Epilog

1.2K 50 28
                                    

Hermione yüzüne yansıyan beyaz ışığa karşı elini siper ederek ayağa kalktı. Nerede olduğunu idrak etmeye çalışıyordu. Bir - iki dakika içinde nerede olduğunu anladı. Yasak ormanın kıyısındaydı. Bir an Hogwarts'a gitmek geldi içinden. Ama bir ses onu çağırıyordu, yasak ormanın içinden. Oraya giremezdi ki Hermione. Adımını attığı anda o kara günün çığlıkları kulaklarına dolardı. Ne var ki ses onu reddedemeyeceği bir şekilde çağırıyordu. Kararsızlıkla baktı ormana doğru. Orayı görmeye dayanamazdı ama ayakları istemsizce ilerlemeye başladı. Adımları giderek hızlanıyordu. Adım attıkça içindeki kaygı artıyordu. En sonunda o acı dolu yere gelmişti. Ama orada onu bir sürpriz bekliyordu. Kuzguni siyah saçları, zümrüt yeşili gözleri ile en fazla 20 yaşında.. Harry orada dikilmiş ona kocaman gülümsüyordu. Hayır, yine hayal görüyordu.

Ayakları istemsizce gence doğru yaklaşmaya başlamıştı. Tam önünde durdu ve titrekçe elini uzattı. Yıllar önce uzattığı gibi, tereddütle... Eli gencin göğsüne dokununca boğuk bir hıçkırık bıraktı. Hayal görmüyordu işte, oradaydı...  Onun bu haline Harry daha fazla gülümsemeye başladı. Hermione o an kendine dikkat etti. O yaşlı halinden eser yoktu... kendisi de aynı Harry gibi, 20 yaşından fazla olamazdı... Elini hafifçe Harry'nin yüzüne sürdü.
"Harry?" Diye sordu çekingen bir sesle.
"Evet.." gözünden bir kaç damla süzülürken Hermione gülümsüyordu.
"Bitti mi? Geldim mi sonunda yanına.. "
"Bitti. Sonunda geldin... seni tam burada, bıraktığım yerde bekledim..." dedi Harry. Bir yandan da sıcacık eli ile Hermione'nin gözünden akan yaşları siliyordu. Hermione o anda kocaman sarıldı Harry'ye. Bir daha bırakmamak üzere... Harry de ona sarılmıştı.

"Hadi, seni tanıştırmalıyım!" Dedi Harry heyecanla ve kolundan çekmeye başladı. İkisi Hogwarts'a doğru koşuyordu. Büyük salondan içeriye girdiklerinde kimse onları farketmedi. Zaten sadece Gryffindor masası doluydu. Hermione soru skran bakışlarını Harry'ye dikti.
"Sadece tanıdığın kişilerle birlikte oluyorsun." Diye açıkladı Harry.
"Son kez söylüyorum! Merlin'e şaka yapmak falan yok!" Diye bağırdı Lily Potter. Karşısında da James, Sirius, Remus, Fred ve George vardı.
"Anne!" Diye bağırdı harry ve bütün başlar ikisine döndü.
"Sonunda! Artık gelinimi tanıyabilirim!" Diye bağırdı James ve karısının kızgın zümrüt yeşili gözleri altında sesini kesti.

İkisi ilerledi ve masaya oturdu. Mrs. ve Mr. Weasley de buradaydı. Bill, Fleur, Charlie, Percy... Dumbledore, McGonagall... Hepsiyle konuştular.
"Dumbledore onları durdur. Merlin'e şaka yapmayı kafalarına koymuşlar." Diye yalvardı Lily Potter. Dumbledore kıkırdayarak çapulculara baktı.
"Üzgünüm Lily... onlarda söz hakkım olduğunu sanmıyorum..."
"Oley be!"
"Vuhhhuuu!"
"Bizi kimse durduramaz.. sonra da Voldemort' a yaparız!" Diye bağrışmaya başladı hepsi. Harry en sonunda Hermione'nin elinden tuttu ve astronomi kulesine çıktılar.
"Seni seviyorum..."
"Ben seni daha fazla seviyorum..."

Artık kavuşmuşlardı. Araya giren yıllar hiçbir şey değiştirememişti. Hem de bütün aile, hepsi buradaydı... Tek eksikleri Ginny, Pansy, Ron ve Draco'ydu. Onlar da yakında burada olmalıydı... Hermione kafasını Harry'nin omzuna yasladı ve güneşin batışını izlemeye başladı. Sonsuza dek, Harry ile beraber olacaktı. Burası artık son duraklı onlar için...

Bir Serçenin Gözyaşı Kadar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin