İnferiuslar

695 34 6
                                    

Harry Dumbledore'un yanına jet hızıyla koşuyordu. Aklında anlamsız bir şekilde hala Hermione'nin sesi yankılanırken geri dönmemek için kendiyle savaşıyordu. Taş heykelin önüne geldi ve parolayı söyledi. İçeride Dumbledore hazır bir şekilde onu bekliyordu.

-Harry şimdi kolumu tutmanı istiyorum, dedi Dumbledore. Harry söylenen komuta uydu ve Dumbledore'un kolunu tuttu. Birden karnından bir çekilme hissiyle midesi bulandı. Etrafında bulanık silüetler dönüyor ve Harry nefes alamadığını hissediyordu. Bu çok kısa bir süreydi. Harry gözlerini açtığında minik, kayalık bir adadaydılar. Etraf yoğun bir şekilde nemliydi ve deniz aşırı derecede dalgalıydı. Harry aşağıya baktığında sivri kayalıkların denizin dalgalarının arasında dağınık bir şekilde durduğunu gördü.

Dumbledore yavaş ve temkinli adımlarla ilerlemeye başladı. Küçük bir patikadan aşağıya inmeye çalışıyorlardı. Harry dikkatli bir şekilde onu izlemeye başladı. Hava yağmurluydu ve zaten kayalık olan zemin aşırı derecede kayganlaşmıştı. Tam da ilerledikleri yönün tersine şiddetli rüzgarlar Harry'nin dengesini bozmaya çalışıyor gibiydi. Kayalıklardan iyice aşağıya indiklerinde bir kuytuda küçük bir su birikintisi gördü Harry. Denizin şiddetli halinin aksine aşırı derecede durgundu.

-Biraz ıslanmaya itirazın olmaz değil mi Harry? Dedi Dumbledore.

-Hayır efendim, dedi Harry. Ardından Dumbledore'un yanına iyice yaklaşıp suya baktı.

-Sana şimdi Kabarcık-kafa büyüsünü yapacağım Harry. Lütfen iyice yanıma gel, dedi Dumbledore. Harry söyleneni yaparak iyice yaklaştı. Ardından kafasının etrafında birden bir balon belirmeye başladı. Dumbledore aynı işlemi kendisine de yaptı ve suya daldı. Harry de onun peşinden atladı. Su tahmin ettiği gibi aşırı derecede  soğuktu. Tünel gibi bir geçit içerisinde bir tek hava alacak yer yoktu. Tavanı oldukça alçaktı ve su doluydu. Kuytudaki su birikintisi gibi görünen ama aslında oldukça derin olan bir su...

Uzun bir yüzmenin ardından mağara gibi bir yere çıktılar. Tavanından su damlıyordu ve sessizlikte ürkütücü sesler çıkarıyordu. Harry titremeye başladığını hissetti. Kıyafetleri sırılsıklam olmuştu. Dumbledore ona şefkatle bakarak asasını salladı ve Harry kıyafetlerinin kuruduğunu hissetti. Aynı işelmi kendisine de yaptıktan sonra Dumbledore, ilerideki taştan duvara doğru ilerledi.

-Şimdi ne yapacağız efendim, dedi Harry. Merakla etrafına bakıyordu. Hiçbir çıkış yolu yoktu su dışında ki o da onları başladıkları yere geri getiriyordu. Dumbledore bu sırada elini taş duvara koyarak yoklamaya başlamıştı. Biraz daha gezindikten sonra durdu ve Harry'ye baktı.

-Bazı şeyler için bedel verilmelidir Harry, dedi Dumbledore ve asasını sallayarak küçük bir taşı hançere çevirdi. Harry şaşkın bir şekilde hançere baktı.

-Kan Harry kan. Buradan geçmek için birkaç damla gerekli, dedi Dumbledore. Hançerle tam elini kesecekken Harry durun diye bağırdı.

-İzin verin ben - yani benim kanım olsun, dedi Harry. Dumbledore ona merakla baktı.

-Olmaz Harry senin kanın oldukça değerli, dedi Dumbledore.

-Ama - Harry birden durdu. Ne diyecekti kisizden daha gencim mi? Çık büyük kabalık!

-Ah Harry! Çok düşüncelisin! Ama merak etme birşey olmayacak, dedi Dumbledore ve eline minik bir kesik açıp kanı duvara sürdü. Ardından hançer eski haline dönerken önlerinde minik bir geçit açıldı. Dumbledore Harry'ye gel işareti yaparak ilerlemeye başladı. Onlar içeri girince geçit arkalarından kapanmıştı. Harry lumos diye fısıldadı ve asasından minik bir ışık hüzmesi havaya karıştı. Aynı şekilde Dumbledore'un da asası ışıklanmıştı. Biraz daha yürüyünce büyük bir mağaraya ulaştılar. İçinde devasa bir göl vardı. Bu mağara ilkinden kat ve kat daha büyüktü.

Bir Serçenin Gözyaşı Kadar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin