ejderha tıngırdak sesini duydukça sakinleşiyor ve köşesine siniyordu. Hızla kasaya girdiler. İçerisi her tür altınla kaplıydı.
"Pekala hızlı olun!" Dedi Harry.
"Harry bu olabilir mi? Ah -"
"Hermione!"
"Yok birşey, gemino ve flagrante laneti eklemişler. Dokunduğunuz şeyler çoğalacak ve sizi yakacak!" Dedi Hermione.

"Hiçbir şeye dokunmayın!" Diye emir verdi Harry. Ama tabi ki bu mümkün değildi. Etraf çoğalan altınlar ve yayılan ısı yüzünden tıklım tıklım ve sıcaktı. Harry giderek kapana kısıldıklarını hissediyordu. Dışarıdan bir cincüce ordusu ayak  sesleri geliyordu.
"Orada ! Yukarıda!" Diye bağırdı Ron.  Harry hemen başını çevirince altından küçük bir kupa gördü. Üzerinde bir porsuk resmi vardı.
"Oraya nasıl gideceğim?" Diye sordu Harry çaresizce.
"Accio kupa."
"İşe yaramaz, başka bir yol bulun!" Diye hırladı Griphook. 
"Kılıç, Hermione kılıcı versene!" Dedi Harry. Hermione boncuklu çantasını karıştırmaya başladı ve kılıcı Harry'ye verdi. Harry kılıcı bir nesneye dokundurduğunda çoğalmadığını farketti.

"Eğer kupanın kulpundan kılıcı geçirebilirsem - Oraya nasıl çıkacağım?" Dedi Harry. Dışarıda büyük kükrerler duyulmaya başlamıştı.
"Levicorpus." Diye mırıldandı Hermione ve Harry ayak bileğinden havaya kalktı. Harry kılıcı uzatıp kupanın kulpundan geçirdi. Harry kupayı eline aldı. Bu sırada aşağıdan bir haykırış duyuldu. Hermione kızgın altınlara gömülen Bogrod'u kurtarmaya çalışıyordu.
" liberacorpus." Harry ve Griphook kızgın altın denizinin üzerine düştü. Harry'nin sırtı kırmızı kabarcıklar ile dolmuştu.  Kılıç Harry'nin elinden fırladı.
"Ron - Kılıç!" Diye bağırdı Harry. Ama Griphook onlardan önce görmüş ve kılıcı almıştı. Harry'nin alamaması için yukarıya doğru kaldırıyordu. İçeride tam bir kaos hali vardı. Heryer kızgın metallerle kaplıydı. Ve bu metaller her saniye artıyordu. Sıcaklık çok yüksek derecelere ulaşmıştı.

Bu sırada kapı açıldı ve bir sürü cincüce göründü.
"Hırsızlar.. hırsızlar! Imdat!" Diye bağırıyordu Griphook. Kılıca sıkı sıkı sarılmıştı. Hain... Harry içinden nefret etmeye başladığı cincüceye kısılmış gözlerle baktı. Kapana kısılmışlardı. Her yerde rengarenk lanetler uçuşuyordu. Cincüce ordusuna bir de bir kaç büyücü katılmıştı şimdi. Tabi birde ejderha vardı. Her yere ateş püskürüyor, kimseyi rahat bırakmıyordu.  Hermione ve Ron kapıdan ejderhaya sığınmış etrafa sersemlet gönderiyordu.
"Ejderhaya tırmanın!" Diye bağırdı Harry ve kendini ejderhanın sırtına attı.
"Sersemlet! " diye bağırarak yukarıdan destek vermeye çalışıyordu bir yandan da... Üçü de ejderhaya sıkıca tutununca Harry asasını zincirlere doğrulttu.
"Harry bu mantıklı değil!" Diye bağırdı Hermione.
"Söylesene ne zaman mantıklı davrandım? Relashio.." zincirler büyük bir tanıttı ile kırıldı.

Ejderha serbest kaldığını anlayınca devasa kanatlarını açtı ve koridor boyunca uçmaya başladı.
"Asla çıkamayız! Çok büyük!" Diye bağırdı Ron.
"Defondio!" Diye bağırıyordu Hermione. Ejderhanın koridorda ilerlemesine yardım ediyordu. Harry ve Ron da etrafa oyma büyüleri göndermeye başladı. Bu sırada cincüceler pes etmemiş ve peşlerinden koşmaya başlamışlardı. Arkalarında ejderhanın çivili kuyruğu binaya devasa hasarlar veriyordu. Taş ve moloz parçaları etrafı toza boğuyordu. En sonunda mermer salona çıkmayı başarmışlardı. Ejderha önündeki devasa meşe kapılara süratle tosladı ve kırıp geçti. Şimdi Diagon yolunun üzerinde hızla yükseliyorlardı. Aşağıda minik bir Vincüce heyeti onlara öfkeyle yumruk sallıyordu. Harry elindeki kupayı sıkı sıkı tuttu ve Hermione'ye baktı. O da kendini ejderhaya yapıştırmıştı. Ron heyecanla aşağıya bakıyordu.Kurtulmuşlardı...

Bir Serçenin Gözyaşı Kadar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin